AMERİKA’DA DİNÎ HÜRRİYET KOMİSYONU DANIŞMANI OLAN ŞEYH HAMZA YUSUF, İSLÂM’IN MÜSBET HAREKETLE TEMSİL VE TEBLİĞ EDİLEBİLECEĞİNE İNANIYOR
REÇETE: MÜSBET HAREKET
Sert siyasî üslup yerine sabır, adalet ve merhametin ön plana çıkarılması gerektiğini benimseyen Hamza Yusuf, IŞİD ve El-Kaide gibi aşırılık yanlısı gruplara karşı net tavır alınmasını istiyor. Gençlerin bu tür tuzaklardan ilim ve maneviyatla korunabileceğini belirten Hamza Yusuf, bu tavrıyla Risale-i Nur’un “müsbet hareket” yaklaşımıyla örtüşen bu tutum sergiliyor. Yusuf İslâm’ın öncelikle kalp ve akıllarda inşa edilmesi görüşünde.

SABIR VE HİKMETLE TEBLİĞ
Modern dünyanın karmaşası içinde İslâm’ı sadece savunan değil, temsil eden bir figür olarak öne çıkaran Yusuf'un mesajı Said Nursî’nin diliyle oldukça örtüşüyor. Yusuf'a göre tebliğde başarının sırları şöyle: Siyasî reaksiyon değil, ahlâkî dönüşüm; öfke değil, hikmet; ayrışma değil, nefis terbiyesi. "Hakîkati bağırarak mı anlatmalı, yoksa sabırla ve hikmetle mi yaşamalı?" diyen Yusuf'un çağrısını Risale-i Nur’un satır aralarında bulmak mümkün.
***
RİSALE-İ NUR’UN BATIDA YANKILANAN SESİ: HAMZA YUSUF
AMERİKA’DA DİNÎ HÜRRİYET KOMİSYONU DANIŞMANI OLANŞEYH HAMZA YUSUF, RİSALE-İ NUR AHLÂKIİLE BATIDA İSLÂM’I SABIRLA İNŞA ETMEYE ÇALIŞIYOR. MÜSBET HAREKET İSLÂM’I TEMSİL VE TEBLİĞ EDİYOR.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Danışman olarak atadığı Şeyh Hamza Yusuf, Risale-i Nur’un Batı’daki sessiz yankısını anlatıyor.
Kaliforniya doğumlu bir İslâm âlimi olan Hamza Yusuf, sadece Batı’da İslâm’ı temsil eden bir figür değil; aynı zamanda Said Nursî’nin Risale-i Nur yöntemiyle derin bir fikrî yakınlık içinde olan manevî bir lider olarak biliniyor. Batı’nın karmaşık içtimâî yapısında, klasik İslâm ilmini hikmet ve sabırla yeniden inşa etmeye çalışıyor.
BATI’NIN KALBİNDE BİR REHBER
1958 yılında ABD’nin Kaliforniya eyaletinde doğan Hamza Yusuf, genç yaşta İslâm’a yönelmiş, eğitimini Fas ve Ortadoğu’daki medreselerde klasik İslâm ilimleri üzerine yapmıştır. Hadis, fıkıh, kelam ve tasavvuf gibi alanlarda donanımlı hale gelen Yusuf, Nakşibendî tarikatı yoluyla da manevî bir eğitim almıştır. Ancak onu farklı kılan sadece aldığı eğitim değil; bu birikimi Batı’da yaşayan Müslümanlar için güncel ve sahih bir rehbere dönüştürmesidir.

ZAYTUNA MODELİ: GELENEĞİ GELECEĞE TAŞIMAK
Hamza Yusuf’un kurucu başkanlığını yaptığı Zaytuna College, ABD’de ilk kabul gören Müslüman üniversite özelliğini taşıyor. Yusuf’un temel hedefi, klasik İslâm ilimlerini modern akademiyle sentezleyerek hem entelektüel hem de ahlâkî anlamda donanımlı kişiler yetiştirmektir. Bu yönüyle, Zaytuna modeli, Risale-i Nur’un eğitim yaklaşımıyla dikkat çekici bir benzerlik taşır: Hem akla hem kalbe hitap eden, ilim ve maneviyatı birleştiren bir yol.
İMAN VE AKIL ARASINDA KÖPRÜ
Hamza Yusuf, Said Nursî’yi “modern çağın büyük müceddidi” olarak nitelendiriyor. Özellikle Risale-i Nur’un iman hakikatlerini akılcı ve derinlemesine bir üslupla ele almasına dikkatleri çekiyor. Kur’ân’ın ruhunu modern insana ulaştırma çabasını büyük bir hayranlıkla anmaktadır. Yusuf, bu yaklaşımı “iman ve akıl arasında köprü kurmak” olarak tanımlar. Aynı zamanda, Risale-i Nur’un tasavvufî derinliğini ve ferdi ıslah vurgusunu da kendi eğitiminde merkeze alır. Tıpkı Nursî gibi, o da maneviyatın ve nefis terbiyesinin toplumsal değişimin anahtarı olduğuna inanır.

