"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Seni sevmek ne güzeldir Allah’ım…

Selim GÜNDÜZALP
29 Aralık 2013, Pazar
- Hayranlığım hiç bitmeyecek olan ve bu yazının da yazılmasına himmet buyuran Hz. Üstadıma…

Ey her yerin ve her şeyin sahibi…
Ne Senden değil ki? Ne Senin değil ki? Keremine, lütfuna muhtacız. Biz kimiz, biz neyiz ki Sana muhtaç olmayalım? Dün, bugün, yarın, kabirde, mahşerde, sıratta, cennette, ebedde… Şu uzun yolculuğumuzun her durağında… Ebedde ve cennette… Öncesinde ve sonrasında… Kim Sana muhtaç değil ki?
Verdiğin bir nefes hava olmasaydı, bitmiştik… Bir nefes hava yaşarken hayat oluyor bizim için… Ey hayatı veren Rabbim… Hayatımız, verdiğin nefesle, aldığımız havayla hayat oluyor. Hayat, her nimeti Senden bilmekle hayat oluyor. Her şey, herkes, hepimiz Sana muhtacız. Yerin yedi kat altındaki de, göklerin yedi kat içindeki de… Ne varsa, ne yaratılmışsa, hepsi Sana muhtaç…
Seni uzaklarda zannetmek, uzaklarda aramak gafletine düşüyorum bazen. Unutuyorum bana her şeyden yakın olduğunu. Affet ya Rab, affet… Nasıl doğduk, nasıl yaşadık… Nasıl gıdım gıdım büyüdük, nasıl adım adım yürüdük, büyüdük… Nasıl oldu da bugünlere geldik… Her karede hatırlayacağımız çok nimetler var. Her nimet gibi hastalıkları, musîbetleri de Senden bilince bir tebessüm yayılıyor yüzümüze… Kışı bahara döndürüyor o tebessüm.
Rahmetinin tecellisi var her yerde. Ruhum Sana muhtaç, kalbim Sana muhtaç… Midem verdiğin rızıklara muhtaç… Gözüm yarattığın ışıklara… Ayağım, yürürken şu güzelim yollara… Ne yarattınsa, benim için yarattığın her şeye muhtacım Rabbim.
Ama en fazla… Ama en fazla da… Sana muhtacım… Sana Allah’ım… Sadece Sana…
Sağa sola dağılmış yollar. Yönler karışmış. Dikenler batar olmuş. Eller kanar olmuş. Günahlar, hatalar, yanlış yaşanmış yıllar, boğazımı sıkar olmuş.
Ufukta birden parlayan güneş gibi… İçim aydınlanıyor birden. Sevgili anneciğimin sesi gibi… Adım anıldığında nasıl içim ürperiyorsa, ismimle çağrıldığımda nasıl seviniyorsam… Babamın, babaannemin seslenişi gibi… Her nimetin seslenişini duyar gibiyim… Dikkat et… Aldığın hava, durduğun yer, gördüğün her şey, O’nundur ve O’nun izniyledir.  Her nimetin Senden olduğunu bildikçe ve bunu bana Senin gönderdiğini bildikçe gözlerim doluyor. Ama ne doluş… Ruhum rahatlıyor, nefes alıyor. Böyle bir nefes alış yok dünyada. Dalga dalga üstüme gelen karanlıklar birden dağılıyor. Çevrem ve içim birden aydınlanıyor.
Rabbim, ne güzel nimet Seni sevmek… Hiçbir sebep göstermeden, gölgelere takılmadan, çağrına uymak, ruhumun adımlarını izlemek, Sana götüren yollarda yürümek ne güzel…
Şu dünyada yaşarken tattığım en büyük nimetin ne olduğunu sorsalar, “İşte budur” diyeceğim ve sonsuz bir saadet içinde gözlerimi kapayacağım.
Rabbim var; her şey var. Ruhum var; ölüm yok. Beden elbisesini burada bırakıp yıldızlara çıkmak, ebedî hayatın yolunu tutmak var. Ruhum var; ölüm yok. Rabbim var; keder yok.
Ey dünyayı yakalamaya çalışanlar… Hayatı kendilerinin sanıp da elinde tutmaya çalışanlar dökülüyor birer birer… Hem de bir daha gelmemek üzere… Dökülüyor kum taneleri. Geçiyor zamanın dakikaları ve saniyeleri. 
Sadece Sana ait olduğuna iman ettiğim ve inandığım o dakikalar geçmiyor. Ömürler bitmiyor. Biten, dünyada takdir edilen nasibimiz sadece. O kadar… Yoksa ömür sürüyor; ruhun hayatı öldükten sonra da devam ediyor. Ruh ve kalp, bu dünyadan yanına ne aldıysa, hangi ışık, hangi yol azığı, ne doldurduysa kalbine, ne aldıysa ruhuna; onunla gidiyor Rabbinin yanına.
Rabbim! Biliyorum, Seni sevmek kolay değil. Ama zor da değil. Sen izin verirsen eğer; Sen yol gösterirsen, Sen bin bir yöne dağılmış olan kalbimin yönünü Sana doğru yönlendirirsen ve çevirirsen; çok kolay… Her müşkil, Senin kudretinle aşılır. Her zorluk Senin yardımınla geçilir.
Her yolculuk Sana doğruysa güzel. Yolculuk, başladığı yere dönmektir. Her yolculuğun sonu, geldiği yere döner. Senden nur almayan hayat söner. Yüreğimi nimetlerine ve verdiğin şu hiç yoktan, muhteşem hayatıma, nimetin her karesine odaklansam, şükrüm, sevincim artıyor. Kalbim niçin attığını anlıyor.
Sen izin vermesen kim sevebilir ki Seni? Sen sevgini yaratmasan kalbimizde, kim sevebilir ki Seni?  Her şey Senin izninle. Sevmek de, nefes almak da, yaşamak da, ölmek de… Hepsi Senin izninle. Başkasına ait bir hayatı yaşar gibi yaşamaktan kurtar bizi ya Rab! Hayatımızı kendimize ait bilmek gafletinden kurtar bizi ya Rab! Yaşadığından habersiz yaşayan ben ve kulunun her ihtiyacını veren Sen…
Farkında değiller… Birçok şeye muhtaç olduğunu zannedenler, aslında sadece ve sadece Sana muhtaç olduklarının farkında değiller…
Evet, her nimetin her karesine odaklanınca ruhum ve kalbim, bakışım deliyor önündeki engelleri, kalbim aşıyor zaman denen tünelleri… Ruhum yükseliyor, kanat çırpıyor ebediyetin ufuklarına doğru. Ama ne yükseliş bu… Zamanın bile geride kaldığı bir zaman bu. Yaşadığım, budur işte bu dünyada. Budur, bu!..
Şu dünyada yaşarken tattığım en büyük nimetin ne olduğunu sorsalar, tereddütsüz “İşte budur” diyeceğim ve yaşadığımı itiraf edeceğim.
Hayat uykusundan uyanmanın yolu buradan geçiyor demek ki… Seninle olmayan, Senin yarattıklarınla oyalanan, uykuların en koyusundadır ya Rab, en ağırında… Sana inandığımı, yüz trilyon hücremle ve bütün duygularımla, hakkalyakîn inandığım bir böyle ânı, Senden uzak nice anlara ve hayatlara, o hayatların yaşadıkları yıllara, yüz yıllara, bin yıllara, milyon yıllara değişmem ya Rab!

Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Rasûlallah…

Not: Bu yazının yazılmasına sebep, 25 Aralık Çarşamba günü Yeni Asya’nın Lâhika sayfasında yayınlanan Muzaffer Karahisar’ın “Bediüzzaman’ın Afyon Hapsinden bir talebesi: Haşim Hoca (1922-1987)” yazısında geçen Haşim Hoca’nın hatırasının ruhumda uyandırdıklarıdır. Yazarına da ayrıca teşekkür ediyor, kalemine ve yüreğine sağlık diyorum. Eğer okumadıysanız, okumanızı tavsiye ediyorum.

 
HZ. PEYGAMBER’İN (ASM) BİR TAVSİYESİ
Bir sıkıntı içine düştüğünüz zaman; ‘Hasbünallah ve ni’me’l-vekil’ deyiniz.
(Hadis-i Şerif, Kenzü’l- Ummal)
 
DÜŞÜNDÜREN SÖZLER
 
Dostlar eskidikçe sevgi artar.
Hz. Ali (kv)
Allah’tan korkan, ilmi kadar söz söyler.
İmam Rabbani
Nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi ol.
Eflatun
Karşılıklı konuşma olmayan yerde hayat yoktur.
A. Camus
Kültürlü insan demek, sadece dünyadaki durumunu anlamasına yarayan bilgiyi ve yolları edinmiş insan demek değildir. Sahip olduğu o bilginin kendisine ebedî hayatta da yarayacak bilgiler olması önemlidir.
Aman dikkat!
Çünkü elmas yerine cam toplamak da var.
İrfan Tunahan
Yunus Emre, halkın içine değil, insanın içine girmişti. Erik dalına çıkar gibi görünürken, aslında insanın iç dünyasını araştırıyordu.
...
İnsan ruhunun derinliğine inerek çözümlemeler yapmak, ara vermeden sabırla çözümlemeler yapmak…
Belki o zaman gerçek tanığı olabiliriz çağımızın.
Nuri Pakdil
 
SAADET ASRINDAN
Bir kış mevsiminde Hz. Peygamber (asm) dışarı çıktı.
Yapraklar dökülmeye başlamıştı.
Bir ağacın dalını eline alıp:
“Ey Ebu Zerr!” dedi.
“Buyurun Ya Rasulallah!” dedim.
“Müslüman bir insan Allah’ın rızasını dileyerek namazını kıldığı zaman, günahları şu ağacın yaprakları gibi dökülür” buyurdu.
 
BİR NÜKTE
“Bir öğretmenin en büyük eseri nedir?” dediler.
“Onun biricik eseri öğrencileridir.” dedim.
Selçuk Yıldırım 
 
HİKMET PIRILTILARI
Ateş insanı yakar. Ama aynı ateşi demir saç ile kuşatıp bir sobanın içine hapsedersek o zaman ondan istifade ederiz.
İnsanın nefsi de aynen böyledir...
Nefsimiz manevî bir terbiyeden geçerse, onun bize vereceği muhakkak zararlardan kurtulmakla kalmayız sadece, ondan istifade de etmiş oluruz.
Yoksa yandık demektir!
Selçuk Yıldırım
BİR ŞİİR
Takvimden atılan yapraklar gibi,
Her akşam azalır, eksilir ömür.
Zamanla kaybolan topraklar gibi,
Nefesler tükenir, kesilir ömür.
Mehmet Sezgin
Okunma Sayısı: 2158
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ERDOĞAN KAPLAN

    29.12.2013 00:00:00

    Sayın GÜNDÜZALP yazınız harika idi ALLAH sizlerden razı olsun. 6. paragrafta bir yazınız dikkatimi fazla çekti. RABBİM. NE GÜZEL NİMET SENİ SEVMEK yazmışsınız. benimde çorbada tuzum olsun kabilinden yazınıza katkıda bulunmak istiyorum. ŞU KAİNATTA EN GÜZEL NİMET ALLAH’I SEVMEKTİR Esselamü aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatühü

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı