"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Doğumunun 100. Vefatının 20. Yılında Ali Ulvi Kurucu

Muzaffer KARAHİSAR
01 Şubat 2022, Salı
Bediüzzaman Hazretleri’nin Tarihçe-i Hayatı’na Önsöz yazan mühim bir âlim:

1922 yılında Konya’da doğan Ali Ulvi Kurucu, ilk ve orta öğreniminden sonra on sekiz yaşında ailesi ile birlikte Medine-i Münevvere’ye gitti. Yüksek eğitimini Kahire El-Ezher Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra Medine’ye döndü. Muhtelif memuriyet vazifelerinde bulunduktan sonra 1985 yılında emekli olmuştur. 3 Şubat 2002 Medine’de Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.

Ali Ulvi Kurucu, Kur’ân’ı hıfzetmiş, Hadis ilmine vakıf, geniş dinî bilgilerinin yanı sıra tarih, fikir, edebiyat, musıkî, hat, nesir ve şiir alanlarına ilgi duymuş, geniş malûmatlar edinmiş, çalışmalar yapmıştır. Bulunduğu zamanın yazar, şair, fikir adamlarıyla tanışmış, görüşmüş, ilim irfan meclislerinde sohbetler etmiştir. Şair kişiliği daha çok ön plana çıkmış. Mehmet Âkif’in üslûbuna, tarzına uygun aruz vezni ile yazdığı şiirleriyle “Âkif-i Sani” ikinci Âkif, unvanını aldı. Şiirlerinde İslâm’ın şahlanışı, iman hakikatleri, gençliğin uyanışı konularında cesaret, şecaat, tavizsiz bir irade, coşkulu bir lisan ve haşmetli bir eda ile gönüllere hitap etmiştir. Şiirleri, “Gümüş Tül”, “Önce Nurdan Sesler” ve “Gümüş Tül ve Alevler” adıyla yayınlanmıştır. 

Öteki eserleri: “Büyük İslâm Şairi Dr. Muhammed İkbal (1957)”, “Zulmeti Yıkan Nur (1958)”, “Asırlar Boyunca Parlayan Nur (1965)”, “Gecelerin Gündüzü (1990)” ve “Medine Notları (1999) 4 cilt” M. Ertuğrul Düzdağ tarafından düzenlenerek yayınlanmıştır. 

Derin ilim, irfan ve geniş kültüre sahip şair, yazar, dâvâ adamı, âlim bir şahsiyet Ali Ulvi Kurucu’nun seksen senelik hayatını satırlara sığdırmak elbette mümkün olmaz. Ancak onun hayatında önemli bir yer tutan, birçok hizmetlere, yeniliklere, sırlara vesile olan “Ağlatan mektup!” vardır. “Mektuptaki ifadeden gönlüme bir ateş düştüğünü sandım. Haftalarca alevler içinde yandım.” O mektubun gönlünde yaptığı tesirle Risale-i Nurlar’ı tanıması, Bediüzzaman’a talebe olması ve rüyada kardeşliğe, talebeliği kabul edilmesi ve iltifata duâsına mazhar olması, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin “Tarihçe-i Hayatı”nın önsözünü yazarken hissettiği sevinç, sürur ve aşk Ali Ulvi Kurucu’da vefatına kadar eksilmeden devam eder. Yazdığı ön-sözü okuyan herkes, hâlâ aynı duyguları, heyecanı, coşkuyu hisseder ve duyarlar.

Ali Ulvi Kurucu’ya ihlâs ve samimiyetle mektup yazan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Nur Talebeleri’nden Atıf Ural’dır.* Günümüzün Mehmet Âkif’i olarak hitap ettiği Kurucu’ya “İslâm’ın Nuru” mecmuasında yayınlanan coşkulu şiirlerine kendini muhatap ettiğini yazmıştır. Şiirlerinin kendini irşat ettiğini, karanlık gönlünün aydınlandığını, aşkını, hayranlığını, Allah’a giden yolları o meşalelerin ışıkları ile bulduğunu söyleyerek: “Rabbim bana, Risale-i Nur Külliyatı’ndan feyz almak lütfunu ihsan etti.” demiştir. İmanı kurtarma dâvâsının, mukaddes Kur’ân hizmetinin neferi olarak kendine ideal edindiğini “ömrümü bu yüce dâvâya vakfettim.” Çünkü siz şiirlerdeki hitabetin etkisiyle böyle şerefli ve mukaddes bir dâvâya gönül verdiğini yazmıştır. 

