Bedîüzzaman’ın fedakâr talebesi Zübeyr Gündüzalp’in, Risale-i Nurlar’dan sonra en çok okuduğu kitapların başında geliyor ‘Nikbin olunuz’. Hatta Zübeyr Gündüzalp, Altın Prensipler kitabını yazarken de bu kitaptan faydalanmış. 

Bu kitabı Risale-i Nur penceresi ile okursak bize Nur hizmetinde büyük şevk kazandıracaktır. Kitaptaki birçok yerde  Risale-i Nur’daki hakikatleri hatırlıyoruz. 

 Bunlara bir kaç örnek verelim:

“Gelişi güzel yaşayan kişi için zaman çok hızlı geçer ve ölüme çabucak varır. “

“Yaşamakta olduğumuz bu çağda nikbinliğimizi ve cesaretimizi tüm kuvvetimizle kullanmalıyız. “

Bu zor zamanda  pozitifliğimizi sonuna kadar cesur bir şekilde aktarmalıyız. 

“İrade, sabır ve enerji ile nikbinliğe ulaşırız.“

Elbette nikbinliği kazanabilmek için zor şartlardan geçmemiz gerekecektir. 

“İçimizdeki tembellik, hüzün, keder, kıskançlık, kin, nefret, kızgınlık, korku, üzüntü gibi menfi duyguları susturmalıyız, iyi tohum ekmek için toprağı pis maddelerden temizlemeliyiz.“

“Nikbinliğin 3 kelime ile izahı; itimat, irade, hayırhahlık.“

“Nikbin olan ümitsizlikten kurtulur.“

Gerçekten de Müslüman için ümitsizlik olmamalı. Rabbine güvenmeli. 

“Pazartesi günü başlayacağım ya da yarın başlayacağım sözlerini hiçbir vakit söylemeyiniz. Yapıcı bir düşünceyi hemen harekete geçiriniz.“

Burada ‘Erteleyenler helâk oldu.’ hadis-i şerifi ile amel edilmesi gerektiğini anlıyoruz. 

“Endişe ve şüphe, yürekleri bezmiş insanlarda bulunur. “

“Aldanmış insanlardan bir çoğu dünya mallarının günün birinde mahvolacağını, halbuki ruhî malların ebedî olduğunu düşünememişlerdir.“

“Maddî bir musîbet aklımızı başımıza getirir. Bundan dolayı musîbetlere bu gözle bakmalıyız. “

Burada da Hastalar Risalesi’ndeki hakikatleri hatırlıyoruz. 

Kitapta bunlar gibi bir çok önemli tesbit mevcut. 

Bu zamanda nikbin olmaya çok ihtiyacımız var. Her zaman Rabbimize güvenmeli ve duâ etmeli ve yaşanan zor durumlarda ümidimizi kaybetmemeliyiz. Bu da “her şeyde bir hayır vardır” prensibi ile hareket etmek demektir. 

Kötüyü görmek kolaydır, zaten herkes kötüyü görmeye meyilli nefis yüzünden. Oysa ki “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır” dememiş miydi Üstadımız. 

Ayrıca kitapta insanı düşünmeye, araştırmaya yönlendiren cümleler de bulunuyor. Akıllarımızı maddî unsurlara satmamamızı, her zaman tetkik edici olmayı öğretiyor. 

Manevî duygularımızı muhafaza edebilmenin yolunun aklın doğru kullanılması ile olacağı belirtiliyor. 

Kitaba göre nikbinin vasıfları nelerdir? 

Nikbin olan adam, çevresine doğru yolu gösterir, çevresini aydınlatır. 

İnsanlara bir iki nasihat vermekle yetinmez. Onları mutlu etmeye çalışır. Çevresine pozitif enerji aktarır. ‘Başkalarının saadetini istemek, kendinin saadetini istemektir.’ prensibi ile hareket eder. Çevresine değer verir. 

Nikbinlerin iyi arkadaşları olur. Şeytanî ortamlardan uzaklaşır . 

Nikbin, insanları dikkatle izleyerek onların ruhlarını, vicdanlarını, hakikî benliklerini öğrenir. Ve ona göre değerlendirir. Hiç- bir zaman ön yargı ile yaklaşmaz. 

Çocuklarla ilgilenmek, nikbin adam için çok güzel bir alışkanlıktır. 

Nikbin insanın vasıflarının mü’minde bulunması gereken vasıflar olduğu görülüyor. 

Nikbinliği engelleyen en büyük duygu korku ve endişedir. Korku ve endişe maddî ve manevî hastalıklarımızı arttırır. 

Korku ve endişeden kurtulmanın yolu, korku ve endişeden hiç bahsetmemektir. Böylelikle bu kötü duygular yok olur gider. 

Yazar, duyguları renklere göre ayırmış. Müsbet olan duyguların mavi ve pembe tonlarında, kırmızı rengin kötü duyguları çağrıştırdığını belirtiyor. 

Ve renklerin insanların duygularını değiştirdiğini vurgulayarak oturduğumuz evlerde mavi ve yeşil renklerin tercih edilmesinin, kırmızıdan kaçınılmasının uygun olacağını belirtiyor. 

Yazar tabiat gezintisinin insana pozitif duygular kattığı tesbitinde bulunmuş:

“Bitkinliğinizden dolayı gelmeyen düşünceler, birkaç dakika hava aldıktan sonra sürü sürü gelirler. “

Ayrıca kitapta çok şevk verici cümleler mevcut. 

Onlardan birisi şöyle: “İmanım var, ne yapacağımdan eminim. Ne işe girişmek için ümide, ne de sebat için muvaffakiyete ihtiyacım var. “

Ayrıca Yeni Asya’nın temel farklılığı olan meşveretin gerekliliğini şöyle belirtiyor:

“Muvaffak olmak için benlik ruhu atılmalı, bilâkis kendine olduğu kadar diğer şahıslara da itimat edilmeli. “

Bunlar gibi insanî ilişkileri düzenleyen, insanın zor durumlarında yardımcı olabilecek birçok psikolojik tahliller mevcut. 

Nur hizmetinde muvaffak olabilmek için bu kitaptaki prensipleri doğru bir şekilde uygulamaya çalışmak lâzımdır. 

Allah bizi iki cihanda muvaffak eylesin.

Ali Talip Güloğlu