15 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Sami CEBECİ

Şahs-ı mânevînin gücü


A+ | A-

Mâzi tarafına dikkatli bir nazarla baktığımız zaman, insanlık tarihini ışıklandıran başta peygamberler olarak, onlardan sonra onların dâvâlarını tâkip ve icrâ eden büyük âlimlerin, müçtehit, müceddit ve kutupların varlığını görürüz. Onların her birisi bir kutup yıldızı gibi, vazifeli oldukları kavimlerin ve milletlerin rehberleri ve mürşitleridirler.

O zamanlar ferdiyet asırları olduğu için, mânevî büyük makam sahibi olan zatlar, irşât hizmetinde muvaffak ve toplumlara dayanak olmuşlardır. Hususan, Ehl-i Beyt neslinden gelen mübârek zatlar, İslâm milletine gerçek mürşitler olarak tarihteki yerlerini almışlardır. Allah onlardan ebediyen râzı olsun ve bizleri onların şefaatlarına nâil etsin.

Ancak, insanlık tarihinin en dehşetli fitne ve fesatlar devrine gelindiğinde şartlar tamamen değişmiştir. Bu farklılığı Bediüzzaman Hazretleri şöyle tesbit eder: “Bu zaman cemaat zamanıdır. Ehemmiyet ve kıymet şahs-ı mânevîye göre olur. Maddî ve ferdî ve fâni şahsın mahiyeti nazara alınmamalı.” (Kastamonu Lâhikası, s. 8) Bu hakikate binâen, siyasî partiler, sendikalar, federasyon ve konfederasyonlarla insanlar sivil toplum örgütleri kurmakta ve ferdî olan güçlerini mensubu olduğu kuruluşa katarak, şahsî gücünden binler derece daha fazla güç kazanmaktadırlar.

Meclis-i Mebusana hitaben kaleme aldığı on maddelik beyannamede Bediüzzaman “Zaman, cemaat zamanıdır. Cemaatın rûhu olan şahs-ı mânevî daha metindir” tesbitini yaparak, toplulukları temsil eden şahs-ı mânevîlerin, o topluluğun rûhu mesabesinde, daha kuvvetli ve daha sağlam olduğunu ifâde ediyor. Devamında da “cemaatın rûhu olan şahs-ı mânevî eğer müstakîm olsa, ziyade parlak ve kâmil olur. Eğer, fenâ olsa, pek çok fenâ olur. Ferdin iyiliği de, fenâlığı da mahduttur (sınırlıdır). Cemaatın ise gayr-ı mahduttur (sınırsızdır).” (Mesnevî-i Nuriye s. 87) ifâdelerinde bulunuyor.

Şahsî iktidarlara değil, meşveret ve şûrâ gücüne dayanan ve ciddî anlamda sistemini işleten şahs-ı mânevîler, Hızırvârî bir ömre sahiptirler. Dâhilî ve hâricî çeşitli fırtınalar ve sarsıntılar kolaylıkla o şahs-ı mânevîleri mağlûp edemez. Şahısların ve grupların gücü, şahs-ı mânevîlerle baş edemez. Ona bilerek veya bilmeyerek zarar vermeye çalışanlar, ancak kendileri zarar görürler.

Muhtelif isimlerdeki cemaatlerin şahs-ı mânevîleri arasında, Risâle-i Nur Hareketinin şahs-ı mânevîsinin önemli bir yeri vardır. Asr-ı Saadet’teki sahabe mesleğinin bu asırdaki bir cilvesi ve yansıması olan bu iman kurtarma hareketi, bir asra yaklaşan tarihî seyri içinde çok fırtınalar ve yok edilme tazyikleriyle karşılaştı. Takipler, tevkifler, hapisler, idamla yargılanmalar ve daha bir sürü olumsuz muâmeleler bu hareketin mensuplarını yıldıramadı. Çünkü, dâvâ hak, vasıta hak ve Allah rızâsına dayalıydı. İnsanların âhiretini kurtarmaya dönük uhrevî bir hizmetti. Fakat, ikinci derecede, dolaylı yoldan dünyaya da faydası vardı. Çünkü, Allah korkusu ve âhiret mesuliyetini kalbinde taşıyan insanlardan meydana gelen bir toplumda, âsâyiş, emniyet, huzur ve güveni tesis etmek daha kolaydı. Öyle insanlar kolaylıkla suç işleyemez, kanun ve nizama tâbi olurlardı..

Ancak, Bediüzzaman’ı gelmiş geçmiş bütün hükûmetler hakkıyla anlayamadı. Demokratlar biraz anladıysa da, onlara da büyük bedel ödettiler. Hemen hemen her devirde Bediüzzaman ve talebeleri sıkıntıya sokuldu. İçlerine fitne tohumu ekilerek gruplara ayrıştırıldı. Fakat, her grup yine çoğalarak iman hizmetine devam ettiklerinden, fitne tohumu ekenler maksatlarının aksiyle karşılık gördüler.

Yeni Asya misyonunun şahs-ı mânevîsi, Risâle-i Nur Hareketini orijinal kimliğiyle muhafaza edip, meslek ve meşrep hassasiyetini gelecek nesillere taşımayı hedefliyor. İmânî, içtimâî ve siyasî alana taallûk eden o mesleği tahrip etmek ve rayından saptırmak isteyenlere müsaade etmiyor. Müsbet olan bütün yeniliklere açık olmakla birlikte, rûh-u aslîden asla tâviz vermiyor.

15.07.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.07.2009) - Doğruluk üzerine

  (03.07.2009) - Ölümsüzlük ülkesinin göç kervanı

  (24.06.2009) - Anonim ya da net olmak

  (17.06.2009) - www.asyanur.info sitesine mesaj var

  (10.06.2009) - Nur mesleğinde ihlâs, sadâkat ve tesânüd

  (03.06.2009) - Afyon ve Uşak hattı

  (20.05.2009) - 23 nolu koltuk

  (13.05.2009) - www.asyanur.info Hizmet sitesi

  (06.05.2009) - Kudsî bir dâvâya vakfedilmiş hayatlar

  (29.04.2009) - Seyyar dershaneler

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.