Sun’i yolla ve mesela klimayla iklimlendirme yapmak maliyetlidir. Pahalıdır yani.
Kışta yaz iklimi oluşturmak ya da yazda kış gibi serinlemek için çok para vermek gerekir. Ama bazen para da yetmez.
Bazen, bilhassa usul de bilmeyince, o klima çarpar adamı.
Demokrasinin tadını almış memleketlerde yeniden bir korku iklimi kurmaya çalışmak da aynı şekilde maliyetlidir ve risklidir.
AKP’den ayrılıp siyaset yapma ve hatta yeni parti kurma cesareti gösterenlerden eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin şunları söylemiş:
“Üyelikten ayrılanları tek tek arayıp ‘Senin için hayırlı olmayabilir. Tekrar gel’ diyorlar. Şu anda birebir obstrüksiyon (engelleme) var. … İktidarın tüm imkânları insanların ürkmesi, yılması için… Türkiye’deki iklim bulunmaz bir iklim. Çünkü zaten bir korku iklimi var. İnsanlar konuşurken elleriyle ağızlarını kapatma ihtiyacı hissediyorlar. Sağına soluna bakıp ‘kimse duyuyor mu beni’ diye kontrol ediyorlar. Bu iklimin kendisi Türkiye’nin geldiği noktayı göstermesi açısından önemli, ibretlik bir vesikadır.”
“Senin için hayırlı olmayabilir” ne demektir? Bu sözün muhatapları nasıl bir şerle karşılaşmaktan korkacaklardır?
Bu beyanların, bir muzır muhalifin yalan beyanları olarak kayda geçmesini isteyen çok sayıda ak-pak trolün devlet kaynaklarıyla ücretlendirilerek aktive edilmiş olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bunu bilmemek için kör ya da cahil olmak bile yetmez.
Nitekim bunlardan birinin sosyal medya propagandası için iki bin kişilik ordu ile çalıştığına dair bir video yakın zamanda internette dolaşıyordu.
İktidar partileri kendi seçmenlerindeki erimeyi durmuş göstermek için bir şeyler yapmaya çalışıyor. Teşkilatlar umutsuzca çırpınıyor. Gidenin geri dönmeyeceğini bile bile davet üstüne davet gönderiyorlar ve yetmezse üstüne “cumhurbaşkanımızın selamı var”ı ekliyorlar. Muhatabın bu selamı nasıl aldığı ve neyle mukabele ettiği meçhul.
Daha da önemlisi korkusu yüzünden partiden ayrılamamasına rağmen ilk seçimde sandıkta AKP’ye dersini vermeye ahdetmiş yüzbinler ve belki de milyonlar var.
15 Temmuz sonrası meydanlarda alınan yoklamalar gibi özel durumlar söz konusu olmadığı sürece bu küskün kitlenin AKP lehine ortalıkta görünmeyeceği de açık.
Bunun yerine, sivil kıyafetli ve fakat komünistlerin kızıl ordusuna ya da faşistlerin yavrukurtlarına benzer ezberlerle askerleştirilmiş ve adanmış kısa/dar kafalılardan oluşturulan kitlelerin, din temalı marşlar ve yeminlerle “ümmetin lideri” ya da “başkomutan Erdoğan” sloganlarına ses vermek üzere sahalara sürüldüğünü de hepimiz görüyor ve hem kardeşlik hukuku namına üzülüyor ve hem de din adına korkuyoruz.
İkaz bizim vazifemiz. Anlamak ve almak da muhataplarımızın bileceği iş. Sizden yardım bekleriz.