"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ölüler işitmiyorsa telkin neden yapılıyor?

Süleyman KÖSMENE
09 Mayıs 2025, Cuma
Mustafa Türksever: Mezarın başında ölüye telkin veren hocaya, “Bir insan tüm ayetlere inansa, sadece bir tanesine inanmazsa durumu ne olur?” diye sordum. “Dinden çıkar” dedi. “Peki hocam, Allah Kur’ân’da üç ayette ölülerin işitemeyeceğini söylüyor. Sen hiç kendi durumunu düşündün mü?” diye sordum. Yüzüme baktı. Ve “Biz büyüklerimizden böyle gördük.” dedi. Bu nedir? Ölüye telkin vermek doğru bir şey midir? Doğru ise bu söylenenlere ne diyeceğiz?”

Cerbezeye Gerek Yok

Cerbeze nedir diye sorsalar, küçük kelime oyunlarıyla büyük inançların şurasını veya burasını, o büyük inancın zaten  büyük görmediği bir hususa ilişmektir denebilir derim.  Yapılan tam da budur. 

Ölmüş olan kişiye telkin verilecektir diye kesin bir hüküm yoktur. Ölmek üzere olan ama henüz ruhunu teslim etmemiş kişiye telkin verilmesi ise hüküm olarak “sünnettir.”

Peygamber Efendimizin (asm) emri şöyledir: “Ölmek üzere olanlara ‘lâ ilahe illallah’ demeyi telkin ediniz.”1 Buradaki hikmet bellidir: Adamın ölmeden önce son defa kelime-i tevhidi söylemesidir, söz sözünün kelime-i tevhid olmasıdır. Çünkü son sözü “lâilahe illallah” olan kimseye Cennet müjdelenmiştir. 

Fakat bu esnada ölmek üzere olan kişiye “söyle!” diye emir kipiyle değil, sadece yanında kısık sesle, onun duyacağı kadar, fısıltı hâlinde söylenir, o duyar. Belki içinden söyler. Emir kipiyle söylemesi sakıncalı görülmüştür. Ola ki şeytan damarına girer de “söylemeyeceğim” gibi olumsuz bir cümle kurdurur diye uygun görülmemiştir.  

Bazı âlimler bu işin öldükten sonra kabre konulunca da söylenebileceğini ifade etmiştir. Ola ki kabir suali esnasında yardımcı olunsun.      

Telkin Nedir?

Ölümle ilgili kişiye böyle telkin vermek ise hüküm olarak sünnettir. Farz da değildir, şart da.

Şimdi bunu alıyorsun, güzel bir cerbeze ile süsleyerek anlatıyorsun, böylece Büyük İslâmiyet’i tezyif ettiğini hayal ediyorsun. Piyasada böyle çok miktarda boş söz dolaşmaktadır maalesef. Bunların hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. Ama inandırıcı cerbeze ile süslendiği için gerçek sanılıyor. 

Evet ölüler konuşamazlar, konuşulanı duyamazlar, sözlerini işitemezler. Bunlar ayetle de sabittir.2

Güya telkin veren kişi Kur’ân’ın bu ayetlerine aykırı bir amel içindedir ve dolayısıyla küfür içindedir. Uçlarda gezerek insanları tekfir etmek ne kadar çirkindir.

Telkin veren kişi de biliyor ki ölüler duyamaz. Ama ölenler kabir âlemine gitmişlerdir. Kabir âleminde ilk olarak onlara Münker ve Nekir adında melekler gelir ve sorular sorar. Kelime-i tevhidi kabir yanında söylemek faydadan hâlî değildir. Kabir ehlinin dünya kelâmını işitmese de, kelime-i tevhidi duyabileceği konusunda hadisler vardır.

Hediyemiz Onlara Gider

Nitekim Resulullah (asm) buyurdu ki: "Benim söylediklerimi siz onlardan daha iyi duyamazsınız. Şu kadar var ki, onlar cevap veremezler."3 Keza Peygamber Efendimiz bir kabrin yanından geçerken yanındakilere, "Selam size ey mü'minler yurdunun sakinleri!.." diyerek selam vermelerini emir buyurmuşlardır.4

Ölen bir mü’minin dünya ile ilişkisi kesilmez. Manevî hediyelerimiz (selamlar, okunan ayetlerden hasıl olan sevaplar, okunan dualar) onlara gider, onların nuranî feyizleri de bizlere gelir.5

İslâm inancı böyledir. Buna inanmanın tevhid inancına aykırı tarafı da yoktur. Zaten aykırı tarafı olsa önce İslamiyet kabul etmez. Bundan emin olmalıdır.      

