Mustafa Türksever: Mezarın başında ölüye telkin veren hocaya, “Bir insan tüm ayetlere inansa, sadece bir tanesine inanmazsa durumu ne olur?” diye sordum. “Dinden çıkar” dedi. “Peki hocam, Allah Kur’ân’da üç ayette ölülerin işitemeyeceğini söylüyor. Sen hiç kendi durumunu düşündün mü?” diye sordum. Yüzüme baktı. Ve “Biz büyüklerimizden böyle gördük.” dedi. Bu nedir? Ölüye telkin vermek doğru bir şey midir? Doğru ise bu söylenenlere ne diyeceğiz?”
Cerbezeye Gerek Yok
Cerbeze nedir diye sorsalar, küçük kelime oyunlarıyla büyük inançların şurasını veya burasını, o büyük inancın zaten büyük görmediği bir hususa ilişmektir denebilir derim. Yapılan tam da budur.
Ölmüş olan kişiye telkin verilecektir diye kesin bir hüküm yoktur. Ölmek üzere olan ama henüz ruhunu teslim etmemiş kişiye telkin verilmesi ise hüküm olarak “sünnettir.”
Peygamber Efendimizin (asm) emri şöyledir: “Ölmek üzere olanlara ‘lâ ilahe illallah’ demeyi telkin ediniz.”1 Buradaki hikmet bellidir: Adamın ölmeden önce son defa kelime-i tevhidi söylemesidir, söz sözünün kelime-i tevhid olmasıdır. Çünkü son sözü “lâilahe illallah” olan kimseye Cennet müjdelenmiştir.
Fakat bu esnada ölmek üzere olan kişiye “söyle!” diye emir kipiyle değil, sadece yanında kısık sesle, onun duyacağı kadar, fısıltı hâlinde söylenir, o duyar. Belki içinden söyler. Emir kipiyle söylemesi sakıncalı görülmüştür. Ola ki şeytan damarına girer de “söylemeyeceğim” gibi olumsuz bir cümle kurdurur diye uygun görülmemiştir.
Bazı âlimler bu işin öldükten sonra kabre konulunca da söylenebileceğini ifade etmiştir. Ola ki kabir suali esnasında yardımcı olunsun.
Telkin Nedir?
Ölümle ilgili kişiye böyle telkin vermek ise hüküm olarak sünnettir. Farz da değildir, şart da.
Şimdi bunu alıyorsun, güzel bir cerbeze ile süsleyerek anlatıyorsun, böylece Büyük İslâmiyet’i tezyif ettiğini hayal ediyorsun. Piyasada böyle çok miktarda boş söz dolaşmaktadır maalesef. Bunların hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. Ama inandırıcı cerbeze ile süslendiği için gerçek sanılıyor.
Evet ölüler konuşamazlar, konuşulanı duyamazlar, sözlerini işitemezler. Bunlar ayetle de sabittir.2
Güya telkin veren kişi Kur’ân’ın bu ayetlerine aykırı bir amel içindedir ve dolayısıyla küfür içindedir. Uçlarda gezerek insanları tekfir etmek ne kadar çirkindir.
Telkin veren kişi de biliyor ki ölüler duyamaz. Ama ölenler kabir âlemine gitmişlerdir. Kabir âleminde ilk olarak onlara Münker ve Nekir adında melekler gelir ve sorular sorar. Kelime-i tevhidi kabir yanında söylemek faydadan hâlî değildir. Kabir ehlinin dünya kelâmını işitmese de, kelime-i tevhidi duyabileceği konusunda hadisler vardır.
Hediyemiz Onlara Gider
Nitekim Resulullah (asm) buyurdu ki: "Benim söylediklerimi siz onlardan daha iyi duyamazsınız. Şu kadar var ki, onlar cevap veremezler."3 Keza Peygamber Efendimiz bir kabrin yanından geçerken yanındakilere, "Selam size ey mü'minler yurdunun sakinleri!.." diyerek selam vermelerini emir buyurmuşlardır.4
Ölen bir mü’minin dünya ile ilişkisi kesilmez. Manevî hediyelerimiz (selamlar, okunan ayetlerden hasıl olan sevaplar, okunan dualar) onlara gider, onların nuranî feyizleri de bizlere gelir.5
İslâm inancı böyledir. Buna inanmanın tevhid inancına aykırı tarafı da yoktur. Zaten aykırı tarafı olsa önce İslamiyet kabul etmez. Bundan emin olmalıdır.
Dipnotlar:
1-Müslim, Cenâiz, 1, 2
2-Neml Suresi: 80; Fatır Suresi: 22
3-Müslim, Cennet, 76, 77
4-Müslim, Cenaiz, 102
5-Sözler, 29. Söz