Bayramların dokusunun değiştiği, kokusunun değiştiği; bayramın, seyran olarak anlaşıldığı bu son yıllarda bayram kutlamasıyla değil, turizm patlamasıyla övünür olduk.
Dinden gelen, dünden kalan ananeler pörsüdü.
Bugün, son yılların bayramlarından bir bayramın; yani, Ramazan Bayramı’nın üçüncü günü ve nihayet son günü!
Mevtalarımızı ziyaret etmek için bayram öncesi, mââile mezaristana gitmiştik. Otomobil trafiğinin ve dahi insanların yoğunluğu gören muhtereme gelinim Elif Nur lâtife yollu, bana, “Tatile giden pek olmamış galiba” dedi.
Gördüğümüz kimseler tatile gitmeyenler mi ya da giderler mi işin orasını bilemeyiz, ama bilinen şu ki, bunlar, “değerlere” değer veren kimseler.
Zevk u safa değil de, “bayram” diyen kimseler.
Görünen hâl, bu maksadın resmidir!
Bugün, burada, bayramla ilgili uzun uzun serd-i kelâm etmek yerine, az söz ile çok mana ifade ettiğini düşündüğüm naçizane bayram konulu bir şiirimizi sizlere arz etmeyi düşündüm:
HELÂL OLSUN
Bir “tatil”dir, sardı, bizi
Terk ettirdi, evimizi
Bayram bayram deyip, durup
Avunana, kelâm olsun.
Pencereler, bak, perdeli
Eşiklerse, pek kederli
Giren çıkan bulunmayan
Dört duvara, selâm olsun.
Bayram, önce, gönle konsun
Evlât, ıyal, şâdân olsun
Dostlar ile, dolup, taşan
Hânelere, helâl olsun!
A. R. A.
İşte böyle, saygıdeğer dostlarım…
Hânenizde olduğunuz; gazetenizi elinize alıp bu yazımızı, dolayısıyla, şiirimizi okuduğunuz için sizlere de helâl olsun!
Hânenize saadet, bedeninize sıhhat afiyet ve gönlünüze huzur dolsun.
Mevlâ’mızın ikramı olan nice semere dâr bayramlara erişmeniz dileğimizle…