11. CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL: PARTİNİZİ DİN PARTİSİ GİBİ SUNARSANIZ BÜTÜN YANLIŞLIK VE NOKSANLIKLAR DİNE ATFEDİLİR.
ÇOK TEHLİKELİ BİR DURUM
Gül, din-siyaset ilişkisi konusundaki soruyu cevaplarken, “Kendinizi bir dinin temsilcisi veya partinizi bir din partisi gibi sunmaya başlarsanız bütün bu yanlışlıklar, noksanlıklar sonunda dine atfedilir. Bu çok tehlikeli bir durum” dedi.
DİNİN TEBLİĞİNE EN BÜYÜK ZARAR
“Bu dinin anlatılmasına da, tebliğine de en büyük zararı veren büyük bir sorumsuzluk olur. Din özgürlüğünün önünde hangi engeller varsa kaldırılmalı. Bunun ötesinde dinin araçsallaştırılmasına asla fırsat vermemek gerekir.”
***
Abdullah Gül: “Din partisi” en çok dine zarar verir
AKP’nin kurucularından, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, din-siyaset ilişkisine dair, “Kendinizi bir dinin temsilcisi veya partinizi bir din partisi gibi sunmaya başlarsanız bütün bu yanlışlıklar, noksanlıklar sonunda dine atfedilir. Bu çok tehlikeli bir durum. Bu dinin anlatılmasına da, tebliğine de en büyük zararı veren büyük bir sorumsuzluk olur.” dedi. Din özgürlüğünün önünde hangi engeller varsa kaldırılması gerektiğin söyleyen Gül “Bunun ötesinde dinin herhangi bir şekilde araçsallaştırılmasına asla fırsat vermemek gerekir’’ dedi.

Karar gazetesinden Mehmet Ocaktan’a konuşan Gül, “Enflasyonun ne olduğunu, enflasyonun nasıl büyük bir bela, kötülük, ahlaksızlık, hastalık olduğu ve bir kamu hırsızlığı olduğu gerçekten idrak edilmezse enflasyonla amansızca bir mücadele içerisine girilemez. En çok hayret ettiğim şey enflasyonun bu kadar hafife alınması. Enflasyonla çok kararlı, rasyonel, güçlü bir şekilde mücadele etmek için artık son vakit. Özellikle dini değerleri önemseyen iktidarların ekonomi politikalarında sadece faizi düşük seviyede tutmak amacıyla değil, diğer kötülüklerden de halkı koruyabilmeleri için enflasyonu birinci öncelik olarak gözaltında tutmaları gerektiğini” dedi.
Hepimiz kaybederiz
Abdullah Gül, özetle şunları da söyledi: “Gelecek yılki seçim için popülist politikalar yapılır, yanlış harcamalar içerisine girilir ve ekonomik göstergeler açık gizli çok daha negatif durumlara gelirse, Türkiye’nin gelecek nesillerini etkileyecek bir durum ortaya çıkar. Kim iktidar olursa olsun Türkiye dünyadan daha da kopar ve geriye düşer. Toparlanması da daha zor ve maliyetli olur. Türkiye kaybeder, gelecek nesiller, hepimiz kaybederiz” ifadelerini kullandı.
“Merkez Bankası esas sorumluluğunu unutmadan büyüme ve istihdam politikalarına destek verirse o zaman hükümete yardımcı olur ve başarısına katkı sağlayabilir. Doğrusunun yapılabilmesi için siyasi direktiflerden Merkez Bankası’nın bağımsız olması gerekir. Güven ve inandırıcılığın kaybedilmesindeki en büyük faktör bu.”
Haber Merkezi