"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bayrak: “Şehidimin son örtüsü”

Ali Rıza AYDIN
30 Haziran 2022, Perşembe
Bayrak hürriyet demektir, istiklâl demektir.

Bayrak, bir milletin varlığını ve devletinin hâkimiyetini temsil eder.

Sancak adı da verilen bayrak, bütün milletler gibi, milletimiz tarafından da ilk zamandan itibaren kullanılmış ve mukaddes bir yadigâr telakki edilerek kem gözden korunmuştur. Yüksek manalar taşıyan bayrak, kolay vücuda gelmemiştir. Çünkü: 

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. 

“Toprak, eğer üstünde ölen varsa vatandır.”1 

Bayrak, hürriyet sevdalısı milletimizin diniyle, imanıyla birlikte mütalâa ettiği vazgeçilmez değeridir. Çünkü hür olmayanın dini de pâyimâl olur, vatanı da. Bunun içindir ki, Said Nursî, hürriyete olan ihtiyacın ehemmiyetini, “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam”2 veciz sözüyle ifade etmektedir. 

Tarih boyunca bayrak ecdadımızın yanında, yedeğinde olmuştur hep. Osman Gazi’nin kullandığı “Ak sancak”ın Peygamber Efendimize (asm) ait olduğu ve ondan intikal ettiği rivayet edilmektedir. 

Osmanlılar da, on dördüncü asırdan itibaren diğer İslâm ve Türk devletlerinde olduğu gibi, değişik şekil ve renklerde bayrak kullanmışlardır.

Siyah rengin Selçukluların rengi olduğu; sarı rengin Memlûk İmparatorluğunun; kırmızı rengin muhtelif Türk kabileleri ile Karahanlıların rengi; yeşil rengin ise Osmanlılarda eskiden beri kullanıldığı bilinmektedir. 

Fatih’in gemisinde yeşil bayrak bulunmaktaydı. Kaptan-ı derya büyük denizci Barbaros Hayrettin Paşanın bayrağının üzerinde “Zülfikâr” şeklinde “fetih” ve “zafer” ayetleri bulunan yeşil kumaş olduğu tarihî kayıtlardan anlaşılmaktadır.

II. Mahmud tarafından kurulan Asakir-i Mansure-i Muhammediye’ye mahsus olmak üzere, üzerinde “kelime-i şehadet” veya “fetih” ayetleri bulunan siyah renkli bayrak yapılmıştı. Siyah rengin tercih edilme sebebi, Peygamber Efendimizin “ükap” adındaki meşhur siyah bayrağını taklit etme düşüncesidir.

İkinci meşrutiyetin ilânına kadar, orduda, üzerinde ayetler yazılı ve hükümdarların ortası tuğralı armaları bulunan sırma saçaklı türlü türlü alay sancakları kullanılmış, bundan sonra da bu âdet devam etmiştir. Bu sancakların rengi genellikle kırmızı idi. 

II. Abdülhamid zamanında, Cuma zamanı münasebetiyle yapılan selâmlık merasiminde hilâfete mahsus bir bayrak kullanılırdı. Bu, bir tarafında “İnnâ fetehna” suresi, diğer tarafında ise güneş resmi bulunan sırma saçaklı ve ucu hilâlli bir sancaktı. 

Şairin: 

“Ey mavi göklerin beyaz ve kırmızı süsü… 

Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü. 

Işık ışık dalga dalga bayrağım,  

Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım”3 dediği al kırmızı bayrak dünya var oldukça “var” olacak, dalgalanacak inşaallah. “İ’lâ-i kelimetullah ve beka-i istiklâliyet-i İslâm için...”4

 “Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sansak”5 diyor, millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy. 

Sönmeyecek inşaallah.

Dipnotlar:  

1- Mithat Cemal Kuntay ., 2- Said Nursî, Emirdağ Lahikası, 41., 3- Arif Nihat Asya, Şiirler, 3., 4- Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, s. 142., 5- Mehmet Akif Ersoy, İnkilâp Yayınları, Safahat, 523.

Okunma Sayısı: 1285
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı