İnançsızlık hastalığının yaygınlaştığı ve her birimizin evlerine kadar geldiği şu ahirzaman şartlarında iman hizmetinde bulunmak görevinde olanlar birbiri ile uğraşamaz.
Manevi hastalığın tedavisinden sorumlu olanlar dâhili sorunları öne çıkartarak vazifelerini aksatamazlar. Hepimiz gözlerimizi şahsi kusurlara karşı kapatıp iman hizmetine yoğunlaşmalıyız. Kaybedecek zaman olmadığı gibi boşa harcanacak nefeste yoktur. Hepimiz elimizdeki ve zihnimizdeki cam parçalarını kırıp atmalıyız. Elimizde ki elmasın tehlike içerisinde olduğu bir zamanda onu korumayı bırakıp cam parçalarını mevzu bahis etmek çok hatalı bir davranıştır. Hareketlerimizi ve fiillerimizi gözden geçirmeliyiz. İman hizmetine katkısı olmayan davranışlarımızı hayatımızdan çıkarmalı ve faydalı olanları da kendimize öncelik olarak belirlemeliyiz. “Siz, birbirinize en fedakâr, nesebî kardeşten daha ziyade kardeşsiniz. Kardeş ise, kardeşinin kusurunu örter, unutur ve affeder.” (Şualar) Evet şimdi kusurları örtmek, unutmak ve affetmek zamanıdır. Aksine olarak kusurları örtmeyen, unutmayan ve affetmeyen iman hizmetine ciddi zarar vermektedir. Bir kusurun peşinde yıllarca dolaşıp durmak ve sürekli ondan bahsederek zihnen orada takılı kalmak tedavi edilmesi gereken manevi bir hastalıktır. Artık kusur konuşma zamanı değildir. Birinci öncelik olan iman hizmetini aksatmak gibi bir lüksümüz yoktur. Kusurların konuşulacağı vakitler tamam iman hizmetine tahsis edilmelidir. Unutmamak gerekir ki bu büyük vazifenin büyük mesuliyeti vardır.