12 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Kendini bilen, Rabbini bilir


A+ | A-

Mahmut Bey: “‘İnsan, Rahman sûretinde yaratılmıştır’ hadisini açıklar mısınız? Rahman sûretinde yaratılmak ne demektir? Rahman ismi rızk mânâsında olduğu için mi bize yakındır? İnsan kendi cemâline bakarak Allah’ı nasıl tanıyabilir?”

Allah’ın ne Zat’ına, ne sıfatlarına, ne isimlerine, ne de Rahman ismine bir “sûret” vermek mümkün değildir. Allah hayalimize giren bütün sûretlerden, şekillerden ve biçimlerden münezzeh ve müstağnidir. 0’nun misli, eşi, dengi ve benzeri yoktur.

Gerek Kur’ân’da, gerekse hadislerde “Allah’ın Zat’ı” bazen “Rahman” ismi ile ifade edilmiştir. Meselâ; “İlâh’ınız bir tek İlâh’tır. O Rahman ve Rahîm’den başka ilah yoktur”1 âyetiyle, “Rahman” ismini Zat-ı İlâhiye tahsis eden Kur’ân, “Rahman Kur’ân’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona konuşmayı öğretti”2 âyetleriyle de Zât’a ait İlâhî fiilleri Rahman ismine izafe etmek sûretiyle, Zat-ı Bârî’yi ve Hâlık-ı Zülcelâl’i Rahman ismi ile zikretmiştir.

Üstad Saîd Nursî Hazretlerinin, “Allah insanı Rahman sûretinde yarattı”3 şeklindeki rivayetini aldığı hadîsin Müslim’de geçen bir diğer şekli şöyledir: “Muhakkak ki Allah, Âdem’i Kendi sûretinde yaratmıştır.”4 Müslim aynı hadîsi bir kez de, Hazret-i Âdem’in (as) yaratılışını konu alan bir hadisin içinde, Cennet Kitabında, Hemmâm bin Münebbih’ten (ra) rivayet etmiştir. O rivayet de şöyledir: “Aziz ve Celil olan Allah, Âdem’i Kendi sûretinde yaratmıştır.”5 Bu son rivayetlerde geçen “Kendi” zamiri ile, ilk rivayette geçen “Rahman” ismi ile “Allah’ın Zat’ı” kast ediliyor.

Bu hadisi Tevhid inancına uygun düşmeyecek biçimde yorumlayan bazı ehl-i aşkın, sekir ve istiğrak halinde insanın mânevî simasına yanlış olarak “Rahman’ın sûreti” nazarıyla baktıklarını beyan eden Bedîüzzaman Hazretleri, aklı başında olanların bu mânâyı kabul etmeyeceğini ifade ediyor.

Bediüzzaman Saîd Nursî Hazretlerine göre bu hadisin çok mânâlarından birisi şudur: İnsan Rahman ismini tamamıyla gösterir bir sûrette yaratılmıştır. Kâinat simasında “bin bir ismin” şuâlarından tezahür eden ‘’Rahman ismi” göründüğü gibi; yeryüzünün simasında Allah’ın mutlak Rububiyetinin hadsiz cilvelerini gösteren Rahman ismi gösterildiği gibi; insanın bir bütün olarak maddî-manevî sûretinde de minimum ölçüde yine Rahman isminin tam bir cilvesi görünmektedir. Yani insan Allah’ın bin bir isminin tecellisine mazhardır. Bu hadisiyle Peygamber Efendimiz (asm) mecazi bir ifade tarzı ile, Allah’ın insanı en güzel tarzda, bütün isimlerini gösterir, bildirir, tanır ve tanıttırır biçimde yarattığını beyan etmiştir.

Yeryüzünde bulunan “hayatın” ve “insanın” doğrudan Allah’ın varlığına ve rahmaniyetine işaret ettiği meselesi o kadar açıktır ki... Nasıl ki güneşin timsalini ve aksini tutan parlak bir aynaya, parlaklığına işâreten, mecâzen, “O ayna güneştir!” denilebiliyor ise; “İnsanda Rahman sûreti vardır” denildiğinde de, insanın “Allah’ın Zâtına ve sıfatlarına” çok net ve çok açık bir biçimde delâlet ve işaret ettiği ifade edilmiş olmaktadır.6

Meseleye bir de, Rahman’ın, Rezzak mânâsında7 olduğu noktasından yaklaşacak olursak: İnsanın maddî-manevî bütün sûreti, biçimi ve şekli şiddetle rızka muhtaçtır. Hayatının devam ve bekasını sağlayan her şey insan için rızk demektir ve bunu takdir ve ihsan eden de, Rahman olan Cenâb-ı Hak’tır. “Rahman”, “Rezzak” ve “insan” arasında bu mânâda bir bağ kurmak, elbette mümkündür.

Netice itibariyle, aklı başında olan insan hangi tavrına, hangi sıfatına, hangi duygusuna, hangi duruşuna, hangi huyuna, hangi tabiatına, hangi cemaline, hangi azasına baksa; önce kendi varlığını değil, Allah’ın varlığını, birliğini ve sıfatlarını tanır, bilir, görür, gösterir ve idrak eder. Yani kendini bilen, Rabbini bilir. Yani kendini dikkatle tetkik eden, Rabbini saygı ile idrak eder.

DİPNOTLAR:

1. Bakara Sûresi 2/163.

2. Rahmân Sûresi, 55/1,2 3.

3. Lem’alar, s. 103.

4. Müslim Birr, 115.

5. Müslim, Cennet, 28.

6. Lem’alar, s. 104.

7. İşârâtü’1-İ’câz, s. 21.

12.07.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.07.2009) - Kısa kısa

  (14.07.2009) - Kur’ân’ın cihanşûmûl değerleri

  (13.07.2009) - Kur’ân’da Ebrar

  (12.07.2009) - Kendini bilen, Rabbini bilir

  (11.07.2009) - Öldükten sonra dirilişin keyfiyeti

  (10.07.2009) - Onuncu Söz’de, ahiret gününe iman

  (09.07.2009) - Ye’cüc ve Me’cüce karşı Sedd-i Zülkarneyn (2)

  (08.07.2009) - Ye’cüc ve Me’cüc’e karşı Sedd-i Zülkarneyn

  (07.07.2009) - Kaza ve sünnet namazlar

  (06.07.2009) - Allah, kuluna yükü taşıyacağı kadar yükler

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.