"Gerçekten" haber verir 20 Ocak 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

AİHM’den iki şamar



Başörtüsüyle ilgili tartışmalı kararları için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini eleştiriyoruz. Bu kararlarda açığa vurulan ve başörtüsünü hak, yasağı da bu hakkın ihlâli olarak görmeyen anlayışın, Avrupa’da geçerli olması gereken objektif, evrensel ve çağdaş hukuk anlayışıyla bağdaşmadığını ve bağdaşmasının mümkün olmadığını ısrarla söylüyoruz.

Ancak AİHM’den bu kararların çıkmasında, konunun kendisine takdim ediliş tarzındaki hataların, izlenen yanlış yöntemlerin ve en önemlisi din adına siyaset iddiasının tetiklediği kuşkuların rolünü de gözardı etmemek gerekiyor.

Onun için bu tartışma, vicdanlara sinecek doğru sonuca ulaşılıncaya kadar devam edecek.

Ki, AİHM’in bu konuda şimdiye kadar verdiği her bir kararın, kendi bağlamı ve şartları içinde yorumlanması ve sorunun bütününü kapsayan yerleşik bir içtihat oluştuğu şeklinde değerlendirilmemesi gerektiğini bizzat AİHM sözcüleri ifade ediyorlar. Ve, faraza içtihat bile oluşsa, bunun da değişmesi için mücadele sürdürülmeli.

Bu noktada sözü, AİHM’in başörtüsüyle ilgili tartışmalı kararlarını referans gösterip el üstünde tutarken, ifade özgürlüğü bahsinde çok daha yerleşik ve köklü bir içtihat haline gelmiş kararlarını görmezlikten gelen tavırdaki samimiyetsizlik ve çifte standartçılığa getirmek istiyoruz.

Bilindiği gibi, başörtüsü yasağının iflâh olmaz savunucuları, 17 Ağustos depremini “İlâhî ikaz” olarak yorumlayıp 28 Şubat’ta yapılan haksızlıkları eleştirenlerin TCK 312’den (yeni 216) yargılanıp ceza almalarını da coşkuyla alkışladılar.

Hattâ bu çeşit yorumlara karşı yargı sürecinin başlatılıp istedikleri tarzda sonuçlanması için gerekli “kamuoyu desteği”ni, medya kanalıyla yürüttükleri linç operasyonları ile yine bu çevreler hazırladılar. İstedikleri sonuçlar alınıncaya kadar da bu operasyonlarını devam ettirdiler.

Maalesef, 28 Şubat brifinglerinden geçmiş yargı mekanizması da buna uygun hareket etti. Vaktiyle terör başta olmak üzere devlete karşı işlenmiş suçlarla mücadele etmek için kurulan DGM’ler inançlara dayalı fikir beyanlarının üzerine gidip eleştirileri susturmak için kullanıldı.

Bu hengâmda Mehmet Kutlular, sırf 28 Şubat’ı eleştirdiği ve o bağlamda depremi “İlâhî ikaz” olarak yorumladığı için 276 gün hapis yattı.

Aynı gerekçeyle, biz dahil, neredeyse bütün Yeni Asya yazarları DGM’de yargılanıp ceza aldı. Bir kısmımızın cezaları ertelendi, bazılarımızınki ertelenmedi. Ve onlardan Cevher İlhan’la Sami Cebeci, haklarındaki iade-i muhakeme süreci devam ediyorken, keyfî bir şekilde gözaltına alınıp tutuklanarak 28-30’ar saat cezaevinde tutuldu ve itirazımız üzerine serbest bırakıldı.

Yılan hikâyesine dönen bu süreçte, Kutlular’la İlhan’ın AİHM’e götürülen mahkûmiyetleri, bu mahkeme tarafından, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ifade özgürlüğüne dair 10. maddesini ihlâl ettikleri gerekçesiyle haksız bulundu. (Her iki dâvânın serencamını önceki müteaddit yazılarımızda detaylarıyla ele aldığımız için artık tekrara gerek görmüyor; ilgilenenleri “AB Sürecinde Değişen Türkiye” ve “Bu Bayrak İnmez” adlı kitaplarımıza havale ediyoruz.)

Kutlular’a verilen ve büyük kısmı infaz edilen cezada hâlâ ısrar eden mahkeme, AİHM kararından sonra yeni bir değerlendirme yapacak.

Aynı durum, hukuk skandallarıyla dolu bir yargılama sürecinin son aşamasında yine cezaya çarptırılan ve bu karar bir kez daha temyiz için Yargıtay’a götürülen İlhan için de söz konusu.

Ama AİHM’in kararı Yargıtay’dan önce geldi.

AİHM’in iki Yeni Asya mensubu hakkında verdiği bu iki kararı, Türkiye’de kendi haksızlıklarının eleştirilmesinden de hazzetmeyen müstebit ve dayatmacı kafanın suratına indirilmiş iki okkalı şamar olarak nitelemek yanlış olmaz.

Bu şamarlardan sonra, ideolojik bağnazlığının ürettiği baskılar için yargıyı da alet eden o kafanın aynı yöntemle yola devam etmesi zorlaştı...

20.01.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (18.01.2009) - İnşirah dersi

  (17.01.2009) - AB’siz olmaz

  (16.01.2009) - BOP’un iflâsı ve AKP

  (15.01.2009) - Yeni Ergenekon soruları

  (14.01.2009) - AB ile gelen değişim

  (13.01.2009) - Ergenekon’da son durum

  (11.01.2009) - Belâları hizmetle aşmak

  (10.01.2009) - TSK ve İsrail

  (09.01.2009) - İsrail’den Ergenekon’a

  (08.01.2009) - Hangi “ulusal çıkarlar?”

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır