09 Ağustos 2011, Salı
ŞEÂİR-İ RAMAZAN
OSMAN ZENGİN
Ramazan’ı hatırlatan kelimelerden biri de, “temcîd”dir. Daha ziyade eskiden meselâ bizim çocukluğumuzda da, sahur yerine veya sahura eş mânâda bu kelime kullanılırdı. Aslında vakit olarak aynı zamanla alâkalı olduğundan belki de karıştırılıyordu. Fakat, sahur yemekle alâkalı iken, temcîd daha ziyade Cenab-ı Hakk’ın büyüklüğünü bildirmek veya Peygamberimizi (asm) medheden kasîdelere verilen isimdir ki, sahur vaktinde müezzinler tarafından minarelerden okunarak hem bu güzel âdet devam ettirilir, hem de Müslümanlar sahura uyandırılmış olurdu.
“Mecdetme, şereflendirme yüceltme” manâlarına gelen temcîd, sahur ile aynı anda olduğundan, bazı yerlerde sahura, “temcîd” de denir. Hatta halk arasında meşhur olmuş bir tâbir vardır “temcîd pilavı gibi” diye. O da şudur: Eskiden (sahuru anlatırken bahsettiğimiz gibi) sahur yemekleri ağır bir çeşitten meydana gelirdi-–ki bunların başında pilav gelirdi—ve bu pilava da “temcîd pilavı” denirdi. Hanımlarını keyiflerine çok koşturan erkeklerin pilavlarını, bazen sahurda hazırlayamayan hanımlar, akşam iftardan kalan pilavı ısıtarak sahurda servis yaptıklarından, bayat olarak telâkki edilen bu pilâva “temcid pilavı” denmiş ve sonradan, bıktırıcı bir şekilde bir şeyden çok bahseden kimselere “Ne temcîd pilavı gibi iki de bir bundan bahsediyorsun?” denmiştir.
Okunma Sayısı: 2501
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.