2026 YILI BÜTÇESİ İÇİN YAPILAN GÖRÜŞMELERE, ADALET VE HUKUK KAVRAMLARI DAMGA VURDU. MUHALEFET SÖZCÜLERİ HUZUR VE REFAHIN HAK, HUKUK VE ADALETTEN GEÇTİĞİNİ VURGULADILAR.
Muhalefet, Adalet Bakanlığı bütçesinde huzur ve refahın yolunun adaletten geçtiğini vurgulayarak, Anayasa’ya aykırı uygulamaların yargıyı çökerttiğini ve toplumda adaletsizliğe sabrın tükendiğini söyledi.
"ADİL OLMAK İRADE MESELESİDİR"
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin, Meclis’te Adalet Bakanlığı bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, “Adalet meselesi bütçe meselesi değil, para meselesi değil, irade meselesidir değerli milletvekilleri. Adil olmak için paraya ihtiyaç yoktur fakat para için adil olmak gerekir; ne kadar adalet, o kadar ekonomi. Bütçenin iyi olabilmesinin, ülkenin huzur ve refahına kavuşabilmesinin yol ve yönteminin adaletten geçtiğine inanan” diye konuştu.

“Zirveye” çıkarken idealleri unuttular
“Bireyin hak ve özgürlüklerini zirveye çıkaracağız’ diyerek yola çıkanların, yolun sonunda zirveye çıktıklarında tabanda hedef koydukları o ideallerini kaybetmeleri ve sadece ve sadece zirveye kendilerini çıkarmaları hangi sözle izah edilebilir?” diye soran Şahin, “Anayasa Mahkemesinin de Hâkimler ve Savcılar Kurulunun da yapısı 2017 Anayasa değişikliğiyle köklü biçimde yeniden düzenlendi. Yargı düzeninin şekillendiği, yargının mayalandığı ve en üst kurumsal yapı olarak kabul edilen HSK’de bile üye seçiminde Anayasa’ya aykırı davranılırsa böyle bir süreçten sağlıklı ve doğru bir yargı işleyişi çıkmasını beklemek mümkün mü?” dedi.
"HUKUKU ÇÖKERTTİNİZ"
İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, Adalet Bakanlığı bütçesine ilişkin şunları söyledi: “Bugün yargı milletin sığınağı değil, milletin üzerine çöken bir gölgeye dönüştüyse bunun adı yönetmek değil öldürmektir. Savcılık ve mahkemelerden korkulan makamlara dönüşürse, hakikat yerini fısıltıya bırakır, fısıltının hükmettiği yerde ise devlet değil korkunun iktidarı vardır. Hukuku eğip bükerek iktidar korunmaz, sadece çürüme hızlanır. Tarih bize şunu öğretir; suçluyu aklayan yargı önce adım adım suçun ortağı sonra da suçun ta kendisi olur. Hiçbir iktidar korktuğu bu çöküşten kaçamaz” dedi.

"İNSANLARIN SABRI KALMADI"
Türkiye’nin insan hakları tablosu küresel gerilemenin en sert örneklerinden biri. Özellikle son bir yılda ifade özgürlüğü, toplantı hakkı, kötü muamele ve uzun tutukluluk şikayetleri belirgin biçimde arttı; hak ihlalleri en yoğun başvuru alanı haline geldi. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında Cumhuriyet’e konuşan İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu bu durumu, “Tutuklama şartları oluşmadan, buna dair gerekçeler de yazılmadan adeta bir istibdat rejimi gibi sürekli insanların tutuklandığını görüyoruz. İnsanların bu kadar adaletsizliğe sabrı kalmadı” sözleriyle değerlendirdi.

Ankara - Mehmet Kara
[email protected]