"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hakaik-i İslâmiye, Nurcular ve Demokratlar

Mikail YAPRAK
24 Aralık 2015, Perşembe 15:16
Başlık başka da olsa, bu makale geçen haftanın devamıdır.

Devam ettirenler de, sağ olsunlar, yorumcularımızdır. Bilhassa Garip Doğu’nun, “bu bir açılımdır, yeni bir mâna keşfidir” gibi ifadeleri ve aynı noktaya dikkat çeken diğer yorumlar bizim için kamçı-yı teşvik oldu.

Zaten Emirdağ Lâhikası’ndaki “Bu Vatanda Dört Parti” dersinin, içtimaî ve siyasî hayatımızdaki izdüşümlerinin bugüne kadar yapılagelen izahlarında da izaha muhtaç bazı örtülü noktalar, müdakkik nazarlardan kaçmamış, muallakta kalan noktaların zaman içinde hadiselerin de yardımıyla daha iyi anlaşılacağı ümidine sığınılmıştır. 

İşte şimdi bilhassa bir hakikatı bütün berraklığıyla nazara vermenin zamanı geldiğini zaman gösteriyor. Öyleyse buyurun, Hazret-i Üstâd’ın, “Yevme tubles serair (O gün ki, bütün sırlar ortaya serilir. Târık Sûresi, 86:9) sırrınca, kabr-i kalbden hakaik çıplak çıktı; nâmahrem olan kimseler nazar etmesin.” demesine iktidaen biz de bir hakikatın ucunun görünmesine çalışalım. Ve şuradan başlayalım:

Evsaf-ı kemaliyle Bediüzzaman olan bir şahsiyet yalnız Türkiye’de zuhur etmiştir. Aynı zamanda bir başka ülkede emsali bir şahsiyet zuhur etmemiştir. (Çünkü dinsizlik ve imansızlık adına tahribat ve yıkımın adresi de Türkiye olmuştur. Bu da ayrı mesele.) Bir tek bu yönüyle bile, Türkiye’nin bütün dünya ve İslâm ülkelerine nazaran bir hususîyeti, bir ayrıcalığı olduğu âşikârdır. Bu bir.

İkincisi: Bu Bediüzzaman; hakaik-i İslamîye, hakaik-i Kur’anîye ve hakaik-i imanîyeyi yepyeni orijinal bir üslûpla (kalbine ilham ve ihtar olunduğu şekliyle) hem de Türkçe lisanıyla beyan etmiştir. 

Üçüncüsü: Aynı Bediüzzaman’ın kalbine, mevcut siyaset içinden bir “yol” ihtar edilmiştir. Bu yolda particilik, partizanlık ve menfaate dayalı menfî siyaset yoktur. Bu yolda dinin siyasete alet edilmesi asla yoktur. Varsa, siyasetin dine âlet edilmesi vardır. Bu yolda ırkçılık yoktur. Bu yolda hürriyet-i fikir, hürriyet-i vicdan, hürriyet-i şer’îye, meşveret-i şer’îye, hak ve adalet vardır. Bu yolda demokratlık ve hürriyetperverlik vardır. Deccalizm ve Süfyanizm tahribatını demokrasi içinde kalarak, menfi çatışmaya yol açmadan tamire çalışmak vardır. Bu yolda insan hakları vardır, Avrupa Birliği vardır. Bu yolda İttihad-ı İslâm vardır. Bu yolda barış ve huzur vardır. Bu yolda maddî kılınçlar kınına girmiştir. Cihad-ı manevî vardır. Bu yolda, İslâmiyet ve insaniyet âlemleri için Türkiye’ye biçilen bir rol modellik vardır. Bu yolda cemaat ve toplumun hakkının gözetilmesi kadar, ferdin hak ve hukukunun gözetilmesi de vardır. Bu yolda “Vela teziru vaziretun vizra uhra/Birinin hatasıyla, onun yakınları, akrabası ve mensup olduğu cemaat mes’ul tutulamaz” olan Kur’ân düsturu vardır.

Ve bu yolda “Siyasal İslâmcı” zihniyete asla yer yoktur. Bediüzzaman henüz hayatta iken, onların fikir babalarını bile, iman ve İslâmiyet noktasında mücahidane hizmetlerinden dolayı meth ü sena etmekle beraber, onların siyasetlerine asla itibar etmemiş ve bunu açıkça beyan etmiştir. Üstâd’tan siyasî destek isteyen aracılarına şöyle demiştir: “Sebilürreşad, (Büyük) Doğu gibi mücahidler imân hakikatlerini ehl-i dalâletin tecavüzatından muhafazaya çalıştıkları için, ruh u canımızla onları takdir ve tahsin edip onlarla dostuz ve kardeşiz; fakat siyaset noktasında değil.” (Emirdağ Lâhikası, s. 281)

1960 ihtilâlinden sonra soluğu kesilen, fakat daha sonra Adalet Partisi’nin sağladığı demokratik ortamda yeniden şehadet parmağı amblemiyle ortaya çıkan bu zihniyet bugüne kadar hep Nurcuların insicamına ve ittihadına zarar vermiş, veriyor. İttihad-ı İslâm’a götürecek yolu da tahrip ve tahrif etmiş, ediyor. Âlem-i İslâm’a Risale-i Nur’un müsbet hareketinin taşınması yönünde engel teşkil ediyor. Bediüzzaman’ın gösterdiği yolun kenarına bile yanaşamıyor. 

