Büyükelçi (Emekli) Ahmet Süha Umar Filistin ve İsrail meselesini hakkında Yeni Asya’ya değerlendirmelerde bulundu.
SÜMEYYE IŞIKÇI - İSTANBUL
İsrail polisinin Mescid-i Aksa’da ibadet eden Filistinlileri şiddet kullanarak cami dışına çıkarmasıyla başlayan olayların Netanyahu yönetimindeki İsrail’in bilinçli gerginlik politikaları ile sıkı bağlantısı olduğunu vurgulayan Umar, “Bu politika, büyük ölçüde, aşırı sağcı Netanyahu’nun 1996 yılında ilk kez başbakan olarak iktidara geldiği dönemden beri benimsediği, barıştan değil şiddetten yana olan; İsrail devlet teröründen medet uman, Ortadoğu’da hâkimiyet kurma beklentisine dayalı tutumuna dayanmaktadır. Sürpriz değildir. Netanyahu’nun belli ki çeşitli baskılar altında almak zorunda kaldığı, Ramazan sonuna kadar İsraillilerin Mescid-i Aksa’ya girmelerinin yasaklanması kararı olumludur ama esasta bir değişiklik yapması beklenmemelidir” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın kaybetmesi beklenen bir durum
Süha Umar, İsrail Filistin meselesi hakkında Türkiye’den yükselen siyasi kınamalara ve ‘Erdoğan düşerse Kudüs düşer’ söylemlerine ilişkin, “Devletlerin, yöneticileri aracılığı ile tepkilerini çeşitli şekillerde göstermeleri, yerleşik ve alışılmış bir yöntemdir. Ancak etkili ve sonuç alıcı dış politika, sadece kınama mesajları ile yürütülemez. Yürütülemediği de son yirmi yıllık dönemde bir kere daha çarpıcı biçimde görülmüştür. ‘Erdoğan düşerse Kudüs düşer’ ifadesi ise, Türkiye’nin çok yakında, özellikle Erdoğan için yaşamsal bir seçime gideceği düşünüldüğünde, iç politikaya dönük bir seçim sloganı olarak değerlendirilmelidir. Bu, özellikle demokrasinin yeteri kadar yerleşmediği ülkelerde, kişilerin ve partilerin oldukça sık başvurdukları, halk yardakçısı (popülist) bir yöntemdir. Ancak abartılmamasında yarar vardır. Erdoğan’ın seçimi kaybetmesi olmayacak bir gelişme değildir. Hatta içte ve dışta beklenen bir sonuç olarak görülmektedir” dedi.