Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na açık mektubumdur.
Sayın Meclis Başkanı,
Biliyorum. Siz bu mektubu okuyacaksınız. Ama okuduğunuzu belli edip etmeyeceğinizi bilemiyorum. Keşke bunu da bilebilseydim. Zira hukuk devleti öncelikle budur: Bilmek, şüphe etmemek, endişe etmemek.
Kanun çıkardınız ve bizi cep telefonlarımızdan taciz eden ticarî nitelikteki reklâmlardan korudunuz. Reklâm mesajı gönderene geriye bir cevap yazıp “istemiyorum, göndermeyin” dediğimizde artık mesaj kutumuzu şişiremiyorlar. Çok güzel. Ama eksik.
Çünkü bizi, eski ve şimdiki üyelerinizce ve diğer siyasilerce gönderilen ve siyasetin ticaretini yapan siyasî reklâm mesajlarından korumadınız ve korumuyorsunuz.
Kendileriyle şahsen dostluğumuz ya da hukukumuz olan eski/yeni milletvekilleri ve belediye başkanları var. Bizde bazılarının güncel telefonu da var. Bizim telefonumuz da onlarda var.
Biz onlara telefonla ulaşabildiğimiz sürece onların bize mesajla ulaşması ve “filanca kanalda konuşmam olacak, izle” ya da “genel kurulda şunu şöyle dedim, ne güzel dedim, ama” türünden reklâm mesajları göndermesi bize sıkıntı vermiyor.
Zira biliyoruz ki “iletişim” iyidir.
Ama “iletişim” iki tarafın birbirine iletebildiği hallerde olur. Bir taraf diğerine iletebiliyor, fakat diğeri dilediğinde ona bir karşı mesaj iletemiyorsa bu bir ileti”şi”m değildir.
Bazı hallerde bu bir taciz bile sayılabilir.
İdarî görevi de olan bir milletvekili arkadaşımın cep telefonu değişmiş. Yeni telefonunu bilmiyorum. Kendisi de bana bildirmedi. Ortak dostlarımdan numarasını öğrenebilirim, ama o bildirmediği için bu yola başvurmayı da istemiyorum.
Ama o eski dost cep telefonuma toplu mesaj göndermeye devam ediyor.
Yani o bana fikirlerini söylüyor. Ama benim ona söylememe izin vermiyor. Bu, benim aleyhime oluşturulan asimetrik bir durumdur. Haksızdır.
Devletin ve bilhassa kanun koyucunun vazifesi, mümkün olan her konuda adaleti, denkliği ve dengeyi sağlamasıdır. Bu konuda düzenleme yapılması ve dengenin sağlanması mümkündür.
Sayın Meclis Başkanı,
Basit gibi görünen, ama aslında ilkesel ipuçları taşıyan bu meseleyi üç yolla çözebilirsiniz.
- O arkadaşımın kim olduğunu benden öğrenir ve güncel telefonunu bana verirsiniz. Sadece benim için meseleyi çözmüş olursunuz.
- İdare amirleriniz meseleye el atar ve bu tür tacizleri idarî mekanizmanız içinde engellemeye çalışırsınız. Böylece kısmen genel bir çözüm bulabilirsiniz.
- Uzman danışmanlarınıza görev verir, bir rapor hazırlatırsınız ve bir mevzuat değişikliği ile meselenin ilkesel biçimde çözülmesini sağlarsınız.
Elbette en iyisi üçüncüsüdür.
Siyasete karışmıyorsunuz.
Bari bu ihtiyacımızı giderin.