‘’Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu kayıt ve koruma altına alan takipçiler vardır. Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez… 1”’
Yöneticiler içinden geldikleri toplumun genel karakterini de yansıtırlar. Emin olabilirsiniz ki şahıslar arası ilişkiler belirli açılardan devletler arası ilişkilere benzer.
Devletleri de insanlar gibi sınıflandırabiliriz. Meselâ problemli devletler, serseri devletler, fakir devletler, zengin devletler, sömüren ve sömürülen devletler… gibi listeyi uzatarak daha birçok sınıflandırmalar yapabilirsiniz. Çünkü onları oluşturan hükümetler ve bazen vatandaşları yani milletler de bir insan gibidir ve kişiliği veya bünyesi içerisinde bu sıfatları barındıran nice şahıslar olduğu gibi nice devletler vardır.
Ülkemizi, adâlet ve doğrulukla yoğurarak; vicdanla, güzelliklerle, düşünceyle, insafla, doğrulukla süsleyerek; zekâyla, ilimle, imanla, bilimle geliştirerek, hiçbir zorluğun önünde eğilmeyecek, bükülmeyecek bir hale getirmenin ıztırabını benliğimizde hissedersek inşaallah güzel günlerin devam etmesi ve daha da güzelleşmesi mümkündür.
Erzurum’da Eski Türk Edebiyatı dersinde rahmetli hocamız ‘’Tekâmül meyli fıtrîdir’’ dedi bir gün. İlk anda anlamını kavrayamadığımız bu cümleyi, hocamız ‘’insanoğlu iyilik üzere yaratılmış, güzelliğe, gelişmeye programlanmıştır, yaratılışı gereği her zaman daha iyiyi arar.’’ şeklinde de açıklamıştı.
İnsan kendisini oluşturan mukaddes değerler sistemine uyduğu ve o yolda ilerleyebildiği ölçüde mutludur. Böyle bir ülkede yaşarsak yaşadığımız andan ve mekândan alacağımız lezzet daha da doyurucu olacaktır. Haksızlığa dur diyebilecek, haksızlığa kendi içinde yer vermeyen, yanlışa yanlış diyerek onu engelleyen, doğruya doğru şiarını zalimin yüzüne haykırabilen bir ülkede yaşayabilmek insana her daim huzur verecektir.
Meselâ dünyanın en fakir cumhurbaşkanı olarak tarihe girmiş, geçen aylarda (13 Mayıs 2025) aramızdan ayrılmış ve 2010-2015 yılları arasında Uruguay'ın 40. Başkanı olarak görev yapmış olan Uruguaylı siyasetçi ve çiftçi José Alberto Mujica Cordano’yu hayata bakışını ve yaşam biçimini okuyup anladıktan sonra insanın böyle bir şahsiyete saygısının ve sevgisinin artmaması mümkün değil.
“Eğer hayatımı bozuk paralar için savaşarak geçireceksem, eğer hayatımı zorlaştıran aşırı büyük bir evim varsa, eğer çok sayıda maddîimkana ihtiyaç duyuyorsam, eğer her yıl araba değiştirmem gerekiyorsa ve bu böyle devam ediyorsa, o zaman tüm vaktimi bunlar için çalışarak geçirmem gerekir. Sonra da çaldırmamak için çalışırım ve böyle sürer gider…Ta ki yaşlı, yorgun ve türlü rahatsızlıklarla dolu biri haline gelene kadar.
Kanaatkâr olmak, sade yaşamak bu hesaplanmış, bilinçli bir stratejidir. Bana özgür olmak için zaman kazandırır. Hayatımın her saati ki onu maddî meseleleri çözmekle geçiriyorsam, bu saat, beni mutlu eden ve özgürleştiren şeylere ayıramadığım bir saattir.” (José Mujica)
Bu bilge siyaset adamı sadece konuşmamış, aynı zamanda söylediklerini fazlasıyla hayatında uygulamış. Ona saygı duyanların hafızasında tarihin en onurlu bir devlet başkanı olarak yer edecektir.
Benliğimizde hayırlı değişimlerin gerçekleşmesi için, şahsiyetli, kanaatkâr biri olmak, paranın, şöhretin, makamın kölesi olmamak, sade yaşamak için bir defa daha kendi nefsimle savaşa devam…
Dipnot:
1- Ra'd Suresi:11