Fransız devriminin öncülerinden Danton, devrim sonrasında giyotine gönderilen ilk isimlerden biriydi ve bu durumu “Devrim, evlatlarını yiyor” sözüyle tarihe kaydetti.
Daha da ibretli ve manidar olanı, Danton’un idam fermanını çıkaran Robespierre’in de—ki devrimi birlikte yaptıkları önde gelen isimlerden biriydi—bir müddet sonra arkadaşlarıyla birlikte aynı âkıbete uğratılmış olmasıydı.
Yakın tarihimizde de bunun örnekleri var.
En başta, Fransız ihtilalinden çok etkilendiği bilinen ve daha Osmanlı subayı iken Batılı hayat tarzını ülkemize de getirmek için “coup,” yani darbe yapmaktan söz eden M. Kemal’in, ipleri tamamen eline aldıktan sonra başlattığı devrimler sürecinde, evvelce kendisine en büyük desteği vermiş olanlardan başlayarak yaptığı geniş çaplı tasfiyeler.
Sonra 27 Mayısçıların, başından itibaren ihtilalin plan, sevk ve idaresinde aktif rol almış olan Türkeş ve ekibini devredışı bırakmaları.
12 Eylül’ün sivil devamı ve uzantısı olarak 8 sene tek başına iktidarda kalan ANAP’ın, bilâhare kendi içindeki iktidar kavgalarıyla beraber kan kaybederek gittikçe zaafa uğraması ve 28 Şubat’a da payandalık yaptıktan sonra siyaset sahnesinden tamamen silinmesi.
28 Şubat’ın baskı ve dayatmalarının toplumda sebep olduğu tepki birikimi sayesinde, girdiği ilk seçimde iktidar olan ve sonraki seçimlerin bir kısmını “mağduriyet” üzerinden, sonuncularını ise kurduğu ittifaklarla kazanarak bugünlere ulaşan AKP’de cereyan eden tasfiyeler de bu gerçeğin en yeni örnekleri.
Özellikle tek adam rejimine geçiş sürecinde ve sonrasında bu tasfiyeler iyice hızlandı ve arttı. AKP iktidarlarında cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlık ve teşkilât yöneticiliği yapmış birçok isim artık partisiyle yolunu ayırmış durumda ve bunların önemli bir kısmı yeni ve başka partilerle yoluna devam ediyor.
Senelerce “Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda” denilen insanlar, şimdi çok farklı yollardan gidiyor.
Devleti de, AKP’yi de cenderesine alan tek adam rejimi, 18 yılda partiyi bugüne getiren isimleri, gözünü bile kırpmadan harcarken, bunun doğurduğu ve giderek büyüyen boşluğu kızılelmacı ortaklarıyla doldurmaya çabalıyor.
Ve kızılelma ittifakı, mukadder çöküşüne doğru gidiyor. Memleketi de mahvederek...