86-) TÂRIK: İsmini, ilk âyette geçen “târık” kelimesinden alır. Târık; “geceleyin gelen, şiddetlice vuran, kapı çalan” demektir. Sûrede geçen târık ise; “gece fazla ışık saçan yıldıza“ denir ki, bu, seher yıldızıdır.
87-) A’LÂ: Birinci âyette geçen ve “en yüce, en üstün” mânâsına gelen, Cenab-ı Hakk’ın, “A‘lâ” isminden alır.
88-) ĞÂŞİYE: İsmini, ilk âyette geçen ve “her şeyi saran, kaplayan, dehşeti her şeye ulaşan kıyamet günü” mânâsına gelen “ğâşiye” kelimesinden alır.
89-) FECR: “Tan yerinin ağarması, sabah aydınlığı” mânâsına gelir.
90-) BELED: Mekke’yi anlatıp, “belde, şehir” mânâsına gelir.
91-) ŞEMS: “Güneş” demektir.
92-) LEYL: “Gece” demektir.
93-) DUHÂ: “Kuşluk vakti” demektir. Aynı zamanda bu sûre “kısar-ı sûver” olan “kısa sûrelerin” başlangıcıdır. Ve bundan itibaren, hatim yapılırken veya okunurken, (nâs sûresi de dâhil) sûre sonlarında tekbir getirilir.
Bununla alâkalı da, Hz. Ali (ra) şöyle bir sözü vardır: “Kur’an okuduğun zaman, kısa sûrelere geldiğinde tekbir getir. Çünkü tekbir, Allah’a karşı bir şükür, sevgi ve hatmin bittiğini de ilân etmedir.” (İbn Cezeri, a.g.e. II, 408)
94-) İNŞİRÂH: “Açılmak, genişlemek, sevinmek” mânâlarına gelir. Bu sûrede, Peygamberimizin (asm), çocukluğunda, Peygamberliğe hazırlamak üzere “kalbinin açılıp genişletilmesinden” bahsedilmektedir. Ayrıca, onun getirdiği dindeki kolaylıklara dikkat çekilerek Allah’a şükretmeye teşvik edilmektedir. Halk arasında “elemneşreh” diye de söylenir.
95-) TÎN: “İncir“ demektir.
96-) ALÂK: İnsanın yaratılmasıyla alâkalı olarak” aşılanmış yumurta” demektir. Bu sûreye “İkra’ sûresi” de denilir. İlk beş âyeti, Kur’an’ın ilk nâzil olan âyetleridir.
97-) KADR: Kadir gecesini ve ondaki faziletleri anlattığı için o ismi almıştır.
98-) BEYYİNE: “Apaçık delil” demektir.
99-) ZİLZÂL: “Zelzele, deprem” demektir ki, en büyü zelzele olan kıyametin kopmasından bahsettiği için, o ismi almıştır.
100-) ÂDİYÂT: “Hızlı koşan atlar” demektir.