"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Uyanış (Gerçek bir hayat hikâyesi)

Misbah ERATİLLA
30 Ekim 2022, Pazar
Okulların birinci dönem karnelerini vereli bir hafta olmuştu. Öğrencilerin bir kısmı okul yorgunluğunu atmak için ailelerinin yanına giderken bir kısmı da dinlenerek uyumayı tercih etmişti.

Ali’nin evi tatil boyunca misafirlerle dolup taşmıştı. Evlerinin içi sımsıcaktı ama dışarda kış en şiddetli yıllarından birini yaşıyordu.

Bu sabah kapı önüne bırakılan ayakkabılar şiddetli soğuktan yere çivilenmiş gibi buz tutmuştu. Hatice anne mutfakta kahvaltı hazırlığı yaparken kaşık, çatal ve bardak sesi evdeki sessizliği bozuyordu. Hatice “Bu soğuk havada kim balkon kapısını açtı?” diye kendi kendine söylenmeye başlamıştı. Mutfak bir anda buz kesilince Hatice sert bir sesle “Balkon kapısını kapatın!” dedi. Buna rağmen kimse oralı olmadı. Elindeki zeytin dolu tabağı masaya bıraktı ve hızlı adımlarla mutfak kapısını doğru gitti. Kapının kolunu tam kapatacakken acı bir çığlık duydu. Bağırma sesleri daha da artınca Hatice ile Ali açık balkon kapısından aşağıda toplanmış kalabalığa baktı. Gözler kalabalığı tararken bağrışmanın yoğun olduğu tarafa baktıklarında apartmanın önündeki caddeye yüzüstü uzanmış biri görünüyordu. Ali ve Hatice üstlerine bir şeyler atıp merdivenlerden üçer beşer atlayarak apartmanın önüne geldiler. Kalabalığa doğru yaklaştıklarında “acaba” diye bir ateş düştü. Yüz üstü uzanan kişinin yanına vardıklarında giysiler kızların giysisine çok benziyordu. İçinde “acaba” büyüdü büyüdü ve bir ateş topuna döndü ve Hatice’nin yüreğine geldi, oturdu. Hatice yerde uzanan kişinin yanına yaklaştı korku içinde kanlı yüzü kendine doğru çevirdiğinde yıllarca nasır tutmuş bir acı birden damarlarına zerk edilmiş gibi sarsıldı ve yere düşüp bayılırdı. Hatice büyük ümitlerle büyüttüğü kızı yerde cansız yatıyordu. Ali kızına yaklaştı titreyen elleriyle saçlarını düzeltti. Bu durum sürerken ambulansın siren sesi duyuldu ve acı bir frenle yanlarına geldiğinde Hatice ayılmış gözleri açmaya çalışıyordu. “Ali ile Hatice’nin kızı balkondan düştü” haberi jet hızıyla şehre yayıldı ve hastane bir anda dolup taştı. Bir müddet sonra doktor koridora çıktı. Ali ile Hatice’ye yaklaştı “Maalesef kızınız hastaneye varmadan çok önce ölmüş.” dediğinde Hatice bedeninden cımbızla etinin çekildiğini hissetti. 

Vefatını üzerinden acı ile yoğrulmuş bir yıla yakın bir zaman geçmişti. Ali her gece sabahlara kadar “Kızımın ölümünde benim bir suçum var mı?” diyen kör bir yılan gibi sorular aklını ve kalbini ısırdı. Kırk beş yıl önce bir kitapta okuduğu soru bir cellat gibi karşısına dikildi. “Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun? dedi. Sorusu önce onu su dolu kaynar bir kazana, ardından donmuş bir havuza daldırdı. Bu daldırmalar devam ederken Ali’nin vicdanı kurduğu mahkeme sonunda kızının ölümünde kendini suçlu buldu. Kırk beş yıl önceki soru bir köre baston olur gibi kalbinin kapısını çaldı.

