AHMET ALTAN’DAN HÂKİMLERE: KENDİSİ KORKTUĞU İÇİN BAŞKASININ HAYATINI MAHVEDEN BİR KARARI VERMEK UTANÇ VERİCİ BİR MAZERET.OLMASINI NASIL KABUL EDİYORSUN
YARGIÇ MAZERETİ YAPMAYIN
“Korktuğun için başkasının hayatını mahveden bir karar veriyorsun. Korkunun bu derece utanç verici bir mazeret olmasını nasıl kabul ediyorsun? Tabiî ki korku çok insanî birşey, ama övünülecek birşey değil. Bunu bir yargıç mazereti haline getirmeyin.”
KORKMAYAN ADAMLAR DA VAR
“Korkmayan adamlar da var. Hep korkmayan adamlar olmasını istiyorsun, sen de korkma. Neden korkuyorsun? O kadar da korkacak birşey yok. Ben hapse girdim, yattım, çıktım; bir daha girdim, yattım, çıktım; bir daha girip yatıp çıkarım.”
***
Sen de korkma!
Gazeteci Ahmet Altan, “Hep korkmayan adamlar olmasını istiyorsunuz, e sen de korkma. O kadar da korkacak bir şey yok. Girdim yattım çıktım, bir daha girip yatıp çıkarım” dedi.

Gazeteci - Yazar Ahmet Altan toplam 4.5 yıl kaldığı cezaevinden çıktıktan sonra ilk defa konuştu. Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nin YouTube kanalında yayınlanan kitap sohbetinde “Hapiste Yazılan Üç Kitap” başlığıyla Yasemin Çongar’ın sorularını cevapladı. Altan, Silivri günlerine dair şunları söyledi: “Gerçekten iyiyim. Sağlığım çok iyi, moralim iyi, hapishanede kendime iyi baktım. Hapishane zaten o kadar da korkulacak bir yer değil. Bir motto var ya ‘Silivri soğuktur’. Bir kere şunu söyleyeyim, Silivri soğuk değil. Kaloriferleri harikulade yanıyor, yemekleri de hiç fena değil. Avlusunda da yürürsen, güzel de spor yaparsan öyle çok korkulacak, bütün hayatını bir korkunun içine hapsedeceğin, kendi kişiliğinden haysiyetinden bu korku yüzünden vazgeçeceğin bir tehdit değil. Dışarıdaki adam için korkutucu bir şey. Çünkü neticede insanların birbirini öldürme dışında bulduğu en ağır ceza bu. Seni bir yere kapatıyorlar. Ama insan güçlü bir yaratık...”
Korku, utanç verici mazeret
“Şartlar kötü olabilir” diyen Altan, şu şekilde devam etti: “Ve bu şartları da değiştirmeye senin gücün yetmiyor şu sırada. İstediğin kadar git şikâyet et. Şartları değiştiremezsin, ama değiştirebileceğin şeyler var. Kendi davranışların. Konuşursun, yazarsın, bir şey söylersin. Korkmayı bu kadar sıradanlaştıramazsın. Korkmak, bu kadar sıradan, bu kadar rahatlıkla kabul edeceğimiz bir şey değil bence... Korktuğun için başkasının hayatını mahveden bir karar veriyorsun. Korkunun bu derece utanç verici bir mazeret olmasını nasıl kabul ediyorsunuz? Ben etmem. Hapishaneye girdim, çıktım, bir daha da girerim... (…) Korkuyorsanız korkun da korkuyu bu kadar sıradanlaştırmayın. Neredeyse övünülecek bir şey. Biraz da korkmamayı dene. Korkmayan adamlar da var. Hep korkmayan adamlar olmasını istiyorsunuz, e sen de korkma. Sen de korkma. Neden korkuyorsun? O kadar da korkacak bir şey yok. Girdim yattım çıktım, bir daha girdim yattım çıktım, bir daha girip yatıp çıkarım.”