İktidar muhibbine, “Meşrûtiyet, demokrasi nedir?” diye sorduk. Cevap: Siyasî kontrolün doğrudan halkın ya da düzenli aralıklarla halkın hürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu yönetim biçimi.” Türkiye’de var mı? Cevap: Sükût!
“Adalet nedir?” Cevap: “Hak ve hukuka uygunluk gözetme ve yerine getirme; doğruluk.” “Vela teziru vaziretun vizre uhra/Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.” (En’âm Sûresi, 6:164, vd.) olan Kur’ân’ın bu cihanşumül kaidesi suçun şahsiliğini esas almıyor mu? Kişi, suçu sabit oluncaya kadar da masum’ değil mi?” Cevap: Evet!”
“Peki kardeşim istibdat, keyfi, zorbalığın hakim olduğu bir ülkede yaşamak ister misin?” Cevap: “Kesinlikle hayır!”
“Peki, masum olduğun halde sana, çoluk-çocuklara iftira edilip hapse atılmanızı ister misin?” Cevap: “Bu ne biçim soru, kim ister ki!”
“Peki, ‘yalan, iftira, su-i zanna” dayalı suçlamalarla masum insana yapılan zulümler hak mıdır? Ki;
- 20 Temmuz 2016’da 152 bin kişi kamudan, 21 bin kişi de özel kurumlardan atılmıştır.
- 300 bin insan tutuklanmış. Dinî sohbete katılmış kadın, çocuk-yaşlı, gönüldaş, cemaatdaş kim varsa 7 sülâlesi suçlu ilân edilmiş!
Peki kardeşim Türkiye’de başörtüsü serbest mi?” Cevap: “İftiharla söylüyorum ki evet!” “Peki, öyle ise, 25 bin başörtülü kadın niçin tutuklanmış! (halen hapiste 17.000 başörtülü) kadın varmış! Bu ne münafıkane haldir!
“Peki kardeşim, nasıl oluyor da delil olmadığı halde keyfi suçlama ve tutuklamalar devam ediyor? Fişleme ve listeleri yıllardan beri Perinçek ekibi yapıyor Saray ile birlikte!” Cevap: Sükût! “Peki haksızlık karşısında susan kimdir?” Cevap: Sükût!
“Bir de sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur.” (Hud Sûresi, 11/113) hakikatini biliyor musun? Cevap: Sükût!
“Bunca krizlerin bir sebebi de bunlar olamaz mı?” Cevap: Sükût!
“Peki, zalimlerin ve onları destekleyenlerin ve susanların yatacak yeri var mı?”
Cevabı Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’de; rezervasyon yaptırdığınız, yani, yatacak yerinizi öğrenmek ister misiniz?