16 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

AB aynası


A+ | A-

Tek görevi, başmüzakereci sıfatıyla AB sürecinde yapılması gereken çalışmaları takip ve koordine etmek olan bir bakanın yılbaşından itibaren kabinede yer almasına rağmen AB cenahında hâlâ hareketlenme yok.

Gerçi Bakan Bağış çok iş yaptıklarını söylerken, yerli içkilerle ithal içkiler arasındaki vergi dengesizliğini giderip Nazım Hikmet’e itibarını iade etmelerini de AB reformları olarak niteliyor.

Ama çözüm bekleyen temel konularda kayda değer bir gelişme yok. Dahası, artık ne anayasa reformundan bahsediliyor, ne de diğer yapısal düzenlemelerden. Son günlerde öne çıkan açılım bahsinde bile, gerekli anayasa değişiklikleri “uzun vadede yapılacaklar” arasında zikredilirken, sürpriz bir gelişme olup da erkene alınmazsa 2011'de yapılacak seçim sonrasına erteleniyor.

Çünkü 22 Temmuz seçiminin ortaya çıkardığı ve 29 Mart yerel seçimiyle daha da kilitlenen dört partili Meclis tablosuyla, referandumsuz anayasa değişikliğinin yapılması mümkün değil.

Her ne kadar Arınç, gerekirse referanduma gitmekten kaçınmayacaklarını söylese de, iktidar partisinin genel havası pek öyle göstermiyor.

Haddizatında Türkiye’nin ihtiyacı, yürürlükteki ihtilâl anayasasını tamamen tedavülden kaldırıp, AB normlarına uygun yeni, demokratik ve sivil bir anayasayı ikame etmek iken, hükümet tarafından defalarca, mükerreren değiştirilip ertelenen tarihler de verildiği halde mevcut anayasada iki seneyi aşkın zamandır birkaç maddelik değişikliğin dahi yapılamaması tuhaf değil mi?

Oysa herşey bir tarafa, AKP hakkındaki kapatma dâvâsında Anayasa Mahkemesinin verdiği karar açıklanırken, Başkan Haşim Kılıç’ın yaptığı çağrının gereği olarak, hemen akabinde, hiç değilse, anayasanın parti kapatmayı düzenleyen maddesinin değiştirilmesi icab etmiyor muydu?

Garip, ama şimdiye kadar o bile yapılamadı.

Böylece, aynı karardan çıkan “ağır ihtar” mesajıyla iktidar partisini kıskacına alan yargı vesayetinin, AKP’yi, öncelikle kendisini ilgilendiren en hayatî bir konuda bile adım atamaz hale getirdiği, açık şekilde gözler önüne serilmiş oldu.

Eğer AB sürecinin gerekleri, Brüksel’den müzakerelere başlama tarihi aldığımız 17 Aralık 2004’ten sonra daha da hızlanan bir ivmeyle yerine getirilseydi, demokratik standartlar açısından bugün çok daha farklı bir noktada olurduk.

Ama ne yazık ki, tam tersi oldu. Reformlar için gaza değil, frene basan hükümet, o gün bugündür, ayağını frende tutmaya devam ediyor.

Kapsamlı ve yapısal AB reformları çerçevesinde toptan çözülebilecek sorunlardan bazılarını—başörtüsü yasağı gibi—öne çıkararak, yanlış yöntemlerle “çözme” girişimlerinin tıkanıp aksülamel yaparak öngörülemeyen çok daha kritik ve büyük sorun ve badirelere yol açması bundan.

Onun içindir ki, AB ile üyelik müzakerelerine başlayalı dört yılı geçtiği halde kayda değer bir mesafe alamadık; iktidar partisine kapatma dâvâsının açılabildiği, asker ve yargının alenen siyaset yapabildiği bir ülke olmaktan kurtulamadık.

Ve yine bu sebepledir ki, AB’nin 2009 Türkiye’si için hazırladığı ilerleme raporunda, “Asker siyasete ve yargıya baskı yapıyor; yüksek yargı tarafsızlıkla bağdaşmayan tavırlar sergiliyor; Şemdinli Savcısının ihracı, HSYK’nın bağımsızlığı hakkında şüphe uyandırıyor” gibi tesbitlerle, demokrasi ve hukuk ayıplarımıza ayna tutuluyor.

Keza, güya AB’ye uyum çerçevesinde değiştirilen TCK’nın 301 ve 216 başta olmak üzere birçok maddesi, Atatürk’ü koruma ve Türk harfleri kanunları gibi yasal mevzuat ile ifade özgürlüğüne yönelik baskıların sürdüğü; gazeteci, yazar, akademisyen, fikir adamı ve siyasetçilerin soruşturma, yargılanma ve mahkûmiyet riskiyle karşı karşı oldukları gerçeği yine yüzümüze vuruluyor.

AB cenahındaki bize yönelik engellemelere kızarak bu gerçekleri örtbas edemeyeceğimiz gibi, onları aşmanın şartının da bu ayıplardan kurtulmak olduğunu daha fazla gözardı edemeyiz.

16.10.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.10.2009) - Şüpheli ölümler

  (14.10.2009) - Afganistan ve İsrail

  (13.10.2009) - Ermeni açılımı

  (11.10.2009) - Mesajlar ve pasaport

  (10.10.2009) - Erdoğan’dan önce

  (09.10.2009) - Açılım derken

  (08.10.2009) - Said Nursî ve AKP

  (07.10.2009) - Bediüzzaman’ın farkı

  (06.10.2009) - Said Nursî açılımı

  (04.10.2009) - Ağalık nasıl aşılır?

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.