Yeşil rengiyle ve maneviyat büyükleriyle tanınan güzel şehrimiz Bursa’ya gidiyoruz bu hafta. Vefatının sene-i devriyesinde Emir Sultan Hazretlerini yâd edelim ne dersiniz? Hani demişlerdi ya kendileri bir sözlerinde “Eğer gönlün benimleyse Yemen’de olsan da yanımdasın” diye. Gönlümüz bu hafta Emir Sultan ile o da bizlerle olsun istedik. Buyrun öyleyse Yeşil Bursa’ya, Buhara’da başlayıp Bursa’da biten yolculuk sonunda burada kalan mübareği ziyarete gidelim.. Her ne kadar ayaklarımız gitmemiş olsa da yüreklerimizle orada olalım..
İlâhî emir ile Buhara’dan başlayıp Medine’ye, Medine’den Bursa’ya varan ve burada biten bir yolculuk.
1368’de Buhara’da doğdu gözleri sürmeli Seyyid Sultan. Adı Muhammed Buhari idi. Sultanın kızıyla evlenmesinden dolayı Emir Sultan denmişti. Hz. Hüseyin’in (ra) soyundandır. Bakışları sevgi telkin ediyordu. Babası evliyanın büyüklerinden Emir Külâl Hazretleri idi. Eğitimiyle bizzat babası ilgilendi. Büyük âlimlerden dersler aldı. Daha gençliğinde hürmet, saygı görüyordu. Ledün ilmine sahipti. Babası vefat edince yerine geçmesi istenmişse de Emir Sultan kendini o makama lâyık görmedi. Bir gece rüya gördü. Rüyasında Hz. Ali (ra) Medine’ye gitmesini ve ceddi Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’a selâm vermesini buyurdu. Yanına Taceddin isimli öğrencisini alarak yola koyuldular. Medine’ye vardılar. Kalacak yerleri yoktu. Seyyidlere ayrılmış boş bir oda gördüler. Bir Medineli gelip onların burada kalamayacaklarını, seyyidlere ayrıldığını ısrar edince, rüyasını ve seyyid olduğunu açıkladı ve Resûlullah’a (asm) selâm verdiler.
“Esselâmu aleyke ya Ceddî!”
Emir Sultan selâmı bitirince tarifsiz güzellik ve heybette bir ses işitildi:
“Ve aleyküm selâm ya veledî, ya Seyyid Muhammed Buhârî!”
O zaman orada bulunanlar özür dilediler. Bir müddet Medine’de kaldılar. Sonra bir gece bir rüya daha gördü. Anadolu’ya irşad için gitmeliydi.
3 kandil ona eşlik edecekti. Çıktılar yola, kandilleri takip edip Bursa’ya geldiler. Kandiller burada söndü. Burada yerleştiler, çömlekçilik yapmaya başladılar. Halka irşada başladı. Emr-i marufta bulundular. Halkın sevgisini kazandı. Zamanın sultanı Yıldırım Bayezid’in bunlardan haberi yoktu. Engiros Kalesi’ni almaya çalışıyorlardı.
Bu sırada Yıldırım Bayezid Hanın kızı Hundi Sultan da bir rüya gördü. Kâinatın Efendisi (asm) evlâtlarından Emir Sultan ile evlenmesini istemişti. Emir Sultan Hz. dünürleri gönderdi. Devlet Hatun 40 deve yükü altın istedi. Emir Sultan da olur deyip adamlarını bir göle göndermelerini istedi. Adamlar gölde kumdan başka birşey göremediler, ama Emir Sultan Kimya’ya malikti. Allah dostları isteyince Allah yaratıyordu. Çuvallardaki kumlar altın olmuştu. Altınlar, Devlet Hatuna ulaştırıldı. Nihayetinde Devlet Hatun kızını Emir Sultan’a verdi. Zafer müyesser oldu, Yıldırım Han Bursa’ya döndü. Damadıyla çok yakın dost oldular. Sürekli istişarede bulunuyorlardı. Ulu Cami’nin de inşası bitmişti. Hutbeyi Somuncu Baba’ya okuttular. Somuncu Baba her ne kadar gizlemeye çalışmışsa da kendisinin de veli olduğunu, Emir Sultan’ın hutbeyi okumasının ısrarı üzerine açığa çıktı. Yıldırım Bayezıd Han, Timur Han’la olan anlaşmazlığı sonucu Ankara’da esir düştü, üzüntüsünden vefat etti.
1429 yılında Bursa’yı saran veba hastalığı dolayısıyla vebaya yakalanan Emir Buhari vefat etti. Namazını vasiyeti gereği Hacı Bayram-ı Velî kıldırdı.
“Akar gözlerinden yaş yerine kan. / Zerrece görünmez gözüme cihan. / Deryalar nuş edip kandırmaz iken / Aşıklar kandıran ummanı buldum”
“Eğer gönlün benimle olursa, Yemen’de olsan bile yanımdasın. Eğer gönlün benimle değilse, yanımda olsan bile uzaktasın. Dinle bak Hak ne hoş söyledi. Zebur’unda Davud’a buyurduğu: ‘Düşman ol önce nefs belâsına, zayi eyle ona her ne dilerse. Eğer bu işte atarsan riyayı kendine rehber kıl evliyayı. Eğer anlarsan budur sana yol. Nefsinin şerrinden halâs ol. Nefsinin muradından uzak dur. Düşersen eğer şeytana uzak dur.’”
Talebelerine nasihatından biri şöyleydi:
“Kardeşlerim nesebinizle, akçanızla, namınızla övünmeyin. Yalan söz söylemeyin. Bir cemaate selâmsız girmeyin. İlim öğrenin, tembel olmayın. Tembellik hastalıktır. Fazla yemek ve fazla uyku tembellik yapar. Her türlü kötülükten kaçının. Ak sakallı da olsanız cihadı bırakmayın. Kur’ân-ı Kerîm rehberiniz olsun. O nurdur ve dosdoğru bir yoldur. Her harfinde yüzbin derde yüzbin şifa vardır. Ondan ayrılmayın. İnsanları sevin, onlara hizmet edin. Kullara hizmet Allah’ı hoşnut eder. Almayı değil vermeyi öğrenin, iyiliği saçarak yapın.”
Rahmetullahi aleyh
(Yararlanılan kaynak: Türkiye Gazetesi Yayınları)
Arzu konan