11 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Öldükten sonra dirilişin keyfiyeti


A+ | A-

İzmir’den okuyucumuz: “Öldükten sonra diriliş nasıl olacaktır? Risâle-i Nur bu konuyu nasıl açıklıyor?”

Kur’ân’ın açıkça ve önemle bildirdiği gelecek haberlerinden birisi, öldükten sonraki diriliş gerçeğidir. İkinci sur üflendikten sonra diriliş gerçekleşecek ve bütün insanlar için diriliş zamansız bir anda meydana gelecektir. Kur’ân bildiriyor ki: “Sûra üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın gitmektedirler. Şöyle derler: ‘Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman’ın vaad ettiği şeydir. Meğer Peygamberler doğru söylemişler.’ Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın, hepsi birden toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır.”1

Bir diğer âyette kıyametin gerçekleşme süresi hakkında şöyle buyurulur: “Kıyamet’in kopması, bir göz açıp kapama süresi kadar veya daha az bir zamanda gerçekleşir.”2

Bu âyetleri tefsir eden ve buradaki zamansızlığa örnekler veren Bediüzzaman Hazretleri, insanın zamansız şekilde dirilişinin üç adımda gerçekleştiğini bildiriyor: 1- Ruhun cesetlere gelmesi. 2- Cesetlerin ihyası. 3- Cesetlerin inşası.

a) Ruhun cesetlere gelmesi: Sur üflendiğinde ruhlar zamansız bir şekilde derhal cesetlerine dönecekler.

Meselâ gayet muntazam ve disiplinli bir ordunun askerleri istirahat için her tarafa dağılmış olsalar, yüksek sadalı bir boru sesiyle ansızın toplanırlar. İsrafil’in (as) borusu olan sur ise, ordunun borazanından geri kalmaz. Öyle ki, insan bedeninin zerreleri ebedler tarafında ve zerreler âleminde iken ezel tarafından gelen “Elesti birabbiküm?” (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?) 3 sorusuna, “Kâlû Belâ” (Evet; elbette Rabbimizsin!)4 diyerek cevap veren ve böylece muntazam bir terbiye ve disiplin sürecinden geçen ruhlar ve zerreler, elbette ordu neferlerinden daha muntazam, daha disiplinli ve daha itaatkârdırlar. Demek ruhlar sur üfürüldüğü anda, ansızın toplanırlar ve derhal cesetlere gelirler.

b) Cesetlerin ihyası: Dirilişte ikinci adım, cesetlerin hayat bulmasıdır. Cesetler ne kadar dağılmış, dökülmüş, kırılmış, ufalanmış, toz toprak olmuş, kaslar ve organlar bozulmuş ve kaybolmuş ve kemikler çürümüş olsa da, ruhlar cesetlere döndüğü anda, cesetler hayat bulacak ve canlanacak. Bu büyük olayı da Bediüzzaman şöyle misallendiriyor:

Çok büyük bir şehirde, şenlikli bir gecede, birtek merkezden şartel açıldığı anda, yüz binlerce elektrik lambası, adeta zamansız, bir anda canlanır ve ışıklanırlar. Böyle bütün yeryüzünün yüz milyonlarca lambasına da bir tek merkezden bir anda ve zamansız biçimde elektrik verilebilir.

Bediüzzaman’a göre, mâdem Cenâb-ı Hakk’ın, elektrik gibi bir mahlûku ve bir misafirhânesinde bir hizmetkârı ve bir mumdârı, Hâlıkından aldığı terbiye ve intizam dersiyle, saniyede üç yüz bin kilometre hızla, bir anda lambalara akın ediyor ve lambaları ışıkla canlandırıyor. Çünkü hikmet-i İlâhiyenin bunu düzenleyen muntazam kanunları vardır. İşte İsrafil’in suru ile birlikte, aynı kanunlar çerçevesinde, ruhlar zamansız biçimde cesetlere akın edecekler ve cesetler böylece derhal canlanacaklar.

