“Badıllı ağabey, 1982 Anayasası’na ‘hayır’ diyordu. Sungur ağabey de ‘evet’ demesi taraftarıydı. Ben sadece kemal-i edeble dinliyordum. Badıllı ağabey ‘Neye göre evet diyorsun’ deyince, Sungur ağabey de, ‘Kırkıncı hocanın ve bazı Nur ağabeylerin mülahazalarını’ aktardı. Badıllı ağabey, Sungur ağabeye, ‘Ağabey, Kırkıncı Hoca daha önceleri bana Mehmet Kutlular hayat-ı içtimaiye ve siyasiyede hocamdır’ demişti. ‘Şimdi Mehmet Kutlular ve Yeni Asya ‘hayır’ diyor. Neden şimdi hocasını dinlemiyor?” dedi.
NUR SERENCAMININ NUR ÇOCUKLARI VE BUGÜNÜN NUR HİZMET HADİMLERİNDEN MUSTAFA SUNGUR KÜÇÜKOĞLU İLE KONUŞTUK
MİKAİL YAPRAK - ROPÖRTAJ-4
Bu çerçevede herhangi bir soruyla sınırlandırmamıza gerek kalmadan, bizlerle daha neleri paylaşmakta fayda mülahaza edersiniz, çocuklarımıza ve gençlerimize özellikle daha neler söylemek istersiniz?
980 sonrası Türkiye genelindeki cemaat içindeki ihtilafta birçok kimse Yeni Asya karşıtlığı tarafında yer alırken, babam ve Ahmet Rüzgar gibi ağabeyler ve Genç Nur talebeleri Yeni Asya meşrebinde kaldılar. Babam 2001 yılında trafik kazasında annemle beraber vefat edinceye kadar Şanlıurfa Yeni Asya Bürosu’nda hizmete devam etti. Ama hiçbir zaman meşrep taassubuna da girmedi.
1980 sonrası cemaatin farklı meşreplere ayrılmasıyla birlikte, ben 1982 yılında İstanbul’da öğrenci iken, babam da İstanbul’a Umumi Meşverete gelmişti. Bir ara bana dedi ki “Mustafa Sungur ağabeyi ziyarete gidelim” ve gittik.
Hizmet Vakfı’nda Sungur ağabeyi ziyaret ettik. Sungur ağabey, babama “Tahir kardeş, senin Yeni Asya tarafında olmana sevindim. Kardeşim, sen orada kal. Sizin gibi eski Nur talebelerinin orada kalmasında fayda var.”
Babamla, Sungur ağabey arasında güzel bir diyalog vardı. 1980-1981 yıllarında Nazım Gökçek’le Urfa’ya sık sık gelir. Anayasa Referandumu’na “evet” için gayret gösterirdi.

1969 Bozova - Sino Ağabeyin duruşmasından (sonra soldan sağa) Mehmet, Ömer Açıkgöz, Yaşar Çil, Bekir Berk, M.S. Küçükoğlu, İlyas Badıllı. Oturan: Mahmut.
Birgün Babam, Sungur ağabeye, “ağabey, maşallah bugünlerde Urfa’ya sık sık geliyorsun” deyince, Sungur ağabey de “Tahir kardeş, ben Pervari’ye bal almaya gidiyorum. Doğu illerine gelmişken Urfa’ya da uğruyorum” dedi. Babam da, “Tamam ağabey, sen balı alıp gidiyorsun ama arılar da bizi sokuyor. Tesanüdümüz zedeleniyor” dedi.