Ali cesaretini topladı kendi kendine “Gerçekten ben neyim, nereden geldim. Dedem, babam binlerce akrabam milyon milyar insan nereden geldi, nereye gidiyor?” diye sorular peş peşe geldi. Bu yaşa kadar neler kaçırdığını sıraladığında “keşkeler” bir diken gibi boğazına takılmıştı. 

Tıpkı yıllar önce babasının evini terk edip evine dönen evlat gibi Ali’ye kitaplar şefkat kucağını açtı. Kitaplar yüreğindeki yaralardan haberdarmış gibi kalbine şöyle müjdeler veriyordu: “Ey insan! Fenâya, ademe, hiçliğe, zulümata, nisyana, çürümeye, dağılmaya ve kesrette boğulmaya gittiğinizi tevehhüm edip düşünmeyiniz. Siz fenaya değil, bekaya gidiyorsunuz; ademe değil, vücud-ı daimîye sevk olunuyorsunuz; zulümata değil, âlem-i nura giriyorsunuz. Sahip ve Malik-i Hakiki’nin tarafına gidiyorsunuz ve Sultan-ı Ezelînin payitahtına dönüyorsunuz. Kesrette boğulmaya değil, vahdet dairesinde teneffüs edeceksiniz. Firaka değil, visale müteveccihsiniz.”

Ali birkaç sayfa okuduktan sonra fısıltı sohbete dönüştü. Birkaç saatlik okumadan sonra kitap en yakın bir dost gibi iki koluyla onu sardı, sarmaladı. Bir yıl boyunca Ali ilk defa derin bir nefes aldı. Ali’nin içine serin bir su serpilmiş gibi “Demek ki kimse yok olmuyor!” dedi. Çok borcu olan birinin gece gündüz demeden çalışması gibi Ali’de keşkelerin yerine “İyi ki uyandım!” dedi. Okudukça yüreğindeki yanmış toprak birden canlandı ve “Kızıma kavuşacağım.” ümidi bir tohum gibi kalbinde yeşerdi. İki dünyanın huzur ve mutluluğunu altı bin sayfalık külliyatın sayfaları arasında yakalamıştı.

Ali yeniden doğmuş gibiydi. Bundan sonra her saatini bir altın değerinde görüp okuduklarını tefekkür ederek anlamaya çalıştı. Hâlbuki birkaç yıl öncesine kadar hayatı ıskalamış, günü birlik yaşıyordu. Kızında yaptığı hatayı tekrarlamamak için tüm zamanını küçük çocuklarına ayırdı. Her kitap okuyuşunda “İyi ki ahiret var. Bana ikram edilen bu yeni hayatı kırk beş yıl sonra yakalamam çok büyük bir ikram. Ne kadar şükür etsem azdır!” dedi.

Bir dostunun “Kızının acısına nasıl dayanıyorsun?” sorusuna “Ahirete iman edince ayrılıklar kısa sürüyor. Nasılsa kavuşacağız inancı çekilmez acıyı çekilir kılıyor. Kavuşmaya az kaldı.” diye cevap verdi ve ardından dünyaya geliş gayesinin haritası olan Haşir Risalesini okumaya başladı.

Okunma Sayısı: 2219
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Emin Bozkuş

    1.11.2022 17:00:58

    Harika..

  • ihsan

    30.10.2022 09:58:32

    Allah razı olsun Hocam.

  • Cenk Çalık

    30.10.2022 07:27:10

    Harika bir yazı daha. Emeğinize yüreğinize sağlık sayın hocam. Bir krz daha görülüyor ki Risale-i Nur'a ihtiyaç şedit. Herkesin ne yarası varsa derman olacak hakikatleri veciz bir şekilde nazara veriyor. Rabbim istifade edenlerden eylesin. Âmin!..

  • S. Aslan

    30.10.2022 00:08:50

    İyi ki ahiret var. Kaleminize sağlık...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı