"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cemaatle namaz teşvik ediliyor

19 Ağustos 2022, Cuma 00:03
Suudî Arabistan’da namaza önem veriliyor. Namazlar mümkün oldukça cemaatle kılınıyor. Otelimizde markette çalışan gençlerin hemen oracıkta cemaatle namaz kılmasına şahit olunca namazın umumî kabul gördüğünü müşahede ettik.

HAC 2022 NOTLARI - ÖMER ÖNBAŞ, HARUN AYDIN, HİKMET GÜNAYDIN - 5

15 Temmuz günü Cuma namazı için Harem’e gitmek için yola çıkıyoruz. Namaza iki saat olmasına rağmen yollar kapatılmış. Bizi bir köprü altında durduruyorlar. Köprü güneşi kestiği için nasipliyiz. Hemen etrafımızdaki insanlarla tanışmaya başlıyoruz.

Mısırlı Yemen ve Eymen kardeşlerle uzun bir sohbet cereyan ediyor. Etrafımızın da bizleri dikkatle dinlediklerine tanık oluyoruz. Risale-i Nur’u tanıtıp İngilizce ve Arapça Risale veriyoruz.

İttihad ve uhuvvet temalı Arapça hutbeyi dinliyoruz. Risale-i Nur’un terminolojisinin bizleri nasıl da farkında olmadan âlem-i İslamla ortak dile yaklaştırdığını müşahede ediyoruz.   

Minik hacılar dikkatimizi çekiyor. Görüntüler alıyoruz.

Kabe’de hemen hemen her vakit sonrası cenaze namazı kılınıyor. Birçok mevtaya tek namaz kılınıyor. Sonra cenazeler kabristana getiriliyor. Burada ayrı ayrı namazlar kılınıyor. Bu alanda oturma yerleri yapılmış, cenaze sahipleri taziyeleri kabul ediyor. Sonra beton kapaklarla kapalı mezarlara cenazeler yerleştiriliyor.

Kısa zamanda naaşların kemikleri kalıyor. Sonra kemikler alınıp başka bir yere naklediliyor. Toprağın çok özel olduğunu, kısa sürede absorbe edip ayrıştırdığını söylüyorlar. Kabristanda herhangi bir nahoş koku duyulmuyor. 

Hz. Muhammed’in (asm) bizat yaptığı Hudeybiye ve Cirâne Ümresini yapmayı planlıyoruz. Bizler de ayrı ayrı günlerde bu umreleri yapmak için kafile ile beraber ihramları giyip yola çıkıyoruz. Önce Hudeybiye Umresini yapıyoruz. Hudeybiye anlaşmasının yapıldığı mekâna geliyoruz. Zahiren şer gibi görülen hadiselerin altında nasıl büyük fetihler saklandığını hatırlıyoruz. Hatta bu fetihleri bazı sahabelerin fark edemediğini Hz. Ömer’in (ra) bundan dolayı bir yıl oruç tuttuğunu konuşuyoruz. Hadiselerin ya kendileri ya da sonuçları itibariyle güzel olduğunu düşünüyoruz. Bu duygularla umre niyetini yaptığımızda üzerimizi çok sayıda küçük bitlerin sardığını fark ediyoruz. Şükür ki ısırmıyorlar; ihramlı olduğumuzdan öldürmenin kurban cezası var.

Mebzul miktarda olduklarından otobüslere binerken bir arkadaşımız ihramlarımızın üst parçalarını silkeliyor. Ama yine de sadaka vermek zorundayız. Emir tahtında hareket ettiğimizi ve son derece âciz olduğumuzu anlayıp Rabb’imizden kolaylaştırması için dualar ediyoruz. Tavaf ve sa’y yapıyoruz. Sa’y esnasında bir hanımın yerde baygın yattığını etrafında kalabalığın olduğunu müşahede edip olaya müdahale ediyoruz. Müdahalemiz sonunda Cenâb-ı Hak şifasını veriyor, hanım gözlerini açıyor. Eşi bize çok teşekkürler ediyor. Biz de onunla fotoğraf çektiriyoruz. 

Cirâne ümresi için tekrar ihrama giriyoruz. Cirâne hadisesi bizi çok etkilemişti. Huneyn savaşında müşrikler geri kaçmayı önlemek için savaş meydanına bütün çoluk çocuk ve mallarıyla gelmişlerdi. Zorlu bir mücadeleden sonra savaş Müslümanların galibiyeti ile sona erdi. Çok sayıda esir ve mal elde edilmişti. Hz. Muhammed (asm) ganimetlerle beraber Cirâne mevkıine geliyor. Ganimeti beşe bölüyor ve dördünü savaşa katılan mücahitlere dağıtıyor, birini beytü’l mâle ayırıp lüzum gördüğü yerlere ve bazı kişilerin İslama ısınması için sarf ediyordu. Müşriklere on gün süre verdi. Eğer Müslüman olurlarsa esirlerini ve mallarını alabileceklerini duyurdu. On gün içinde malların beşte dördü dağıtılmıştı. Fakat daha sonra müşrikler gelip Müslüman olduklarını beyan ettiler.

Hz. Peygamber (asm) kendilerini beklediğini ama tayin edilen sürede gelmediklerini beyan ettikten sonra savaşa katılan sahabilere ganimet olarak aldıkları esirlerini iade etmek istediğini ifade etti. Sahabeler de ellerindeki esirleri verdiler. Medine’ye götüreceği kalan beşte bir malı yeni Müslüman olanlara taksim etti. Medineli Müslümanlardan bazıları bu durumdan rahatsızlıklarını ifade ettiler. Yeni Müslüman olmuşlara tanınan bu ayrıcalıkla, kendilerinin geri plana atıldığı izlenimlerini açığa vurdular. Hz. Peygamber (asm) bu duruma çok üzüldü ve onları topladı.

Kendilerine “Ey Ensar cemaati! Siz isteseydiniz şöyle diyebilirdiniz ve muhakkak doğruyu söylemiş olurdunuz. ‘Sen bize yalanlanmış olarak geldin, biz seni doğruladık. Sen bize terk edilmiş olarak gelmiştin. Biz, senden hiçbir yardımı esirgemedik. Sen, yurdundan kovulmuştun. Biz, seni aramızda barındırdık. Sen, bize yoksul olarak gelmiştin. Biz, sana kendi nefsimiz gibi baktık.’ Evet, böyle deseydiniz, muhakkak ben de sizi bu hususta tasdik ederdim.” Karşılıklı bu konuşmalardan sonra, Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) asıl söylemek istediği ifadeyi veciz ve müessir surette ifade etti: “Ey Ensar cemaati! Bazı insanlar elde ettikleri dünyalıklar, develer, koyunlar ile çıkıp giderken, sizler Allah Resulü ile beraber yurdunuza dönmeye razı değil misiniz?” Medineli Müslümanlar olayın farkına varmışlardı. Hıçkıra hıçkıra “Biz, ganimet payı olarak Resulullah’a razıyız! Başka bir şey verilmese de!” dediler. 

Bizler de Resulullah’ın ve getirdiği Nur’un mahiyetini derk etme dualarıyla ihramlar içerisinde umreye başladık. Onun nurunu hayatımızda tam bir rehber etme dualarımızı Hacerü’l-Esved’e takdim ettik. “Cenab-ı Hakk’ı bulan neyi kaybeder? Ve Onu kaybeden neyi kazanır?” Yani, “Onu bulan hey şeyi bulur. Onu bulmayan hiçbir şey bulmaz, bulsa da başına bela bulur”. 

Suudî Arabistan’da namaza önem veriliyor. Namazlar mümkün oldukça cemaatle kılınıyor. Otelimizde markette çalışan gençlerin hemen oracıkta cemaatle namaz kılmasına şahit olunca namazın umumî kabul gördüğünü müşahede ettik. 

