"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bandrol engeline Münâzarât temelli bir bakış

Mustafa USTA
12 Nisan 2015, Pazar
Bir yılı aşan Risale-i Nur’a bandrol engeli hâlâ çözüme kavuşmuş değil. Bugünkü yazımızda da Risale-i Nur’a yapılan bandrol engelini Münâzarât temelli bir bakış açısı ile değerlendirmeye çalışacağız.

Malûmunuz, Risale-i Nur’ların sadeleştirilmesine birçok yayınevi karşı çıkmıştı. Bu sadeleştirme hareketine karşı çıkmak adına bir çok yol da denendi. Medya üzerinde de konu izah edilmeye çalışıldı; ancak sonuç alınamadı. Son noktada ise sadeleştirmeyi durdurmak adına adlî girişimlerde bulunuldu ve bu konu hükümete iletildi. Peki, bu son hamle ne kadar doğruydu?

Bilirsiniz ki; Münâzarât’ta bir ifade vardır: “Dine zarar olmasın, ne olursa olsun.” Bu anlayışa göre istibdat olsa da bir otoritenin dini koruması yeterlidir. Zira bir otorite tarafından dinin korunduğu inancı benimsenmiştir. 

Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin ifadesi ise şudur: “İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.” Bu bölümün devamında ise “Mağlûp biçare bir reise yahut müdahin (dalkavuk) memurlara veyahut mantıksız bir kısım zabitlere itimat edilirse ve dinin himayesi onlara bırakılırsa mı daha iyidir; yoksa efkâr-ı âmme-i milletin arkasındaki hissiyat-ı İslâmiyenin mâdeni olan, herkesin kalbindeki şefkat-i imâniye olan envâr-ı İlâhînin lemeâtının içtimalarından ve hamiyet-i İslâmiyenin şerârât-ı neyyirânesinin imtizacından hasıl olan amûd-u nuranînin (nur sütununun) ve o seyf-i elmasın (elmas kılıcının) hamiyetine bırakılırsa mı daha iyidir, siz muhakeme ediniz.” sözleri ile mevcut olabilecek sıkıntıları da nazara vermiş ve şu örnek ile konuyu izah etmiştir: “Size bir misal söyleyeceğim: Siz göçersiniz. Göçerin malı koyundur; o işi bilirsiniz. Şimdi her biriniz, bazı koyunları bir çobanın uhdesine vermişsiniz. Hâlbuki çoban tembel ve muavini kayıtsız, köpekleri değersizdir. Tamamıyla ona itimat etseniz, rahatla evlerinizde yatsanız, biçare koyunları müstebit kurtlar ve hırsızlar ve belâlar içinde bıraksanız daha mı iyidir; yoksa onun adem-i kifayetini bilmekle nevm-i gafleti terk edip, hanesinden her biri bir kahraman gibi koşsun, koyunların etrafında halka tutup, bir çobana bedel bin muhafız olmakla, hiçbir kurt ve hırsız cesaret etmesin, daha mı iyidir?”

Aynen öyle de “Risale-i Nur’a zarar gelmesin de ne olursa olsun” anlayışı ile yola çıkarsanız yukarıdaki misale benzer bir durum yaşarsınız. Risale-i Nur’ların bir otorite tarafından korunmasına ihtiyaç yoktur, hem de doğru da değildir. Hatta ve hatta Risale-i Nurlar otorite kabul edilen bir cemaatin ya da şahsın inhisarı altına da alınamaz. Müellifi de böylesi bir duruma şiddetle karşı çıkmıştır. Peki, ne yapılabilirdi?

Risale-i Nur Enstitüsü’nün başlattığı çalışma oldukça önemli idi. Çözümü de orada saklıydı. Bütün yayın evlerini bir araya toplama ve ortak çözüm aramak için yola çıkılmıştı. Yani denmişti ki; “Risale-i Nur’ları bir otoriteye hem de siyasî bir otoriteye teslim etmektense kendimiz sahip çıkalım.”

Siyasî otoritenin bugün ak dediği yarın kara olabilir ve bir gerçek siyasî otoriteler muhakkak ki değişir. Hem mağlûp olabilen reislere yahut mantıksız zabitlere mi teslim etmek gerekir yahut nevm-i gafleti terk edip, nura gönül verenlerin her biri bir kahraman gibi koşup, Risale-i Nur’un etrafında halka tutup, bir otoriteye bedel bin muhafız olmakla, hiçbir zarar yaklaştırılmasa mı daha iyidir? Hem uhuvvet ve tesanüt duygularının gün yüzüne çıkmasında da önemli bir adım değil midir? Mukayesesini siz yapınız.

Menfi bir hadise müsbet bir duruma çevrilebilir. Ancak daha da geç kalınmadan. Bir yılı aşan bir süre ve sonu belli olmayan bu durum için “acaba?” deme vakti gelmedi mi?

Okunma Sayısı: 2439
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İLHAN

    12.4.2015 09:07:57

    Allah razı olsun kardeşim;RİSALEİ NUR lara ilişilemez,ilişilirse tokadı yiyenlerin hali ortadır.rİSALEİ nURLAR İNHİSAR ALTINA ALINAMAZ,ALINIRSA REZİL RÜSVA OLURLAR VE RABBİM EN MÜDEKKİK AĞIZLARINDAN VE DİNDE HASSAS OLDUĞUNU SÖZLERİNDE DEVAM-I İLAN EDEN AĞIZLARDAN ÜLKEYİ PARSEL PARSEL SATTIKLARINI İFŞA ETTİRİR. Muhterem ağabeylerimizden ve risalei nur hizmet-i, imaniye ve kur'aniye h,zmetinde olan her fani ENE yi bırakmalıdır.Akıl için yol birdir.RİSALEİ NUR ENSTİTÜSÜ bu hususta en doğru ve isabetli çare ve hal için yaptığı çalışmaya hislerden uzak,enelerden azad olmuş bir şekilde olunursa çare var.Ayrıca YENİ ASYA ya muhalefet hastalığından da kurulmalarını rabbimden niyaz ederim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı