10 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Faruk ÇAKIR

Doğru söyleyene destek gerekmez mi?


A+ | A-

BOLU Valisi Halil İbrahim Akpınar’ın 19 Haziran 2009’da düzenlenen “Abant Platformu” toplantısında yaptığı konuşma bazılarında ciddî rahatsızlığa sebep olmuş ve valinin konuşması hakkında ‘soruşturma’ açılmış. Herhangi bir konuşma ya da hareket hakkında soruşturma açılması, illâ ki o hareketin cezalandırılacağı anlamına gelmeyebilir. Fakat Vali Akpınar’ın dile getirdiği gerçeklerden ürkerek, konuşma hakkında soruşturma açılmış olmasını, hele hele 2009 yılında anlamak mümkün değildir.

Peki, Bolu Valisi Akpınar o konuşmasında ne demişti? Özetle dediği şuydu: “Aradan geçen uzun yıllara rağmen, zaten pek de iyi olmayan demokratik hayatımıza tecavüz eden darbecileri yargılayamadık, bu millete revâ gördükleri yargısız infazların, işkence ve kötü muâmelelerin hesabını soramadık.” (Yeni Asya, 20 Haziran 2009)

Vali Akpınar, o konuşmasında şunları da söylemişti: “Bugün demokratik hayatımızın önündeki en büyük engel, hiç şüphesiz, darbeci generallerin anayasasıdır. Mevcut anayasa, halkın iradesini pek fazla önemsemeden, oligarşik bürokrasinin vesâyetinde sınırlı bir demokrasi öngörmektedir. Temel felsefesi, kurulması hayal edilen, istenilen rejime sadık siyasî partilerin, halkın çoğunluk oyunu alıp iktidara gelemeyeceği varsayımı üzerine kuruludur. Mevcut anayasa ve ilgili mevzuât ile ‘Halkın iradesi sonucu oluşan Meclis’in ve hükûmetin elini kolunu bağlayıp, iktidarı bir türlü muktedir konuma getirmeyecek mekanizmalar yoluyla, oligarşik jakoben bürokrasi hâkimiyeti sürdürülmelidir’ düşüncesini sürekli hâkim kılacak kurum ve düzenlemeler getirilmiştir.”

Konuşmasında 27 Mayıs ihtilâlini de eleştiren Bolu Valisi, bu konuda da şöyle demiş: “Düzmece yargılama sonucu katlettikleri Başbakan ve iki bakanın acısını bile yüreğimize gömdük. Ülkemizde halkın iradesini bir türlü içine sindiremeyen kişi ve gruplar, içinde bulunduğumuz bu dönemde bile hâlâ Baas Rejimi ya da bir çeşit Pol Pot Rejimi özlemiyle hükümeti devirmeyi, binlerce kişiyi yok etmeyi planlıyorlar. Bu kişi ve gruplar, halkın iradesine karşı plan yapmaktan ne usanıyorlar, ne de utanıyorlar. Her türlü kanunsuz, ahlâka mugayir yol ve yöntemi kullanmakta bir sakınca görmüyorlar. Üstelik geçmişte bu işleri yapmış olanların cezalandırılması bir yana, ödüllendirilmiş olmaları bu gibi kişileri teşvik ediyor.”

O günkü toplantıda konuşan Vali Akpınar uzun süre alkışlanmış, ama anlaşılıyor ki aradan bir kaç gün geçince bu defa da ‘soruşturma’ açılmış. Elbette böyle gariplikler ilk defa yaşanmıyor. “Doğru söyleyeni 11 köyden kovma” alışkanlığını devam ettirmek isteyenler var. İşte bu anlayışa karşı çıkmak lâzım. Hadisenin hukukî yönü bir yana, bu konuşma millet ekseriyetinin yüreğine su serpen doğru tesbitlerin dile getirilmesinden ibarettir. Dolayısı ile “doğru söyleyeni kovma” alışkanlığına bir son vermek durumundayız.

Gerçi, Vali Akpınar, sözlerinin arkasında olduğunu dile getirmiş, ama sadece onun bunu söylemesi yetmez. Gerçeklerin ortaya çıkması için gayret sarf eden herkesin, hepimizin bu “doğru söz”lere sahip çıkması gerekir. Bu bakımdan sivil toplum kuruluşlarına da iş düşüyor. Aynı zamanda milletin hak ve hukukunu mufazafa için yola çıktığını ilân eden siyasî partilere de iş düşüyor. Onlar da bu gerçekleri dile getirenlere ve bilhassa bu tesbitlere sahip çıktıklarını ilân etmek durumundadırlar. Aksi halde, “doğru söyleyenin kovulmasını seyredenler kervanı”na katılmış olmaktan kurtulamazlar.

Abant Platformu’nun toplantısında “12 Eylül ve demokratikleşme” konusunda yaptığı konuşma dolayısıyla hakkında inceleme başlatılan Vali Akpınar, “Ben yine her fırsatta demokrasi, insan hakları ve özgür toplum konusunda konuşacağım. Onların beklediği anlamda uslanmayacağım” demeyi sürdürmüş. (Milliyet, 9 Temmuz 2009)

Konuşma önemli, ama bu konuşmaya sahip çıkmak, doğruda sebat etmek de çok önemli. İnşallah gerçekleri dile getiren vali ve bilcümle yöneticilerin sayısı artar. Aksi halde bu karanlıktan nasıl kurtulabiliriz ki?

10.07.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.07.2009) - Tedavi uzun sürecek

  (08.07.2009) - Çin zulmü bitmeli

  (07.07.2009) - Tatil bol, yapabilen yok!

  (06.07.2009) - Âdil yargıya duyulan ihtiyaç

  (05.07.2009) - Karanlıkta kalan katliâm

  (04.07.2009) - TRT’de oruçlu çizgi film!

  (03.07.2009) - Neyi tartışıyoruz?

  (02.07.2009) - Ümit veren gelişmeler

  (01.07.2009) - ‘Okul kıyafeti’ olmasa ne olur?

  (30.06.2009) - Darbeciler zorda kalsın!

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.