c) Cesetlerin İnşâsı: Aynı emir çerçevesinde zamansız gerçekleşecek dirilişin bir üçüncü adımı da, ölmüş, kurumuş, toz toprak olmuş, ufalanmış ve çürümüş bedenlerin; etiyle, buduyla, kemiğiyle, koluyla, bacağıyla, kafasıyla, bütün aksamıyla ve bütün organlarıyla, parmak uçlarına varıncaya kadar ebediyete uygun biçimde ve derhal inşâ edilmeleridir. Yani yeniden yaratılmalarıdır. Yani, ruhları kendilerine dönmüş cesetler, ebediyete uygun biçimde yeniden inşâ edilecek, yeniden yapılıp, yapılandırılacaklar. İnsan, bedeniyle ve ruhuyla eksiksiz, özürsüz, kusursuz, mükemmel ve ebedî tecellilere uygun biçimde, ta parmak uçlarına varıncaya kadar yeniden bina edilecektir. Kur’ân buyurur ki: “İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanır? Hayır, kesinlikle! Onu parmak uçlarına kadar yeniden var etmeye kadiriz!”5

Bediüzzaman’a göre her bahar cesetlerin inşâsı meselesine binlerce örnekle doludur. Meselâ, her bahar mevsiminde birkaç gün zarfında insanoğlundan bin kat daha çok sayıda bulunan bütün ağaçların bütün yaprakları, önceki baharın aynı gibi birden mükemmel bir sûrette ve gözümüz önünde canlanıyorlar. Keza bütün ağaçların bütün çiçekleri ve meyveleri, aynen geçmiş bahardaki gibi, şimşek sür'atiyle gözümüz önünde aynen icad ediliyorlar. Keza hadsiz tohumlar, çekirdekler ve kökler birdenbire, beraberce uyanıp, açılıyorlar ve hayat buluyorlar. Keza kışta odun gibi ölü vaziyette ayakta duran ağaçların cenazeleri, bir emirle bir anda dirilip, açılıp, canlanıyorlar. Keza küçücük hayvancıkların hadsiz fertleri gayet san’atlı bir sûrette hayat bulup diriliyorlar, canlanıp baharı şenlendiriyorlar. Keza daima yüzünü, gözünü, kanadını temizlemekle bize abdesti ve temizliği öğreten gözümüz önündeki sinek kabîlesinin bir senede neşrolan efrâdı, insanoğlunun Âdem zamanından beri gelen umum efrâdından fazla olduğu halde, her baharda bütün sinekler bütün cinsleriyle birlikte ve sâir canlılar ile beraber birkaç gün zarfında hayat bulup canlanıyorlar ve yeniden dirilip canlı bir şekilde ortaya çıkıyorlar.

Gözümüz önünde gerçekleşen bütün bu misâller, kıyamette insan cesetlerinin yeniden yaratılıp diriltilmesine bir misâl değil, binler misâldirler.6

Dipnotlar:

1- Yasin Sûresi: 51-54.

2- Nahl Sûresi: 77.

3- A’raf Sûresi: 172.

4- A’raf Sûresi: 172.

5- Kıyamet Sûresi: 3, 4.

6- Sözler, s. 105, 106.

11.07.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (10.07.2009) - Onuncu Söz’de, ahiret gününe iman

  (09.07.2009) - Ye’cüc ve Me’cüce karşı Sedd-i Zülkarneyn (2)

  (08.07.2009) - Ye’cüc ve Me’cüc’e karşı Sedd-i Zülkarneyn

  (07.07.2009) - Kaza ve sünnet namazlar

  (06.07.2009) - Allah, kuluna yükü taşıyacağı kadar yükler

  (05.07.2009) - Zekâtlarımız üzerine

  (04.07.2009) - Sırat Köprüsü üzerine-2

  (03.07.2009) - Sırat Köprüsü üzerine-1

  (02.07.2009) - “Sanki yedim”i düstur etmek

  (01.07.2009) - Kur’ân öğrenme

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.