Soru sormak gazeteciliğin ve öğrenmenin bir yolu. Damarlarıma da işlemiş, sormadan edemiyorum.
Sayın AKP’liler, sayın şakşakçı yazarlar! Bir sene önceki sözlerinizin, yazılarınızın altına imza atabilir misiniz?
Hayır, hayır, altı aylık!..
Bir aylık!
Buyurun, ibretle okuyunuz, hayretle değerlendiriniz:
“Muhterem Fethullah Gülen’i dâvet ettim. Beraber yürüdük bu yollarda…
“Ne istediler de vermedik! Sülük, paralelci, haşhaşi, terörist başı, dininden şüphe ettiğim… Saflığıma geldi, aldandım!” (Sayın R. Tayyip Erdoğan)
“Sayın Öcalan demeyi, PKK bayrağı açmayı suç olmaktan çıkarttık.” (Bülent Arınç)
“HDP zor durumda iken onları biz güçlendirdik!” (Beşir Atalay)
“Bebek katili dediğiniz adam bize geleceği gösterdi.” (Bengisu Karaca)
Ha, sorayım, başka ne görünüyor bebek katilinin kahve falında! Geleceğiniz parlak mı?
“Dağa çıkanı kınamak ayıp değil mi ya! Aklıma gelse ben de dağa çıkardım.” (Bülent Arınç)
Sayın Arınç, diyelim ki, dağa çıkmak aklınıza gelmedi; dağa çıkaranları durdurmak da mı aklınıza gelmedi!
“Öcalan Türkiye’nin önünü açıyor!” (Bulut Yiğit)
Öyle bir açtı ki önünüzü, bir türlü kapatamıyorsunuz!
“Muhterem Hocaefendiye iftira atanlar çiçeklerle karşılayacaklar.” (Bülent Arınç)
“Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, bir takım çevrelerle hukuk dışı ilişkiye girdi. Ankara’yı parsel parsel sattı. Gökçek ile ilgili 100 konuyu 8 Haziran'dan itibaren, ömrüm vefa ederse konuşmak isterim.”
Sayın Arınç hu, ömrünüz vefa etti mi, hu, yaşıyor musunuz; orada mısınız?
“Parsel parsel dediğim konu paralel yapı için verdiği arsalar. Kimse sormasın, kimseye bir şey söylemek niyetinde değilim." (Bülent Arınç/13 Haziran 2015)
Ne hakkınız var yıllardır milleti, kamuoyunu şovlarla yanıltmaya, şaşırtmaya, aldatmaya…
Efendiler! Kendinize gelin, kendinize gelemiyorsanız dininize gelin!
Gelemiyorsanız Kelime-i Şahadet getirin… Zira, konuştukça, yazdıkça batıyorsunuz, batırıyorsunuz!..