İhtilâl sonrasındaki ilk liderlerine Konya’da, “Bediüzzaman şöyle diyor” diye bir hatırlatma yapıldığı zaman, “Bediüzzaman’a göre o öyle olabilir, biz her yolu deneyeceğiz” demiştir. Dediği o “her yol” içinde Üstad’ın gösterdiği yol yoktur. 

Öyleyse, Siyasal İslâm zihniyetinde olan bir parti, “Bu Vatanda Dört Parti” içinde Üstad’ın nazara verdiği “İttihad-ı İslâm Partisi”nin izdüşümüne asla masadak olamaz. (İşte Garip Doğu’nun ‘açılım’ diyebileceği bir noktaya daha buradan varabiliriz.) İttihad-ı İslâm Partisi’nin izdüşümüne olsa olsa ancak Nurcular masadak olabilir ki, “şimdilik” vazifeleri Demokratlara yardımcı ve dost olmaktır. Demokratlara düşen de, onları kendilerine “nokta-i istinad” yapmaktır. Bir şeye dikkat lâzım ki, kalbe ihtar edilen derste geçen “şimdilik”, alışık olduğumuz “şimdilik” değildir!.. 

“Hem mânen eski İttihad-ı Muhammedîden (asm) olan yüz binler Nurcularla, eski zaman gibi farmason ve İttihatçıların mason kısmına karşı ittifakları gibi, şimdi de aynen İttihad-ı İslâmdan olan Nurcular büyük bir yekûn teşkil eder. Demokratlara bir nokta-i istinaddır.” (Emirdağ Lâhikası 1994, s. 270)

Emirdağ Lâhikası’ndaki bu beyan gibi daha bir çok nurlu beyanat, siyaset alanında Nurcuların payına düşeni belirliyor. Peki ya İttihad-ı İslâm Partisi? 

(Devamı hazır, lâkin uzadığı için bir sonraya kaldı. M. Y.)

Okunma Sayısı: 3415
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Selman Toprak

    25.12.2015 05:24:57

    Nasıl ki Risale-i Nur'ların tekrar tekrar okunmasında usanmak yoktur; aynen öyle de Nur'ların meslek ve meşrebindeki tahşidatlarda da usanmak olmuyor. Hem zamanlama, hem de tesbitler ve hatırlatmalar mükkemmel. Belli ki "şimdilik" kelimesi aleminizde farklı manalarla inkişaf etmiş. Risale-i Nur'daki "belki" lerin kesinlik manasında olduğu gibi .. Bir sonraki yazınızda celbettiğiniz merakımızı giridereceksiniz inşaallah. Muhabbetle..

  • Mikail Yaprak

    24.12.2015 23:26:12

    Emirdağ Lâhikasındaki Kalbe İhtar Edilen Bir hakikat etrafında, bu ikincisidir, üçüncüsü gelecek makaleler tamamen Risale-i Nur'dan ve Nur'un gözüyle hadiseleri okumaktan mülhem beyanlardır. Yorum yapan kıymetli ağabey ve kardeşlerimin bize müteveccih mübarek hüsn-ü zanları (Nur'un bir düsturu olan, biribirimizin meziyetiyle iftihar adına ve dua mânasında) baş göz üstünde taşınacak değeri haiz olmakla beraber, itiraf etmeliyim ki, kendimden sayabileceğim zerre miktar bir pay göremiyorum. Bu vesileyle bizim için ilham unsuru olan yorumların sahiplerine, hakikatın gür sesi olan Yeni Asya'mıza ve her biri her zaman yazma istidadında olan okurlarımıza en kalbî dua ve tebriklerimi iletmek isterim. M.Y.

  • Garib Doğu

    24.12.2015 12:05:42

    Mikail kardeşim,Üstadın siyasi görüşlerini doğru anlama, doğru ifade ve izah etmek yolunda oldukça mesafe almış.Makale bunu açıkça gösteriyor.Yazılanlara kelime kelime katılıyorum.Kendilerini can-ü gönülden tebrik ediyorum. Siyasi olarak,en fazla yanılmanın olduğu nokta millet partisi zeminidir.1969 tarihinden bu yana değişik isimler altında kurulan parti,millet partisinin devamı olmasına rağmen,hiç alakası yokken,ittihadı islam partisi konumuna sokuldu,öyle anlaşıldı ve öyle anlatıldı.Halbuki bunların ittihat-ı İslam ve demokratlıkla alakası yok.Bilakis ittihat-ı İslam düşüncesine ve demokratlığa en büyük zararı bu millet partisi zihniyeti vermiştir.Bugünkü iktidar ise hem söylemleri ve hemde icraatları itibarıyla açık ve net olarak millet partisinin devamı olduğu ortadadır.Şimdilik kelimesini şöyle anlıyorum.Şimdilik Dört partiden kasıt;o güne has sayı itibarıyladır.Yani bu sayı değişebilir.Esas olan dört ana düşünce,Dört ana fikirdir.Dört siyasi cereyan ve akımdır...

  • Abdurrahman KOÇAK

    24.12.2015 08:54:55

    Çok yerinde ve harika tespitler...Bir önceki yorumumdada belirttiğim gibi bu tespitleri daha evvel birlikte beraber yaptığımız ve hareket ettiğimiz arkadaşlarımızın bazıları hızlı sonuç almak adınamı,müşevveş fıtratlarındanmı mevcut yapıya ittihadı islam ın temsilcisi gibi destek vermeye başladılar, bu durakta indiler yada iniyorlar.Halbuki demokrasilerde inecek durak yoktur. Bu konuya devam etmeniz çok isabetli...Devamını bekliyoruz.Ve bu konular sürekli gündemde tutulmalı...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı