Yunus Emre: “Ana rahminden geldik pazara, bir kefen aldık döndük mezara” dediği, nasıl bir yolculuk, seyahat nereye, hazırlıklarımız, vazifelerimiz nelerdir, ne yapmalıyız?  

Ruhlar âleminden başlayan yolculuğumuz, dünyadan sonra ebediyete kadar devam edecek. Yaratılmışların en şereflisi olarak üstün vasıflarla donatılmışız. Üzerinde yaşadığımız dünyada geçici ve mahdut bir zamanda bizlere yaratan Rabbimizi tanımak, emirlerine itaat etmekle mükellefiz. Bu fani, zail, geçici dünyada, ahiret hayatına hazırlanmak için verilmiş bir fırsat olduğu şuuruyla çalışmalıyız. 

Peygamberimiz (asm) “Dünya ahiretin tarlasıdır” buyurmuş. İnsan kendine verilen yeteneklerle ve cüzi iradesiyle hayır ya da şer yolundan hangisini tercih ederse ahirette karşılığını görecektir. Ömür sermayemizi Allah’ın rızasına uygun, emir dairesinde iman, ibadet, ihlâsla süslemeliyiz. 

Kur’an’ın asrımıza hitap eden hakikatleri Risale-i Nur eserleri, asrın insanlarına hücum eden her türlü evham, şüphe, tereddüt gibi inkâra götüren tehlikelere karşı ikna ve ispat edici hakikatlerle iman ve istikamet yolunu işaret edip zulümat karanlıklarını dağıtmıştır.

Risale-i Nurlarda pozitif ilimlerin işaret ettiği zerrelerden, gezegenlere kadar nizam, intizam içinde işleyen faaliyetlerin her birini tevhid delili olduğunu misallerle Cenab-ı Hakk’ın güzel isimlerinin tecellisi olduğu izah edilmiştir.  

Kâinatta tabiat, tesadüf ve kendi kendine teşekkül gibi hiçbir ilmi gerçeğe dayanmayan safsataları yıkıp inkâr perdelerini yırtıp parçalıyor. Risale-i Nurlar, Kur’an ayetlerindeki kudsi hakikatlerle Cenab-ı Allah’ın (cc) ilmi, iradesi, kuvvet ve kudretiyle “Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık.” (Kamer, 49). Her şeyin ölçülü, nizam ve intizam içinde yaratıldığını aklı ve kalbi ikna edecek delillerle ispatlamıştır. 

Peygamberimiz (asm) “Bir saat tefekkür, bir sene nafile ibadetten hayırlıdır.” buyurmuş. Kur’an’da birçok ayet, Allahın (cc) rahmet eserlerini düşünüp tefekkür etmeyi teşvik etmiştir. Saatte, 108.000 km hızla seyahat eden küre-i arz, seferinde bahar mevsimine uğramıştır. Her taraf bir teşhirgah, tenezzühgah, sergi gibi yeniden yaratılışların, dirilişlerin, renklerin, süslerin, sanatların, rızıkların, nimetlerin, ikramların, inceliklerin, sırların, nizam ve intizamın tecellileri tezahüratla görülüyor.  

“Hem bil ki, her yeni gün, sana, hem herkese bir yeni âlemin kapısıdır.” Ramazan-ı şerifin bereketi ve manevi iklimiyle yeryüzü sayfasında “Hiçbir şey yoktur ki, O’nu övüp tesbih etmesin” ayetinin manalarını, sırlarını, hakikatlerini anlamalıyız. Üstad Hazretleri: “Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın. Ve keza, bu fâni dünyadan da çıkacaksın. Öyleyse, aziz olarak çıkmaya çalış.” veciz ifadesinin gereğini yapmalıyız.