Risale-i Nur hizmet-i imaniyesinde bulunan bir talebe; enaniyetten, gösterişten, şahsını nazara vermekten, maddî ve manevî yüksek görünmekten sakınır ve sakındırır.
Ağır ve soğuk olan gösterişlerden ve gösterişe meydan açacak hallerden uzak durarak enaniyet kapılarını kapatır.
Çünkü enaniyet sebebiyle zahmetlere düşmek onun için elem verici ve zevksiz olan bir vaziyettir. “...Gayet ağır ve soğuk olan gösteriş ve tekellüflerle kendini yüksek ve kuvvetli göstermeye çalışmak çok elîm ve zevksiz olması gibi...” (Emirdağ Lâhikası) hakikati bu elim ve zevksiz hali izah etmektedir. “Ve tekellüfe ve kıymetten ziyade kendimi göstermeye ve ziyade hüsn-ü zan edenlere karşı hoş görünmek için kendimi makam sahibi göstermek ve sırr-ı ihlâsa tam münâfi kendini büyük göstermek ve vakar perdesi altında benliğin zararlı ve fâni zevkini aramak hâletleri...” (Emirdağ Lâhikası) Nur Talebesini kuşatamaz.
Nefsin meftun olduğu zevkleri hiçe indiren böyle bir vaziyete girmekten her Nur Talebesi sakınır.
İnayet-i Rabbaniye olarak verilen istidatlarını kendi nefsinden bilmez ve o istidatları kendisine ait görerek gurura kapılmaz. İhlâsa aykırı hareketlerden çekinmek ve çekilmek isteği ile kendisini muhafaza etmeye çalışır.
Şahsını makam sahibi olarak göstermeye çalışmanın getirdiği elem verici ve bir o kadar da zevksiz olan hâlet-i ruhiyeye girmekten kendini ve etrafındakileri ihlâs düsturları ile korur.