Dipnotlar:     

1-Müslim, Cenâiz, 1, 2 

2-Neml Suresi: 80; Fatır Suresi: 22

3-Müslim, Cennet, 76, 77

4-Müslim, Cenaiz, 102

5-Sözler, 29. Söz

Okunma Sayısı: 2457
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer

    9.5.2025 17:55:04

    Kaleminize sağlık hocam tebrikler 👏👏👏🌅

  • İ. Seyda

    9.5.2025 13:00:14

    TELKİNİN DE BİR HAKİKATI VARDIR!-4 Mektubat’taki hayat mertebeleri konusu, Hz. Hızır’ın kıssaları ve diğer büyük zatların hikayeleri konuyu anlamamızı kolaylaştırabilir. Bu yüzden denebilir ki: 1.Fiziksel olarak duyamazlar (Kur'an'ın zahirî ifadesi). 2.Ruhanî olarak idrak edebilirler (hadisler ve tasavvufî yorum). 3.Allah'ın izniyle bazı sesler/manalar ulaştırılabilir (dua, salavat, Kur'an okuma). 4.Bilinç ölümle yok olmaz, farklı bir boyutta devam eder (modern bilimsel teoriler). Sonuç olarak ölüler bizi bedensel olarak değil, ama ruhsal boyutta duyabilirler. Ve bu, Kur’an’ın zahiri anlamına da aykırılık teşkil etmez.

  • İ. Seyda

    9.5.2025 13:00:00

    TELKİNİN DE BİR HAKİKATI VARDIR!-3 Bu rivayetlerin mecaz değil, hakikat olduğu kabul edildiğinde, ölülerin ruh düzeyinde bir algılama imkânına sahip olduğu sonucuna varılır. Kuantum Fiziği: Bazı teorilere göre, bilinç madde ötesi bir gerçekliğe sahip olabilir. Bu durumda, ruhun beden sonrası varlığını sürdürmesi ve dünyevî olayları algılaması mümkün görülebilir. Ölüm-ötesi Deneyimler (NDE): Birçok klinik ölüm yaşayan insan, beden dışına çıktığını ve etraftaki konuşmaları duyduğunu iddia eder. Bu da bilincin beden ölse de devam ettiği fikrini destekliyor gibidir.

  • İ. Seyda

    9.5.2025 12:59:47

    TELKİNİN DE BİR HAKİKATI VARDIR!-2 Hz. Peygamber’in uygulamaları, ölülerin bir şekilde duyabileceğine dair güçlü işaretler sunmaktadır. Bedir Savaşı sonrası ölen müşriklerin cesetlerine hitaben Resûlullah’ın “Siz Rabbinizin vaadine kavuştunuz, ben de Rabbimin bana vaadine kavuştum” demesi üzerine sahabelerin şaşırması ve onun, "Siz onların beni duymadığını mı zannediyorsunuz? Vallahi onlar şu an beni sizden daha iyi duyuyor" (Buharî, Cenâiz 87; Müslim, Cihad 21) demesi, ölülerin işitebildiğine işaret eden sahih bir rivayettir. Kabir ziyaretlerinde verilen selamın cevaplandığı, meleklerin bu selamı ilettiği şeklindeki rivayetler de bu anlayışı destekler.

  • İ. Seyda

    9.5.2025 12:59:37

    TELKİNİN DE BİR HAKİKATI VARDIR!-1 İlgili ayetlerdeki “ölüler” ve “işittirme” kavramlarının bağlamı dikkate alındığında, burada mecazî bir anlatım olduğu görülür. Tefsir âlimlerinin çoğu, bu ayetlerdeki "ölü" kavramını kalbi ölmüş, yani hakikati kabul etmeye kapalı inatçı kâfirler olarak yorumlar. Bu durumda ayet, "iman etmeyen birine hakikati anlatamazsın" anlamında mecazî bir ifade olarak da düşünülebilir. Bu durumda, Fiziksel olarak ölmüş biri değil, kalbi mühürlenmiş, manen ölü insanlar kastedilmiş olabilir. Bu, ayetin zahirine ters düşmeden ölülerin bazı anlamlarda duymasını mümkün kılar.

  • Halil İbrahim Karahan

    9.5.2025 06:05:08

    Allah razı olsun Rabb'im her türlü kötülüklerden korusun...

  • Orhan Cay

    9.5.2025 01:11:26

    Benzer şekilde cenazede tekbirlerle tabutu götürmek sonradan yakın tarihte başlamış bir alışkanlık. Helallik alma konusu da şart sayılmayan bir durum. Bunlarla ilgili büyük tartışmalar açıp tekfir etmek gerçekten bir cerbezeye girmek oluyor. Her zamanki gii doğru bilgiye ihtiyaç var.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı