"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Din, “İslâm siyaseti”ne de alet edilemez

Risale-i Nur'dan
28 Mart 2019, Perşembe
Bir kısım dindar ehl-i siyaset, dini siyaset-i İslâmiyeye alet etmeye çalışmışlardı. İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara alet ve tâbi olamaz. Ve alet yapmak, İslâmiyetin kıymetini tenzil etmektir, büyük bir cinayettir.

Ey kardeşlerim! Kırk beş sene evvel Eski Said’in bu dersinden anlaşılıyor ki, o Said siyasetle, içtimaiyat-ı İslâmiye ile ziyade alâkadardır. Fakat sakın zannetmeyiniz ki o, dini siyasete alet veya vesile yapmak mesleğinde gitmiş. Hâşâ! Belki o bütün kuvvetiyle siyaseti dine alet ediyormuş. Ve derdi ki: “Dinin bir hakikatini bin siyasete tercih ederim.” Evet, o zamanda, kırk-elli sene evvel hissetmiş ki bazı münafık zındıkların siyaseti dinsizliğe alet etmeye teşebbüs niyetlerine ve fikirlerine mukabil, o da bütün kuvvetiyle siyaseti İslâmiyetin hakaikına bir hizmetkâr, bir alet yapmaya çalışmış.

Fakat o zamandan yirmi sene sonra gördü ki o gizli münafık zındıkların, Garplılaşmak bahanesiyle siyaseti dinsizliğe alet yapmalarına mukabil, bir kısım dindar ehl-i siyaset, dini siyaset-i İslâmiyeye alet etmeye çalışmışlardı. İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara alet ve tâbi olamaz. Ve alet yapmak, İslâmiyetin kıymetini tenzil etmektir, büyük bir cinayettir.

Hatta Eski Said, o çeşit siyaset tarafgirliğinden gördü ki: Bir salih âlim, kendi fikr-i siyasîsine muvafık bir münafığı hararetle sena etti ve siyasetine muhalif bir salih hocayı tenkit ve tefsik etti.

Eski Said ona dedi: “Bir şeytan senin fikrine yardım etse, rahmet okutacaksın. Senin fikr-i siyasiyene muhalif bir melek olsa, lânet edeceksin.” Bunun için Eski Said, “Eûzü billahi mine’ş-şeytâni ve’s-siyâseti” dedi. Ve otuz beş seneden beri siyaseti terk etti. 

ESDE, H. Şamiye, s. 250

***

HAKİKAT-İ İSLÂMİYE BÜTÜN SİYÂSÂTIN FEVKİNDEDİR

Hakikat-i İslâmiye bütün siyâsâtın fevkindedir. Bütün siyasetler ona hizmetkâr olabilir. Hiçbir siyasetin haddi değil ki İslâmiyet’i kendine alet etsin.

ESDE, H. Şamiye, s. 255

***

“İTTİHAD-I İSLÂM SİYASETİ” RİSALE-İ NUR’U KENDİNE BİR ALET YAPACAKTI...

..Benim ve Nur Şakirdlerinin namına şimdi bu mecmuaları göndermek, her halde inkişafa başlayan İslâm birlik fikri ve ittihad-ı İslâm siyaseti, Risale-i Nur’u kendine bir kuvvet, bir alet yapmaya çalışacaktı ve bizleri siyaset-i İslâmiyeye bakmaya mecbur edecekti. Halbuki Risale-i Nur’un mesleğindeki sırr-ı ihlâs iman, Kur’ân hakikatlerinden başka hiçbir şeye alet, tâbi olmadığı...

Emirdağ Lâhikası, s. 296

***

“İSLÂMÎ BİR DEVLET KURMAK” GİBİ SİYASETVÂRÎ BİR TARZ...

Halkı Demokrat hükûmet aleyhine geçirmek planlarını takip eden muhtelif gazetelerin diğer bir zâhir yalanları ise, Nazilli’de iki mübarek adamın Ramazan-ı Şerif hakkındaki hasbihalini “İslâmî bir devlet kurmak” gibi siyasetvârî bir tarzda tebdil edivermeleri, o sahte siyaset bezirgânlarının, çocukları dahi kandıramayacakları acemice bir iftira ve bir uydurmalarından ibarettir. Böyle yalanları yapmakla hangi maksatlarının istihsaline çabaladıkları kimsenin meçhulü değildir.

Emirdağ Lâhikası-II, s. 551

***

ONLARLA DOSTUZ VE KARDEŞİZ; FAKAT SİYASET NOKTASINDA DEĞİL 

Nur Risalelerinin ve Nurcuların siyasetle alâkaları yok. Ve Risale-i Nur, rıza-i İlâhîden başka hiçbir şeye alet edilmediğinden, mümkün olduğu kadar Risale-i Nur’un mensupları, içtimaî ve siyasî cereyanlara karışmak istemiyorlar. Yalnız Sebilürreşad, Doğu gibi mücahidler iman hakikatlerini ehl-i dalâletin tecavüzatından muhafazaya çalıştıkları için, ruh u canımızla onları takdir ve tahsin edip onlarla dostuz ve kardeşiz; fakat siyaset noktasında değil.

Emirdağ Lâhikası-II, s. 364

Lûgatçe:

ehl-i dalâlet: Dalâlet ehli; yoldan çıkanlar, azgın ve sapkın kimseler.

fevkinde: Üzerinde.

fikr-i siyasî: Siyasî görüş, fikir.

Garplılaşmak: Batılılaşmak.

hamî: Himaye eden, koruyan, gözeten.

içtimaiyat-ı İslâmiye: İslâma ve Müslümanlara ait sosyal hayata dair meseleler.

inkişaf: Açılma, ortaya çıkma, görülme.

istihsal: Meydana getirme.

ittihad-ı İslâm: İslâm birliği.

muvafık: Uygun.

siyâsât: Siyasetler.

siyaset-i İslâmiye: İslâm siyaseti, Müslümanların siyasî hayatla ilgili vaziyeti.

siyasetvârî: Siyaset yapar gibi.

tefsik etmek: Günahla ve haktan ayrılmakla suçlamak.

tenzil etmek: İndirmek, düşürmek.

zındık: Dinsiz.

Okunma Sayısı: 2647
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı