15 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Şüpheli ölümler


A+ | A-

Yaz aylarında haftalarca tartışılan konulardan biri Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesiydi. Ama mayınlardan arındırılacak arazinin bilâhare hangi amaçlarla kimlere verileceği bahsi öne çıktığı için, işin özü arada kaynayıp gitti. Ve Meclisten geçen kanun, CHP tarafından Anayasa Mahkemesine götürüldü. Kanunun bazı kritik maddelerinde yürürlüğü durduran AYM’nin, ne zaman esasa geçip dâvâyı sonuçlandıracağı ise hâlâ belli değil.

Bunun pratikte iki önemli neticesi var.

Biri, Türkiye’nin imza attığı BM sözleşmesi gereğince, mayınları temizlemek için verdiği taahhüdü yerine getirme süresinin hızla daraldığı.

İkincisi, gömülü mayınların yeni can kayıplarına sebep olma tehlikesinin hâlâ devam ettiği.

Mayın bahsinde durum bu iken, Diyarbakır-Dicle’deki Ceylan faciası, sorunun mayınlarla sınırlı olmadığını, rastgele her yere dökülüp saçılan mühimmat, bomba ve mermilerin her an yeni canlar alabileceği gerçeğini önümüze koyuyor.

Bilindiği gibi, bu acı olay gündeme geldiğinde, bir havan topu mermisinden söz edilmiş ve Genelkurmay’ın ilk tepkisi “Araştırdık, o saatte orada bir havan topu atışı olmamış” şeklinde oldu.

Ama bu açıklama şüpheleri dağıtamadı ve 12 yaşındaki Ceylan’ın ölüm şekli ile savcının tam üç gün geçtikten sonra olay yerine gitmesinin doğurduğu kuşkular seslendirilmeye devam etti.

Bunun üzerine Genelkurmay bir açıklama daha yaptı. Ama bu defa soruları cevaplamak yerine, konunun gündemde tutulmasını “TSK’nın yıpratılmasına yönelik asimetrik ve organize bir psikolojik harekât”la irtibatlandırmayı tercih etti.

Ardından, İçişleri Bakanı devreye girdi ve bilirkişi tarafından yapılan incelemeler sonucunda, Ceylan’ın havan topu mermisiyle değil, evvelce araziye düşen ve patlamadan duran “Lancer tipi” daha küçük bir mermiyle öldüğünün anlaşıldığını açıkladı. Buna göre, küçük kız, elindeki tahra ile vurduktan sonra mermi patlamış...

Bu açıklamadan, adeta “Ceylan kendi hatasının kurbanı oldu” gibi bir sonuç çıkmıyor mu?

Öte yandan, farz edelim ki, olay raporda iddia edildiği tarzda gerçekleşmiş olsun; küçük bir çocuktan, büyükleri dahi aşan bir dikkati beklemek ne kadar doğru? Dahası, merminin otlar arasına gizlenmiş ve Ceylan’ın tahrayı farkına varmadan mermiye vurmuş olması da ihtimallerden biri.

Aydınlatılmayı bekleyen bir diğer nokta, Ceylan’ın cesedindeki tahribat karın boşluğunda iken meselâ ellerinin nasıl olup da sağlam kaldığı.

Ve bütün bunların ötesinde asıl sorgulanması gereken şey, çocukların gezindiği alanlarda patlayıcı maddelerin ne aradığı. Bu, ister mayın olsun, ister havan topu mermisi, isterse Lancer...

Buna karşı deniyorsa ki: “Efendim, terörle savaş devam ederken bu tarz hadiseler olabilir.”

İşte asıl mesele bu. Bunlar olmasın. Masumlar ölmesin. Çocuklar, serseri mayınların ve oraya buraya dağılmış patlayıcıların kurbanı olmasın.

Onun için, terörü de, onu gerekçe göstererek yapılan operasyonları da sona erdirecek; dahası meskûn mahallerdeki masum insanları tehdit eden top ve mermi atışlarını disiplin altına alacak; oralarda sağa sola dağılıp patlamadan duran mermileri yeni canlar almadan imha edecek çok esaslı tedbir ve düzenlemelere ihtiyaç var.

Ordu içerisinde vuku bulup “eğitim zayiatı” olarak açıklanan ve sayıları giderek artan kayıpları bitirecek; kaza diye açıklanmışken “ceza” sonucu olduğu ortaya çıkan ölümlerin tekerrürüne meydan vermeyecek tedbirler de buna dahil.

Bunun için, bir canı bile herşeyden aziz ve değerli sayan; haksız yere veya ihmal ve sorumsuzluk sebebiyle bir canın yitirilmesini bütün insanlığın katline eş tutan bir duyarlılık gerekiyor.

Çözümün şartı, meseleye böyle bakılması.

Ve ölümler için seslendirilen şüpheleri “Yıpratılmak isteniyoruz” diye damgalayıp mahkûm eden önyargılı ve suçlayıcı tavrın terk edilip, asıl yıpranmayı bu yaklaşımın getirdiğinin görülmesi.

15.10.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.10.2009) - Afganistan ve İsrail

  (13.10.2009) - Ermeni açılımı

  (11.10.2009) - Mesajlar ve pasaport

  (10.10.2009) - Erdoğan’dan önce

  (09.10.2009) - Açılım derken

  (08.10.2009) - Said Nursî ve AKP

  (07.10.2009) - Bediüzzaman’ın farkı

  (06.10.2009) - Said Nursî açılımı

  (04.10.2009) - Ağalık nasıl aşılır?

  (03.10.2009) - Tavsama ve duraksama

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.