“Beni Badıllı’ya götür”
Yeri gelmişken Sungur ağabey’den bir hatıramı da ben nakledeyim. Cemaatte sıkıntı yaşanıyordu. 1981 yılının bir yaz gününde Sungur ağabey yine Urfa’ya gelmişti. Mustafa Hoca’nın yanında kalıyordu. Badıllı ağabeyle olan hukukumu da bildiği için, “beni Badıllı’ya götür” dedi. İkimiz Badıllı ağabeyin Nur Medresesi’ne gittik. Badıllı ağabey, 1982 Anayasası’na “hayır” diyordu. Sungur ağabey de “evet” demesi taraftarıydı. Ben sadece kemal-i edeble dinliyordum. Badıllı ağabey “Neye göre evet diyorsun” deyince, Sungur ağabey de, “Kırkıncı hocanın ve bazı Nur ağabeylerin mülahazalarını” aktardı. Badıllı ağabey, Sungur ağabeye, “Ağabey, Kırkıncı Hoca daha önceleri bana Mehmet Kutlular hayat-ı içtimaiye ve siyasiyede hocamdır” demişti. “Şimdi Mehmet Kutlular ve Yeni Asya ‘hayır’ diyor. Neden şimdi hocasını dinlemiyor?” dedi. Bu sözlere karşılık Sungur ağabey sessiz kaldı. Ben de bu görüşmeyi, Kutlular ağabeyin isteği üzerine İstanbul’da bir Umumi Meşveret’te anlatmıştım.
Benim, her iki ağabeyle de münasebetlerim vardı. İkisi de hayatlarının sonunda “Mustafa kardeş, ben zaman zaman Yeni Asya’yı okuyorum” demişti. 1981 yılından sonra da, Badıllı ağabey, Yeni Asya’da makale ve Nurlar’a karşı olanlara reddiyeler yazmıştı.

1984 SAMSUN - Samsun Kitap Fuarı’ndan. Soldan sağa M.S. Küçükoğlu, Ali Coşkun ve Levent Ertekin.
Merhum babam anlatmıştı. Abdullah Yeğin ve Hüsnü Bayramoğlu ağabeyler medreseden alınıp karakola götürülmüşler. Bu olay kısa zamanda cemaat fertleri tarfından duyuldu. Hemen karakola akın ettiler. Emniyetten, bunların serbest bırakılmalarını talep ettiler. Karakol amiri “Siz gidin. Biz yarın öğlene doğru bırakırız” dese de kimse karakolun kapısından ayrılmadı ve sabaha kadar karakolun kapısında beklediler. Cemaat de, “bunlar, burada iken biz eve gidip sıcak yataklarımızda uyuyamayız” dediler. Babam da “Sabaha kadar bekledik. Öğlene yakın bıraktılar. Ama ikisinin de yüzünde tokatların bıraktığı parmak izleri vardı” diyerek anlatırken babamın gözleri dolardı.
Halı meselesi
Polisler, dükkana sık sık gelir arama yaparlardı. Karakola götürürlerdi. Sonraları da eve gelip arama yaparlardı. Onun için mahalle, bizim Nurcu olduğumuzu bilirdi. Rahmetli babam Yeni Asya Bürosu’ndan önce, Urfa Sipahi Pazarı’nda halı, kilim, keçe, battaniye gibi ürünlerin ticaretini yapardı.
Bir gün, Birecik’teki medreseye hırsızlar girmiş. Medresenin halılarını çalmışlar. Urfa’da açık arttırma yolu ile satmak için halıları mezata vermişler. Parasını gelip alacakları zaman, babam karakola haber vermiş ve hırsızlar yakalanmış. Urfa’daki ağabeyler de karakola gidip, “demek halılarımızı bunlar çalmış ha” demişler. İki hırsız da, “yahu Allah aşkına söyleyin, bu halılar kimin? Her gelen halılarımız diyor. Biz deli olacağız. Biz, Birecik’ten bir evden çaldık. Urfa’da onlarca kişi halılar için bizim diyor” demişler.
Mikail ağabeyim, biraz uzun oldu ama daha çok hizmet hatıraları var. Hatta tebessüm ettirecek hizmet hatıraları da var. Babamın ve benim 50’şer yıllık yaşadıklarımız var. Son olarak bir hatıra daha paylaşıp bitirmek istiyorum.

1969 Bozova - Sino Ağabeyin duruşmasından sonra bir bahçede cemaate ezber ders okurken...
“İslam harfleri ile okuyabiliyor musun?”