İki büyük İslâm kahramanının yazılardaki samimî, edebî, nezih ifadelerden ziyade tanışmalarında gönüller arasındaki manevî rabıtalar, muhabereler, tevafuklar görülmekte; iman, ihlâs, uhuvvet ve muhabbetin zaman ve mekân tanımayan tezahürleri fark edilmektedir. 

Atıf Ural, Üstad Bediüzzaman ve eserleri hakkında hazırladıkları Tarihçe-i Hayat’ın Önsöz’ünü Ali Ulvi Kurucu’nun yazması için gönlünde arzu belirir. “Bu arzu, mukavemeti imkânsız bir hamle halinde, beni size rica etmeye zorluyor.” Bu bahsi öteki ağabeylere açınca Ali Ulvi Bey’i tanıyor musun? sorusuna: “Elest bezminden” Ruhlar âlemini ima ederek ağlayınca öteki ağabeyler de ağladıklarını, Önsöz’ün yazılmasını rica ve istirham ettiklerini, duâlarla bildirmişler.

Ali Ulvi Kurucu, Bediüzzaman’ı eskiden beri duyduğunu, gördüğü Siracunnur ve Asa-yı Musa kitaplarındaki malûmat ile Önsöz olmaz, diye özür beyan etmiş. Bunun üzerine Atıf Ural, âcil uçak postasıyla Risale-i Nur Külliyatı’nı Ali Ulvi Kurucu’ya göndermiş. Külliyat eline ulaşınca büyük bir arzu, iştiyak ve hayranlık Risale-i Nurlar’ı mütalaa ederek, notlar alarak, tefekkür ederek okumuş. Bediüzzaman’ı tanımış hayranlığı, aşkı, şevki artmış, talebe olmuş.

Tarihçe-i Hayatın Önsöz’ünü yazmak için bir hafta kadar izin almış. Mescid-i Nebevi’de sabah namazını kılmış, duâ etmiş, eve gidip önsözü yazmaya başlamış. Cenab-ı Hakk’ın verdiği kolaylık, fütuhat, ilâhî teyit ve inayetle 24 saat içinde yazıp postaya vermiştir.

Ali Ulvi Kurucu’nun yazdığı önsözü 1957 yılında Üstad, üç defa tekrar ettirerek dinlemiş. Aynen konulmasını istemiştir. Ağabeylere (Bunu bir iltifat-ı Peygamberi olarak kabul ediyorum.) diyen Üstad, Önsöz’ün başına şu ibarenin konulmasını emretmiştir: “Bu önsöz, Medine-i Münevvere’de bulunan mühim bir âlim tarafından yazılmıştır.”

Birçok kevnî, ulvî, lahutî, kudsî hakikatlerin sırlarını, tevafuklarını, tezahürlerini, işaretlerini hissedip ifade ve terennümün imkânsızlığını Pakistan’ın büyük şairi Muhammed İkbal güzel ifade etmiş:

“Heyecan verdi gönülleri,/ Heyecanlı sesleri gönlümün;/ Ben o nağmeden müteheyyicim:/ Ki yok ihtimali terennümün…

* Atıf Ural (1933-1966) 1952 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’ne kaydolduktan sonra ağabeyi Kemal Ural’ın sayesinde Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nurlar’ı tanımış muhlis, mümtaz bir Nur Talebesidir. Kısa ömrünü Kur’ân ve iman dâvâsına vakfetmiştir fedakârlardandır. Hizmetlerinin, ilim ve fikir alanlarında çalışmaları sebebiyle fakülteyi on senede bitirmiştir. Atıf Ural, Bediüzzaman Said Nursî’nin talimatıyla, Risale-i Nur eserlerinin, 1956 senesinden itibaren, matbaalarda yeni harflerle Ankara’da ilk defa basımını yapan kişidir. 33 senelik kısa ömrüne çok büyük, çok şerefli tarihî hizmetleri sığdırmış kahramandır. Evli ve iki kız çocuğu vardır. 1966 Yılında Kastamonu Bozkurt’da savcı iken Ankara’da hastalanarak vefat etmiştir. Onun şahsiyeti, çalışmaları, Üstad’ın talimatı, iltifatı, sevgisi, duâsı muvaffak olduğu maddî ve manevî hizmetleri bu küçük satırlar istiâb edemez. 

Allah rahmet eylesin. Amin...

Not: İstifade edilen kaynaklar: 

1- Bizim Aile Sayı, Eylül 2021. 

2- Necmeddin Şahiner, Son Şahitler-IV.

3- Düzdağ, M. Ertuğrul, Üstad Ali Ulvi Kurucu Hatıralar 3 s. 265 Kaynak Yayınları. 

4- Bediüzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, s. 274.

Okunma Sayısı: 2378
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı