"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Öğretmen olmak...

Orhan Ali YILMAZ
28 Kasım 2021, Pazar
Liseden sonra okumayı -açıkçası söylemem gerekirse- pek de düşünmüyordum.

Çünkü henüz belli bir idealim, yüksek bir gaye ya da hedefim yoktu.. Memleketim olan Rize’de, özel sektör bir çay fabrikasında paketleme bölümünde işçi olarak çalışıyordum.

Bir ambar şefimiz vardı Nurettin Sağbaş adında; çok değer verdiğim, çok sevdiğim, adeta bir şeyh gibi başımda kabul ettiğim..

O, bir gün bana: “Orhan! Sittîn (Arapça 60 demek; çokluktan kinâye) sene burada çalışsan, ne hizmetin olur!?.. OKUMAK LÂZIM; VATANA ve de MİLLETE HİZMET ETMEK LÂZIM…”

Bu söz, işte tam da benim, ne zamandır arayıp da bir türlü bulamadığım o yüksek gâye, o yüce ideal, hem de hedefimi temsil ediyordu.

Hemen işe koyuldum. Ama vaziyetim şu ki; üç vardiya şeklinde hâlen fabrikada çalışıyorum. Gece vardiyasından (12:00-08:00) sabah çıkıp uykusuz bir şekilde ders çalışmaya çalışıyorum. Çünkü zamanım epey bi’ dar; üç veya bilemedin, üç buçuk ay kadar zamanım var sadece sınav için..

Üstelik bir de çay bahçemiz var..

Günlük kontenjan usûlüyle çay alındığı için, her gün belli bir miktar, 45 kg kadar çay toplayıp, günübirlik Çay Alım Yeri’ne götürüp satmak zorundasınız.

Daha fazlasını götürüp satamıyorsunuz.

Ahırda ise iki baş ineğimiz var ve henüz teleferiğimiz yok, hayvanlara sırtımızda yük götürüyoruz.

(Bilenler bilir; bizim memleketimiz düz değil, gâyet dik bayır, hem de patika yollar ve de yamaçlardan oluşur; bu yüzden hayvanları dışarı çıkaramıyoruz..)

Arkadaşlarım var liseden tanıdığım.

Tâ nâhiyeden, ilçeden kalkıp il merkezine özel dershaneye gidiyorlar.

Başkaca da bir meşguliyetleri yok..

Altlarında özel araba; koltuk altlarında özel dershane klâsörleri..

Hepsinin tavrı şu; kesin kazanacağız, edasındalar..

Havalarından, fiyakalarından hiç mi hiç geçilmiyor..

Ben ise; bir fabrika, bir çay bahçesi, bir de iki de inek eşliğinde ders çalışmaya çalışıyorum..

Dershanesiz..

Kendi başıma..

Kendi gayretimle…

Hem de bu arada tercihlerimi düşünüyorum..

En güzel hizmet nasıl olur; nasıl olabilir?.. diye.

Bu güzel vatana.

Şu aziz, hem de şerefli milletime.

Dinine bağlı, dinî konuları öğrenmeye, okumaya oldukça meraklı birisiyim ta çocukluğumdan, küçüklüğümden beri.

Hem de bu arada, Risâle-i Nurlar’la henüz yeni tanışmışım. Üstelik İmam Hatip değil, Düz Lise mezunuyum. O dönemde, Külliyat kitaplarının arkalarında, Bilinmeyen Kelimeler sözlükleri henüz yok. Merhum Abdullah Yeğin imzalı Yeni Lügat’la birlikte harıl harıl Risâle okuyorum aynı zamanda..

Ama mâlûm olduğu üzere, Osmanlıca, Arapça ve de Farsça kelime ve tamlamalarının çokluğu, yoğunluğu, hem de anlam derinliği beni epey yormakta..

Derin derin düşünüyorum…

Ve “buldum buldum!” diyorum sonunda.

İlahiyat..

İlâhiyat Fakültesi..

Evet..

Arapça eğitimi, öğrenimi…

Din Dersi ve Kur’ân Dersleri Öğretmenliği.

Her iki problemi de çözmüştüm…

Aradığımı bulmuştum.

Yüksek bir gâye..

İdeal bir hedef…

Tercihlerimi sıraladım.

O dönemde (90’lı yıllar) toplam yedi tane İlâhiyat Fakültesi vardı.

Şanlıurfa’yı, o an için çok uzak olduğunu düşündüğümden dolayı yazmadım açıkçası.

Diğerlerini, en yüksek puanlı Marmara Üniversitesi başta olmak üzere aşağıya doğru sıraladım ve sınava girdim.

Yaklaşık bir, bir buçuk ay sonra sonuçlar geldi.

Bir de ne göreyim!?..

En birinci tercihim, hem de en ziyade istediğim Marmara İlâhiyat Fakültesi’ni kazanmışım..

Sevinçten, mutluluktan uçuyorum…

Bu arada, o, özel dershaneye giden arkadaşlarım düşüyor bir anda aklıma..

O altlarında özel arabalar ve özel dershane klâsörleri ile bana çalım satan..

O çokça hava atan..

Öğreniyorum ki, birisi hariç -o da çok istediği bir bölüm değil- hiçbirisi bir yere girememiş, bir yeri kazanamamışlar, açıkta kalmışlar...

Ben buradan şunu anlıyorum, tam da 100 sene önce Üstad’ın dediği gibi: “Kimin himmeti milletiyse, o tek başıyla bir millettir..”

Ve, o çok sevdiğim, o çok değer verdiğim, hürmet ettiğim Nûrettin SAĞBAŞ Ağabeyimi arıyor, hatta kalkıp ziyaretine gidiyorum sonucu haber veriyorum ve şunu ilâve ediyorum.

- Sizin şu cümleniz vardı ya; VATANA, MİLLETE HİZMET ETMEK LÂZIM…

- Şu ideal yönlendirmeniz..

- İşte bütün bunlar onun sonucu…

Ve son olarak bir Hadis: “Ben, insanlara ancak bir Muallim/Öğretici olarak gönderildim..”

Okunma Sayısı: 2417
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı