O denli ki daha önce gizli ve korsan bir şekilde sahte görsellerle hazırlanan reklam afişleri, broşürler garip bir gözü dönmüşlükle piyasaya sürülüyor.

Bazı AKP’li belediyeler, photoshopla “savunma sanayii zayıflatılacak” asparagası gibi “YPG terör örgütü değildir” benzeri serâpa yalanların yerleştirildiği afişleri panolara, billboardlara asıp yayıyor, “Kılıçdaroğlu’nun reklamları” diye sosyal medyada yayıyorlar.

Daha önce terörist başının “cumhur ittifakı” adayına destek mesajını taşıyan mektubu ile kırmızı bültenle aranan kardeşinin mülâkatının devlet kanalında ve ajansında yayınlanmasında olduğu gibi sırf siyasi rakiplerini “kötüleme” adına montajlanmış videolar üzerinden “haber” adı altında “yandaş” onlarca televizyonda siyasi iktidar mârifetiyle terör örgütlerinin ve elebaşlarının reklâmı yapılıyor.

NASILSA İNANAN BİR KİTLE VAR!

Müslümanların ortak ibâdet mekânı olan camilerin siyasette istismarı da tam gaz sürüyor. Tıpkı “Diyanet’i, camileri kapatacaklar!”, “başörtüsünü yasaklayacaklar”, mitinglerde “dini, bayrağı, ezanı olmayanlar ‘Bay Kemal’i destekliyor” isnadında ve cami avlusunda iki kez “açılış” adı altında parti mitinginin yapılmasında, devlet binalarının yanısıra camilere boy boy Erdoğan’ın fotoğraflarının, parti afişlerinin asılmasında olduğu gibi, imamlar camilerde cemaate “silâhlanın!” telkinatında bulunuyor. 

Belli ki müstafi ekonomi Bakanının “Aya dört şerit gidişli - gelişli yol yaptık desek inanacak bir kitle var” ikrarında olduğu gibi “nasılsa inanan bir kitle var” ya da “çamur at izi kalsın” fırsatçılığıyla her türlü isnad, itham, bühtan ve iftiraya başvuruluyor.

Maksat, ekonomideki çürümenin, faizin, dövizin, enflasyonun, işsizliğin kat kat katlanmasını, depremdeki başarısızlığı, iflas eden dış politikayı, eğitimden sağlığa, tarımdan sanayiye topyekûn çöküşü perdeleyip milletin nazarından kaçırmak. Yolsuzlukların, rüşvetin, hırsızlığın, fahiş zamların, ihaleye fesat karıştırmanın, yandaşları kayırmanın, yağmanın üstünü örtüp gündemden düşürmek…

Bu bakımdan “millet ittifakı”nın, demokratik muhalefetin baştan sona çarpıtılan ve gerçekleri bile bile tersyüz eden bu asparagaslara, bizzat Erdoğan ile iktidardakilerin ağzından ve gerçek görüntülerden özet alıntılarla cevap vermesi, dezenformasyonu ve yalanları boşa çıkarması gerekiyor.

Bu seçimin ikinci turla artık referanduma dönüştüğünü; Erdoğan’ın yeniden seçilmesi halinde ekonomik ve sosyal yıkımın çöküşü getireceği; otoriterliğin, yoksulluğun, yasakların, yolsuzluğun daha da derinleşip yaygınlaşacağı, güç yozlaşmasının daha da aymazlaşacağı, temel hak ve hürriyetlerin, demokratik hukuk devletinin bütünüyle rafa kalkacağı, yeraltı dünyası ile irtibatlı faiz, imar, uyuşturucu baronlarının at oynatmaya devam edeceği millete anlatılmalı.