Bediüzzaman Hazretleri “Kalbe ihtar edilen içtimaî hayatımıza ait bir hakikat” olarak “Bu vatanda dört parti vardır” buyurur. Onlar da “Halk Partisi, Demokrat, Millet, diğeri İttihad-ı İslâm” partisidir.
Bediüzzaman meseleyi toplumdaki eğilimler olan din, ırkçılık, ideolojik açılarından değerlendirir. Partiler de bu temeller üzerine teessüs eder.
İttihad-ı İslam Partisi: Bu isim altında bir parti kurulmamıştır; ama “Din adına ortaya çıkmak lâzım” diyen bir anlayış var. Bediüzzaman, “İttihad-ı İslâm Partisi, yüzde altmış, yetmişi tam mütedeyyin olmak şartıyla, şimdiki siyaset başına geçebilir. Dini siyasete âlet etmemeye, belki siyaseti dine âlet etmeye çalışabilir. Fakat çok zamandan beri terbiye-i İslâmiye zedelenmesiyle ve şimdiki siyasetin cinayetine karşı dini siyasete âlet etmeye mecbur olacağından, şimdilik o parti başa geçmemek lâzımdır.” demiştir.
Asr-ı Saadette Medine’de % 60-70 tam mütedeyyin idi. Sonrasında toplum bozuldu ve hilafet saltanata inkılâp etti. “Küresel Dindarlık Endeksine” göre Türkiye dahil İslâm ülkelerinin hiçbiri dindar değil. Bu durumda böyle bir partinin oluşması günümüzde imkansız. Bediüzzaman böyle bir parti kurulmasın dine zarar verir mesajını veriyor.
Halk Partisi: İttihat ve Terakki’nin bozuk kısmının devamı, Cumhuriyet döneminde 27 sene “İstibdad-ı Mutlak” ile ülkeyi yönettiği için “Bu millet ihtiyarı ile o partiyi bir daha iktidara getirmeyecektir.” Ancak bu partinin % 25’lik bir tabanı vardır. Askerî ve bürokratik yönden de devlete hâkim olduğu için her ne kadar halkın seçtiği hükümet iktidarda olsa da bürokrasi ile devlete hâkimdir.
Parti “Altı Ok” ile “Kemalizm’in Altı İlkesini” esas aldığı için “Devletçi, ideolojik ve ırkçı” anlayışa sahiptir, bu sebeple “Demokrat” yani “tarafsız” değildir, taraftır; hürriyetçi olamaz ve adaleti sağlayamaz.
Millet Partisi: Bu parti milletin millî ve dinî değerleri üzerinden siyaset yapar. Bediüzzaman bunun tehlikesine dikkat çeker ve Demokrat Parti düşse, bu millet Halk Partisini değil, bu Millet Partisini iktidara getirir. Bu durumda dinî ve millî değerlere ve ülkeye büyük zarar verir. Menfaat odakları da bu parti içinde kendi çıkarlarına alet ederlerse büyük bir canavara dönüşür. Çünkü “Menfaat üzere dönen siyaset canavardır. Aç canavara karşı tahabbüb merhametini değil, iştihasını açar.”
Millet Partisinin iki kanadı vardır. Birincisi dini, ikincisi Türkçülüğü istismar eder. Menfaat için bir araya gelebilirler. İstibdatçı ve baskıcıdır; ülkeye, dine ve millete zarar verirler.
Demokrat Parti: Irkçı ve ideolojik olmayan, hürriyetçi olup millete hizmeti esas alan bir anlayıştır. Demokratik hürriyetin gereği olarak “Din ve Vicdan Hürriyeti” “İlim ve Fikir Hürriyeti” çerçevesinde tarafsızdır. Millete hizmeti esas aldığı için de “Milletin efendisi, onlara hizmet edendir” (Fethu’l-Kebir, 2:95.) yani “Memuriyet, emirlik ise, reislik değil, millete bir hizmetkârlıktır. Demokratlık, hürriyet-i vicdan, İslamiyet’in bu kanun-u esasîsine dayanabilir. Çünkü kuvvet kanunda olmazsa şahsa geçer. İstibdat, mutlak keyfî olur.
Demokratlar “Kanun hâkimiyetini” esas aldıkları için ülkeye, dine ve millete büyük hizmetler yaparlar. Bediüzzaman bu sebeple “Kur’ân ve İslâmiyet ve vatan hesabına, bütün kuvvetiyle ve talebeleriyle, dersleriyle Demokrat Partinin iktidarda kalmasını muhafazaya çalışmıştır.” (Emirdağ Lahikası 2, s. 227.)