Gece 3’te Nur dağına çıkmak üzere yola çıkıyoruz. Dik ve yorucu bir dağ. Yaklaşık bir saatlik bir tırmanıştan sonra zirveye varıyoruz. Mağarayı uzaktan izliyoruz. Sabah namazı girdiğinden bulduğumuz bir düzlükte cemaatle namazımızı kılıyor ve tesbihatımızı yapıyoruz. Ders okumak için bir yer ararken Endonezyalı kardeşlerle tanışıyoruz. Uzunca ismi olan kardeş kısaca kendisine Rea dememizi istiyor. Ticaretle uğraşıyor. Özellikle giyim üzerine dükkânı var. Biz yine klasik Endonezya sultanından bahsediyoruz. Tanımadığını söylüyor ama bizim için araştırıp paylaşacağını belirtiyor. Ama henüz ben sultan değilim, diyor; gülüşüyoruz. Kendisine İngilizce Âyetü’l-Kübrâ eserini veriyoruz. Çok memnun kalıyor. İletişim bilgilerimizi alıyor. 

Nur dağında ders okumak için uygun bir mekân buluyoruz. Hâkim bir manzarada Risale-i Nur’da geçen Nur dağı ile alakalı bahisleri okuyoruz. Vahyin başlangıcında taşların ağaçların Resûlü Ekrem’e (asm) selam verdiğini okuyunca oturduğumuz taşlar sanki hayatlanıp bize o günleri yaşatıyor. En zor şartlarda fevkalade imanını ve teslimiyetini gösteren “Korkma! Allah bizimle beraberdir.” cümlesini hatırlıyoruz. Güneşin doğuşuyla dağdan iniyoruz.

Otelimizin yakınındaki caminin imamı ve müezzini ile tanışıyoruz. Arapça Mucizat-ı Kur’aniye ve Mucizat-ı Ahmediye’yi takdim ediyoruz. 

Yine yakın camide Mısırlı Muhammed Said’le tanışıyoruz. Amerika’da yazılım mühendisi. Uzun ve verimli bir sohbet yapıyoruz. Allame Said Nursi’yi tanıtıp kitap veriyoruz. Çok memnun kaldığını gözlerindeki ışıltıdan fark ediyoruz. Değişik zamanlarda mescidde karşılaştıkça sohbetimiz devam ediyor.

Tavaf sırasında Almanya’dan turist vizesi ile giriş yapmış Yunus’la tanışıyoruz. Kardeşi ve babası ile gelmişler. Hac vizesi olmadığından polisten kaçıyorlar. Annesi Alman ve Müslüman değil. Yunus, Risale-i Nurlardan haberdar. Bizi çok seviyor. Beraber hem tavaf yapıp hem de tanıtım yapıyoruz. Rastladığımız Kazak kardeşlere beraber kitap tanıtımı yapıyoruz.

Nur kardeşlerimizle Kabe’de buluşup müzakereler yapıyoruz.

DEVAMI YARIN

Okunma Sayısı: 2210
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin Avni Kabaçalı

    19.8.2022 21:27:27

    Sizleri tebrik ediyorum hizmetlerinizin devamını rabbül aleminden niyaz ediyorum

  • Cenk Çalık

    19.8.2022 11:48:57

    Rengarenk ve nurlu bir tablo. Klasik umreler dışında iki farklı umre yapmanız ve ilgili hatıraları nazara vermeniz çok hoş olmuş. Satır aralarında şu hissiyata kapıldım. Herkeste tatlı bir koşuşturma var. Bu hareket dünya için değil, biraz daha ibadet yapabilme gayreti üzerine kurulu. Siz olabildiğince fazla kardeşimizle tanışıp, Risale-i Nur külliyatını tanıtmak istiyorsunuz. Diğer kardeşlere de klasik ibadetler dışında belki de haccın en önemli kısımlarından sosyal vechini hatırlamalarına vesile oluyor. Bu gayretin sümbülleneceğini Cenab-ı Erhamürrahiminden bekliyoruz inşaAllah...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı