Toplumun her kesiminden yüksek sesle ve âcil uyarısıyla ikazlar, tenbihler ve haberler geliyor:
“Ahlâkî çöküş var!..”
Esasında hastalığın teşhisi, bilinmesi tedavinin yarısına yol katettirir. Peki çare ne desek her kesim aşağı yukarı aynı nakaratı tekrar ediyor: “Koşun bir şeyler yapın, yandık bittik kül olacağız; ahlâkî çöküş var.”
Çaresizlik ve elikolu bağlı olmak yok. Sadece bilgisizlik, bilmemek ve bildiklerini uygulamamak var.
Evvelâ nefis terbiyesi; şeytanî ve nefsî fikirleri susturmak, hakkını ve haddini bildirmek ahlâkî çöküşü önler.
Demek ki nefis terbiyesi çok kuvvetli ve devamlı olmalı ki, insana faydası olsun, ahlâkına çeki düzen versin ve çöküş varsa önlesin.
Nefis terbiyesinin zamanımızda ve bütün zamanlarda en iyi ve tesirli yolu; imanlı, Kur’ân’lı, İslâmiyetli bir terbiye ve eğitimdir.
İmanın kuvvetlendirilmesi ve görünen görünmeyen her bir şeyde insana faydalı ve zararlı olacak şeyleri ayırması ve birinci derecede yardımcı olması nefis terbiyesi eğitiminde bütün Müslümanların rehberi, kılavuzudur.
İmanın kuvvetlenmesi ise Kur’ânî, İslâmî bilgilerin, emir ve yasakların nefsi gemleyerek bir tarz ve şekilde öğrenilmesi, bilinmesi, elde edilmesiyle olur.
Her zaman dediğimiz gibi imanın, taklidi imanın, tahkiki imanın kuvvetlenmesi ve mü’minlere, Müslümanlara fayda ve kuvvet verebilmesi ise bunları elde edecek okuma, anlama ve yaşayabilme moduna, haline, tavır ve şekillerine girmekle mümkün olabilir.
Her fırsatı değerlendirerek, elimizden geldiği kadar, azim ve sabırla tahkiki imanı ve mertebelerini kazanabilmeye çalışmalıyız. Bu yolda kafa yormalı ve güç sarf etmeliyiz inşallah.