12 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Faruk ÇAKIR

12 Eylül’den 28 Şubat’a


A+ | A-

Aralarında kısmî fark olsa da bütün ihtilâller ve ihtilâlciler ‘millete rağmen’ iş yapmayı kendilerine prensip edinmişlerdir. Dolayısı ile her hangi bir ihtilâli ‘iyi’ kabul etmek mümkün değildir.

Bugün 12 Eylül 1980 ihtilâlinin yıldönümü. Aradan bunca yıl geçti, Türkiye hâlâ bu ihtilâlin izlerini silip, açtığı yaraları tedavi edebilmiş değil. Elbette bunda ‘ihtilâli meşrû gören’ anlayışın da payı var. Ne yazık ki bir kısım insanlar 27 Mayıs’ı, bir kısım insanlar 12 Eylül’ü, bir kısım insanlar da 28 Şubat’ı savunma yanlışına düşüyorlar. İhtilâllerin açtığı yarayı tedavi edebilmek için, bütün ihtilâllere ve bütün ihtilâlcilere karşı çıkmaktan başka yol, yordam var mı?

12 Eylül, diğer ihtilâllere nisbetle daha planlı, programlı ve ‘münafıkane’ yapıldığı için açtığı yaraları tedavi etmek de uzun sürüyor. İhtilâlcilerin en büyük yalanı, ihtilâllerle Türkiye’nin batmaktan kurtarıldığı şeklindeki sözleridir. Onlara göre 12 Eylül 1980’de darbe/ ihtilâli olmasaydı Türkiye kan gölüne dönecekti, hatta batacaktı. İhtilâlcilerin iddiasına göre, yönetime el koymakla ülke uçurumun tepesinden kurtarılmış! İhtilâlcilerin lideri olan paşa, bütün Türkiye’yi gezerek yaptığı meydan konuşmalarında siyasetçilerin ‘tencereyi pislettiğini’ ileri sürmüş ve “Biz olmasaydık hâliniz yamandı” yalanını dillendirmiştir.

İlk bakışta ihtilâlcilerin yalanına hak verenler de olmuştur. Çünkü ülkede bir kavga yaşandığı ve devam eden anarşik hadiseler sebebiyle insanların öldüğü bir vak’a idi. Fakat şu unutulmamalı: Masum insanların kanlarının aktığı dönemde bütün şehirlerde ‘sıkıyönetim’ vardı. Dolayısı ile akan kanı durdurmak sadece siyasetçilerin değil, elinde silâh bulunduranların da göreviydi. Hatta ve hatta, asıl görev elinde silâh bulunduranlarındı. Siyasetçilerin görevi ise bu kanı durdurmak için elinde silâh bulunduran devlet görevlilerine ‘ne gerekiyorsa’ onları temin etmekti.

Şahitleri hâlâ hayatta olduğu için rahatlıkla sorabiliriz: Hiç bir ihtilâlci bu güne kadar çıkıp “12 Eylül öncesi kanı durduracaktık, ama hükûmet bize lâzım olan imkânı, parayı, silahı, gücü, desteği vermedi” diyebildi mi? Demediklerine göre ‘kan’ın durmamasında onların sorumluluğu daha fazla. Belgelerin şehadetiyle 11 Eylül 1980 günü itibarıyla bu konuda bir eksiklik, bir ihmal yok. Buna rağmen kan akmaya devam ediyor...

12 Eylül ihtilaline maruz kalan siyaseçtilerin tâ o günlerde sorduğu soru hâlâ cevabını bulabilmiş değil: 11 Eylül günü durmayan, durdurulmayan kan; nasıl oldu da 12 Eylül günü durabildi? 11 Eylül gününe kadar elde olmayan yeni silâh ve teçhizat mı temin edildi? 12 Eylül günü kanı durduran ‘yetkililer’ o güne kadar ‘Tapu Memuru’ muydu?

Yakın zaman önce gazetemizin yeniden hatırlattığı (Yeni Asya, 7 Eylül 2009) üzere, ihtilâlin olgunlaşmasının beklendiğini ihtilâlciler tâ 1987 yılında itiraf etmişler. Emekli Or. Bedrettin Demirel, Milliyet’e verdiği röportajda bazı arkadaşlarının “Tam olgunlaşsın, (ihtilâl) millet tarafından tamamen tasvip görsün” dediğini itiraf etmiş. O halde 12 Eylül’ü bu yönüyle de yargılamak gerekir.

Daha da önemlisi 12 Eylül’ü ne 27 Mayıs’tan, ne de 28 Şubat’tan ayrı ve farklı düşünebiliriz. Bütün ihtilâller bir elmanın parçalarıdır. Tamamına karşı olmak da demokratların vazifesi olsa gerek.

12.09.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (11.09.2009) - Suçlu biziz!

  (10.09.2009) - Allah beterinden korusun

  (09.09.2009) - Hayırlı uçuşlar olsun

  (03.09.2009) - Başörtüsü dünyanın gündeminde

  (02.09.2009) - Neyin ‘pim’i çekildi?

  (28.08.2009) - Köy Ramazanları

  (22.08.2009) - Sıra, Türkiye'deki ‘ajan’larda

  (19.08.2009) - Çay üreticisinin derdi

  (17.08.2009) - Daha az makyaj, daha fazla eğitim

  (14.08.2009) - İslâm ülkeleri için de özgürlük!

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.