Dört temel esasından biri tevhid, nübüvvet ve haşirle birlikte adalet olan Kur’an-ı Kerimdeki adalet ayetleri içinde, Hucurat Sûresinin 9. âyetindeki İlahî buyruk, kaç senedir yaşadığımız sıkıntılı süreçte ortaya koyduğumuz duruşu tam olarak tarif ediyor:
“Eğer müminlerden iki grup birbiriyle kavgaya tutuşursa hemen aralarını düzeltin; ikisinden biri haddi aşıp diğerinin hakkına tecavüz etmiş olursa—Allah’ın emrine geri dönünceye kadar—haksızlığa sapanlara karşı savaşın; dönerlerse aralarındaki anlaşmazlığı adaletle çözüme bağlayıp herkese hakkını verin. Allah, hakkı yerine getirenleri sever.”
2013 yılı sonunda su yüzüne çıkan gerilim patlak verdiğinde, “Bu kavganın kazananı olmaz” demiş; tabanları ortak inanç ve değerleri paylaşan insanlardan oluşan tarafları, hak, adalet, vicdan ve şefkat prensipleri ekseninde itidal, sükûnet ve sağduyuya çağırmıştık.
Ne yazık ki bu çağrıya itibar edilmedi ve iş daha da kızıştırılıp alevlendirildi. 15-20 Temmuz sürecinde ise hadise iki tarafın çatışması olmaktan çıkıp, onun çok ötesine uzandı:
Bir tarafın, elindeki bütün devlet gücünü ve imkânlarını kullanarak ve hukukun da en temel prensiplerini çiğneyerek diğer tarafı ezip tamamen tasfiye ve imha etmeye yöneldiği bir hale döndü. Böylece ayette “birinin haddi aşıp diğerinin hakkına tecavüz etmesi” diye bahsedilen durum ortaya çıktı.
İşin en acı tarafı, bu hukuksuzluk furyasında en çok mağdur olanların, bizzat iktidarın yaptığı tasnifte “ibadet” diye anılan kesimdeki insanlar olmasıydı. Darbeyle de, terörle de hiçbir ilgileri olmadığı halde “terörist” yaftası vurulan bu insanların çok üzerine gidildi.
Dahası, yapılanlar onlarla da sınırlı kalmadı; muhalif sayılan ve biat etmeyen herkes bir şekilde hukuksuzlukların hedefi yapıldı.
Bizim bunlara karşı duruşumuzu, ayetteki “Allah’ın emrine dönünceye kadar, haksızlığa sapanlarla savaşın (mücadele edin)” emri tarif ediyor. Bu mücadeleyi, hukuku savunarak veriyoruz. Haktan sapanlar Allah’ın emrine dönünceye kadar bu mücadele devam edecek.
Dönmezlerse illa ki Allah döndürecek.
Sonrasında ise kavga sebebi olan ihtilafın adaletle çözülmesi için yine hukuk devreye girip herkese hakkı ve müstehakı verilecek.
Hukukun gereği neyse o yapılacak.