"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Saldırıların hedefindeki İran

Muhammet ÖRTLEK
19 Haziran 2025, Perşembe
İsrail’in, İran’a 12 Haziran 2025’te başlattığı saldırılar, aslında Tel-Aviv’in İran ve Direniş Ekseni’nini yani vekil unsurlarını uzun süredir yıpratma politikasının da bir sonucu.

İran, saldırılara karşılık verse de, Tahran rejiminin meşruiyeti ve istikrarı konusunda da tartışmalar mevcut. Bu tartışmalar “önce rejimi büyük ölçüde zayıflatmaya çalışıp, sonra onu İran halkı tarafından devirebilecek şartları oluşturmak” etrafında şekilleniyor. İran’da artan muhtelif baskılar, zaman zaman gerginleşen sivil-asker ve devlet-sivil toplum ilişkileri ile sosyo-ekonomik sorunlar biçiminde ortaya çıkıyor.

Yakın geçmişte 2009’daki hileli seçimlere yönelik protestolar, 2017’deki başarısız ekonomi yönetimine karşı gösteriler ve 2019’da akaryakıt zamlarını protestolar bunlardan en önemlileri. Bahsedilen toplumsal protestolar, İran güvenlik güçlerince oldukça sert bastırılmıştı.

Yine İran vatandaşı Kürt asıllı Mahsa Amini 13 Eylül 2022’de başörtüsünü kıyafet kanununa aykırı giydiği gerekçesiyle, Ahlâk Polisi tarafından gözaltına alınmıştı. Amini’nin gözaltındayken 16 Eylül 2022’de öldüğü haberi, İran’da yeni toplumsal protestolara yol açmıştı. Bununla birlikte İran’da yüksek enflasyon, daralan ekonomi, ABD’nin uyguladığı ambargo, işsizlik, yoksulluk, gelir dağılımı adaletsizliği, yolsuzluk, siyasî hırs, rüşvet, iç göç, rejime olan güven sorunu da eklenince, toplumsal huzursuzluk içinden çıkılmaz bir hâl alıyor. Aynı zamanda zikredilen bu olumsuzluklar, ülkedeki protestoları müdahaleye de açık duruma getiriyor (Yeni Asya, 22.09.2022, İran Baharı mı?)

Ayrıca İran’ın nükleer alandaki yüklü miktardaki yatırımlarının, İsrail’i caydırmada yeterli olmadığı iddiası da sosyo-ekonomik sıkıntılarla mücadele eden halk kesimlerinde nükleer yatırımlar tartışma konusu olabiliyor.

İşte zikredilen bütün bu siyasî, ekonomik, sosyal, güvenlik, vb. problemlerle 1979 "devrimiyle" işbaşına gelen rejimin meşruiyetini İran toplumu tarafından sorgulamaya açabilecek özellik arz etmesi, İsrail’in kullanabileceği niteliktedir. Zaten bir süredir İran’da Muhafazakârlar-Reformcular tartışması gündemde (Yeni Asya, 20.04.2024, İran’da Muhafazakârlar-Reformcular Tartışması ve IRNA’nın 5 Muhtemel Senaryosu).

ABD ise, her ne kadar İran’a yapılan saldırılara aktif katılmasa da, İsrail’in yanında yer aldığı aşikâr. İsrail’in, İran’a saldırılarının bölgeyi tam olarak nasıl dönüştüreceğini söylemek için henüz erken. Ancak 7 Ekim 2023 saldırıları ve devamında yaşanan gelişmeler ile İsrail’in tutumu, Orta Doğu’nun güvenlik görünümünde ciddî değişikliklere sebep oldu. Hâl-i hazırda bölgede İran’da rejim değişikliği veya Direniş Ekseni nâmındaki vekil unsurların faaliyetlerinin sonlandırılmasını destekleyecek ABD yanlısı aktörler bulunuyor.

Diğer taraftan bölgedeki denge açısından İsrail’in İran’a saldırılarının, yine “bölgede ABD güvenlik altyapısını sağlamlaştırdığı” düşünülüyor. Bölgede özellikle son dönemlerde topyekun savaş tehlikesi muhtemeldir. Fakat İran’ın saldırılara karşılık verme ve savunma kabiliyetlerinin sınırı tam bilinemediğinden, Tahran’ın geniş kapsamlı bir savaşı başlatıp başlatamayacağı belirsizliğini koruyor.

Uluslararası ilişkilerin temel teorilerinden Realizme göre, uluslararası sistemin aktörleri olan devletlerarası ilişkiler “güç ve çıkar”a dayalıdır. Bir de İran-İsrail arasındaki “güç” ilişkileri, kendisini, güvenlik ikileminde de gösterdi. En temel tanımıyla güvenlik ikilemi, bir devletin başka bir devletten tehdit algılayıp silâhlanması durumunda buna tehdit algılanan devletin de aynı şekilde silâhlanmasıdır. Silâhlanan iki ülkenin ilişkileri, sertleşme ve tehdit üzerine mücadeleyle şekillenmektedir. İki ülke arasındaki “güç” ve “güvenlik ikilemi”nde gelinen nokta 12 Haziran 2025 saldırılarıdır. Hem Realizm hem de güvenlik ikilemi tanımı, Bediüzzaman Said Nursî’nin “Amma hikmet-i felsefe ise, hayat-ı içtimaiyede nokta-i istinadı ‘kuvvet’ kabul eder. Hedefi ‘menfaat’ bilir. Düstur-u hayatı ‘cidâl’ tanır” ifadelerini teyit etmektedir. (Sözler, s. 122)

Saldırılar sonrasında bölgede yeni istikrarlı bir düzen mi oluşacak? Yoksa belirsiz bir sürece mi girilecek? Bunları ilerleyen günlerde gözlemleyeceğiz. Ancak yine uluslararası ilişkilerin diğer temel teorisi olan “İdealizm”e göre, barış önemli ve herşey demektir. Nursî’nin küresel barış ideali mealindeki “sulh-u umumî”ye her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğu kesindir.

Okunma Sayısı: 264
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı