Bâğ-ı dehrin hem hazânın, hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gâmın da rûzgârın görmüşüz.
(Nâbi)
Erzurum’da öğrenci olduğumuz yıllarda çok sevdiğim ağabeylerimden biri akşama doğru bizleri ziyaret etti. Bizi evlâdı gibi seven bir ağabeyimizdi. Baba kıvamında bir insandı. Rabbim mekânını Cennet eylesin, Gürbüz Dinçer Ağabey.
Beraber geçirdiğimiz zamanlarda konuşması her daim Kur’ân’dan, hadislerden ve Risale-i Nurlardan müteşekkildi. Erzurum’un sert ikliminin onun şahsiyetine yansıdığını görebilirdiniz fakat görünüşüyle tamamen zıt yumuşak ve sımsıcak bir kalbi vardı. Hayatını dolu dolu yaşamış olan bu nadide insan, Şair Nâbi’nin ifade ettiği zamanın baharını da güzünü de görmüş bir insandı.
Sohbetlerimizin birinde kendisine ‘’Başarının en büyük sırlarından biri nedir?’’ diye sordum. Gürbüz Ağabey ‘’erken kalkmak başarının ilk sırrı ve ilk adımıdır, yapılması gerekenleri yapmak ve adetullah prensiplerine (yaratılış kanunlarına) uygun bir şekilde sebeplere tutunmak başarıyı beraberinde getirir,’’ demişti.
‘’Üstüme güneş doğmadı’’ sözünün, onun disiplinli ve iman dolu hayatının en önemli şiarından biri olduğunu o günkü konuşmasında anlamıştım. Çok çalışmak, tekrar etmek, şanslı doğmak, uğraşmak, didinmek, koşmak, koşuşturmak… cevapları ardı ardına gelir de ‘’erken kalkmak’’ cevabı aklıma bile gelmezdi belki.
Cennet mekân babamın evde bulunduğu zamanlarda -ki tır şoförü olduğu için çoğu defa yurt dışındaydı- ve ömrüne bereket annemin, sabah namazlarına bizi uyandırmaları, dört kardeş olarak bizlerin eğer bu hayatta bir başarı hikâyemiz olduysa, anne ve babamızın hayır duasından sonra, erken uyanmayı, başarının birinci şartı olarak listenin en başına yazardım.
Gürbüz Ağabey’in tespitinin tamamen doğruluğuna yaşamımızın ilerleyen dönemlerinde bizzat şahit olduk. Söylediklerini gözlemleyerek ve yaşayarak öğrendik. Tan yerinin ağardığı, eşref saati diye tabir edilecek vakitte kalkıp buz gibi bir suyla abdest alıp, namaz kılıp, yapılan ve dışarıdan gelen kuş sesiyle dinlediğimiz tesbihatlardan sonra günün bereketlendiğini, aklımın daha iyi çalıştığını, daha güzel düşüncelerle bezenmiş bir halde güne başladığımı düşünüyorum.
Başarının altın kurallarını sunduğunu söyleyen kitapların, oradan buradan derleme hikâyelerden müteşekkil olduğu kısmını bir tarafa bırakın, kendi adıma ettikleri nasihatlerin bir işe yaradığını, falan yazarın şu kitabını okudum da başarının zirvesine çıktım diyeni de duymadım.
Peygamberimizin (asm) uyku adabından ve büyüklerimizin tecrübelerinden de anlaşılacağı üzere başarının birinci sırrı programlandığımız üzere yaşamaktır. Hz. Peygamber (asm) teheccüd namazını kıldıktan sonra sabah namazı için hazırlık yapar, sabah namazının sünnetini odasında kılar ve cemaâtle farzı edâ etmek üzere mescide giderdi.
Madem ki sırlardan bir sır budur, o halde başarılı olmak ve yavrularıma gerçek anlamda örnek olmak adına, nefsime ağır gelen bu programı uygulamak için ‘’güneşi üzerime doğurmayacak’’ formüller üzerinde çalışmalıyım.