BEDİÜZZAMAN MODELİ İLE İSLÂM’I TEMSİL
Bir konuşmasında, İmam Rabbanî ve Bediüzzaman’ı İslâm dünyasının büyük yenileyicileri olarak takdim eden Yusuf, Risale-i Nur’un özellikle musibetler, sabır, tevekkül ve dünya sevgisinden arınma gibi konularda İmam Rabbanî’nin Mektubat’ı ile benzer bir ruh taşıdığını ifade eder. Bu anlayış ile Yusuf, Batı’da sadece tepkisel bir din anlayışını değil; hikmete, sabra ve derin tefekküre dayalı bir İslâm temsilini öne çıkarıyor.
MÜSBET HAREKET
Hamza Yusuf, sert siyasî üslup yerine sabır, adalet ve merhameti ön plana çıkarır. IŞİD ve El-Kaide gibi aşırılık yanlısı gruplara karşı net tavır alır; gençlerin bu tür tuzaklardan ilim ve maneviyatla korunabileceğini savunur. Risale-i Nur’un “müsbet hareket” yaklaşımıyla örtüşen bu tutum, Yusuf’un İslâm’ı öncelikle kalpte ve akılda yeniden inşa etme arzusunu gösterir.

FİTNENİN ORTASINDA HİKMETİ TEMSİL
Şeyh Hamza Yusuf’un en çok tartışılan yönlerinden biri, uluslararası platformlarla kurduğu temaslardır. Davos’ta katıldığı panellerde İslâm’ın barışçıl mesajını dile getirmiş, Trump döneminde ise ABD Dinî Özgürlük Komisyonu’nda görev almıştır. Kimi çevrelerce “küresel sistemle fazla yakın” olmakla eleştirilse de Yusuf, bu platformları içeriden etki etme fırsatı olarak değerlendirdiğini savunur. Bu duruş, Risale-i Nur’un zalim sistemlere mesafeli durma prensibiyle zaman zaman çeliştiği yönünde yorumlara da yol açmıştır. Ancak Yusuf’un yaklaşımı, “fitnenin ortasında hikmeti temsil etmek” biçiminde okunabilir.

TAVİZ VERMEDEN DİNLERARASI DİYALOG
Hamza Yusuf’un üzerinde önemle durduğu bir diğer konu ise, Hz. Muhammed’in (asm) HIristiyan topluluklarla yaptığı antlaşmalardır. “Covenants of the Prophet” adıyla bilinen bu belgeleri, dinler arası diyalogda tarihî bir referans olarak sunar. Ona göre, İslâm barış, koruma ve adalet temelinde diğer dinlerle ilişki kurar. Ancak bu diyalog, inanç esaslarından taviz vermeyi değil, karşılıklı saygı ve ahlâkî zeminde bir arada yaşamayı içerir.
SABIR VE HİKMETLE TEBLİĞ
Şeyh Hamza Yusuf, modern dünyanın karmaşası içinde İslâm’ı sadece savunan değil, temsil eden bir figür olarak öne çıkıyor. Onun mesajı Said Nursî’nin diliyle oldukça örtüşüyor. Siyasî reaksiyon değil, ahlâkî devrim; öfke değil, hikmet; ayrışma değil, nefis terbiyesi. Bugün birçok Müslüman için sorulması gereken soru şu olabilir: Hakîkati bağırarak mı anlatmalı, yoksa sabırla ve hikmetle mi yaşamalı? Hamza Yusuf bu sorunun cevabını sessiz bir şekilde veriyor. Söylediklerinin yankısını Risale-i Nur’un satırlarında buluyor.

MURAT UYAR - ALMANYA/BREMEN