Risale-i Nur eserlerinde jimnastik ağacından bahsediliyor olması ilk okuduğumda bana ilginç gelmişti.
Geriye dönüp jimnastik eğitiminin ülkemizdeki gelişimine baktığımda II. Meşrûtiyetin ilânına kadar sadece Mekteb-i Sultânî’de jimnastikhane bulunurken, II. Meşrûtiyetin ilânından sonra sivil okullarda terbiye-i bedeniye dersleri içerisinde jimnastik eğitimleri verilmekte olduğunu gördüm.
Mekteb-i Sultânî, Dârülmuallimîn, Vefa İdâdîsi, Selânik Polis Okulu, İstanbul Sultânîsi ve Reşit Paşa Numune Mektebi jimnastikhane bulunan okullardan bazılarıdır. (https://dergipark.org.tr/ tr/download/article-file/600651) Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri dönemin gelişmelerini Risale-i Nur’da ders verici örnekler haline getirmiştir. Bu örnekler zaman geçtikçe daha çok etkiye sahip hale gelen ve daha çok dikkat çeken örnekler olmuştur. Her gelen neslin istifadesi artarak devam etmiştir.
“Müslümanları lehviyat-ı nevmiye mesabesinde olan dünya hayatına dâvet etmekle, Cenâb-ı Hakk’ın helâl ettiği tayyibat dairesinden, haram ettiği habîsat mezbelesine teşvik eden adamın meseli öyle bir sarhoşa benzer ki: Parçalayıcı arslan ile, ünsiyetli ehlî atı birbirinden tefrik edemiyor. Sehpa ağacıyla jimnastik ağacını birbirinden ayıramıyor. Kanlı yarayı kırmızı gülden temyiz edemediği halde, kendisini mürşid bilerek irşad ve nasihate çıkıyor.” (Mesnevî-i Nuriye) hakikati, helâl daireden uzaklaşıp haram daireye yönelmenin nasıl bir yanlış tercih olduğunu ifade ediyor. Ehil bir at yerine parçalayıcı arslanı, jimnastik ağacı yerine sehpa ağacını, kırmızı gül yerine kanlı yarayı tercih etmek bu büyük yanlışın en güzel tanımı oluyor. Böyle yanlışlardan korunmak duâsı ile...