1969 yılında merhum babamla Isparta’ya Hüsrev Altınbaşak ağabeyi ziyarete gittik. On yaşındaydım. Epey bir aramadan sonra Hüsrev Ağabeyin evini bulduk. Hoş geldiniz faslından sonra babam, “Ağabey, biz Latin harfleri ile de Kur’an harfleri ile de Risaleleri okuyoruz. Diğer Ağabeyler de, bizi bu konuda teşvik ediyorlar” dedi. Biraz da taaccüb etti.
Hüsrev ağabey bana, “İslam harfleri ile okuyabiliyor musun?” diye sordu. Ben de on yaşındaki çocukluk refleksi ile yüksek sesle “evet” dedim. Ardından bana Küçük Sözler’i uzattı ve “oku” dedi. Onun gösterdiği yeri, ben zaten ezberlemiştim. Yanlışsız gür bir sesle okudum. Hüsrev ağabey “maşallah” dedi. Sonra “Haşir Risalesi’nden 9. Hakikati ezberle” dedi. Ben de o yaz, 9. Hakikati ezberlemiştim. Başladım “Bab-ı ihya ve imatedir. İsmi Hayy-u Kayyum’un muhyi ve mümitin cilvesidir” diye devam ettim. Hüsrev ağabey, çok sevindi ve tebrik etti. Kendisi, bana Hz. Üstadın misvakını verdi. “Dışarıda yıka ve ağzına sür, yıka tekrar bana getir” dedi. Bende dediği gibi yaptım. Haza min fadli rabbi.
O ziyaretimizde şunu anlattı “Bekir Berk, bana bomba göndermiş. Ve bomba evimizde patladı” dedi. Sonradan babamdan öğrendiğime göre, Bekir Berk ağabey, yemeğini daha kolay ve çabuk pişirmesi için bir düdüklü tencereyi hediye olarak göndermiş. Hüsrev ağabeyin yanındakiler de bu tencerenin usulünü bilmediklerinden, havasını almadan tencereyi açmışlar ve tabi tencere patlamış ve etrafa zarar vermiş. Mübarek insan Hüsrev ağabeye de “bize, bomba göndermişler” diye yanlış bilgi vermişler.
Bugün de Yeni Asya Neşriyat bu vazifeyi hakkıyla ifa etmektedir
1979 yılında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’ne kayıt yaptırdım. 1984 yılı da dahil Üsküdar Bağlarbaşı, Arifler Apartmanı’ndaki medresede kaldım. Bu yıllarda hamd olsun, hizmette hep aktif olarak bulundum. İstanbul Gençlik Teşkilatı (İGT)’nda Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. 1980 darbesinden sonra Fetih Gecesi, M. Akif Ersoy’u Anma Gecesi gibi sosyal faaliyetler yapılırdı. Ben de bu faaliyetlerde bulundum.
Merhum Süleyman Demirel’in yasaklı olduğu dönemde, İGT olarak birkaç kez Güniz Sokak ve Tuzla’daki konutunda ziyaretler gerçekleştirdik. O ziyaretlerde bize, Hürriyet ve Demokrasi deri verirdi. Ağabey ve kardeşler de Müzarat ve Divan-ı Harbi Örfi’den paragraflar okurlardı.
1982, 1983 ve 1984 yıllarında, Enstitü son sınıf ve mezuniyetten sonra, Yeni Asya Yayınları’nın Fuarlar Koordinatörlüğü’nü yapmaktaydım. I. Ve II. Tüyap Kitap Fuarları’nı, I. Ve II. Sultan Ahmet Dini Yayınlar Fuarları’nı organize edip bizzat katıldım. Yeni Asya Yayınları, kitap çeşitliliği ve kalitesi ile fuarın en gözde standıydı. İmza günlerinde kuyruklar oluşur, herkes Yeni Asya’dan bahsederdi. İlanat kabilinden fevkalade hizmetler olurdu. Bugün de Yeni Asya Neşriyat bu vazifeyi hakkıyla ifa etmektedir.
Teşekkür ederim, başka görüşmelerde buluşmak üzere...
Ben teşekkür ederim. Yeni Asya kadrosuna ve okuyucularına selam ve muhabbetlerimi arz ederim.
SON