"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Meşveret ve şahs-ı manevî

M. Fahri UTKAN
09 Mayıs 2025, Cuma
Şahs-ı manevî, belli bir kişi olmayıp bir cemaatten meydana gelen manevî şahıs/ hükmî şahıs/ tüzel kişidir. Veya bir cemiyetin/ topluluğun taşıdığı manevî kuvvet ve özellikler, kabiliyetlerdir diyebiliriz.

Şahs-ı manevînin meydana çıkmasının sebeplerini şöyle belirtmek gerekir: “…vahdette nihayetsiz suhulet ve kesrette nihayetsiz suubet [zorluk] bulunduğundandır ki, ehl-i san’at ve ticaret, kesrete bir vahdet verir, tâ suhulet ve kolaylık olsun.”1

Bu bütünlüğü ve kardeşliği bozan unsurlar da, toplumda tenkidin ve gıybetin yaygınlaşmasıdır.

“…müteaddit eşya bir cemaat şekline girse, bir şahs-ı mânevîsi olacaktır. Eğer o cemiyet, imtizâc edip ittihad şeklini alsa, onu temsil edecek bir şahs-ı mânevîsi”2 olacaktır. 

‘Meşveret’ de bir şahs-ı manevîdir. Üstad, “Mabeyninizde münakaşasız bir meşveret ediniz..”3 diyerek, hizmetlerinizi meşveretle yapınız diyor. 

Üstad Bediüzzaman, “Evvelden beri hem sohbetlerinde, hem mektuplarında bu zamanın cemaat zamanı olup, şahsî kemâlât ve meziyetlerin hizmet-i imaniyede şahs-ı manevî kadar tesiri olmadığını zikretmekteydi.”4

Yine Münazarat adlı eserinde, “Meşverette hüküm ekserindir“demektedir.5 

Meşveretler, muhakkak hür bir ortamda yapılmalıdır. Bu konuda Üstad şunu diyor: “Mebus hürdür, hiçbir tesir altında olmamak gerekir.”6

“Eski zamanda değiliz. Eskiden hâkim bir şahs-ı vahid idi. o hâkimin müftüsü de, onun gibi münferid bir şahıs olabilirdi. Onun fikrini tashih ve tadil ederdi. Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır.”7

Üstad Said Nursî, Münazarat adlı eserinde, Meşvereti ve şahs-ı manevîyi incitip huzurunu bozan kişileri şöyle belirtiyor: “intikam paşa, garaz bey, inat efendi, cehalet ağa, taklit hazretleri ve mösyö geveze.” 

Bunlar, Bediüzzaman’ın deyişiyle ”Fikirleri teşviş eden [karıştıran], hürriyet ve meşrutiyeti bilindiği üzere, takdir etmeyenlerdir.”8 

İnsanı böyle durumlarda istikamette muhafaza eden şey; güçlü, Risale-i Nurlardan beslenen ve istişare temelli şahs-ı manevîdir. Önemli olan kendi kusurlu ve noksan fehmimizi/anlayışımızı, şahs-ı manevînin, ortak aklın önüne koyup, kafa fenerimize güvenmemektir.

Her bir şakird; “Tesanüdümüzden hâsıl olan bir şahs-ı manevînin fevkalâde ehemmiyet ve kıymeti ve üstadlığı ve irşadı bize kâfidir.”9 demeli ve bunda da ısrar etmelidir. 

Ve aynı zamanda; “Risale-i Nur’un talimatı dairesinde ve bizlere bahşettiği hizmet noktasında feyizli makamlara kanaat etmeliyiz”10 düşüncesinde sabit ve sadakatli davranmalıdır.

Soru: Meşverete şahs-ı manevînin kalp atım merkezi denebilir mi?

Cevap: Şahs-ı manevî, belli bir kişi olmayıp şah-ı manevînin kalbi ve dolayısıyla kalp atım merkezi diyebiliriz.

Soru: Şahs-ı manevîde bulunan şahsın başına gelen musibet diğer kardeşlerin (şahısların) maneviyatını etkiler mi?

Cevap: Aynen “Üstadın dediği gibi, zaman cemaat zamanı olduğundan bir şahs-ı manevînin içinde olmak insanı çağımızın ruhî problemleri olan yalnızlık girdabından, bencillikten, asosyallikten ve amaçsızlıktan korur.”11 

Dipnotlar:

1- Mektubat, 3. mektup, s. 35.

2- 14. Söz. Üçüncü mesele.

3- Şualar, s. 527.

4- Tarihçe-i Hayat, s. 39.

5- ESDE, Manazarat, s. 224.

6- Age.

7- ESDE, Sünuhat, s. 486.

8- ESDE, Münazarat, s. 229.

9- Kastamonu Lâhikası, s. 89.

10- Age.

11- 2019 R. Nur ve Tıp Kongresi. 

1. Masa deklarasyonundan. Risale-i Nur ve Ruh Sağlığı

Okunma Sayısı: 1628
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • fahri utkan

    9.5.2025 18:14:49

    Sümeyye hanım cevabın yarısı çıkmamış. Şöyle olacaktı; "•Cevap: Aynen “Üstadın dediği gibi, zaman cemaat zamanı olduğundan bir şahs-ı manevinin içinde olmak insanı çağımızın ruhi problemleri olan yalnızlık girdabından, bencillikten, asosyallikten ve amaçsızlıktan korur.” ve yine ““Risale-i Nur Şakirtleri, ene’yi, nahnü’ye tebdil ettikleri, yani enaniyeti bırakıp, Risale-i Nur dairesinin şahs-ı manevîsinin hesabına çalışması, “Ben” yerine, “Biz” demeleri ve ehl-i tarikatın “fenâfi’ş-şeyh,” “fenâfi’r-resul” ve “nefs-i emmareyi öldürmek” gibi riyadan kurtaran vâsıtaların bu zamanda birisi de “fenâfi’l-ihvan;” yani şahsiyetini kardeşlerinin şahs-ı maneviyesi içinde eritip öyle davrandığı için, inşaallah, ehl-i hakikatin riyadan kurtulmaları gibi, bu sır ile onlar da kurtulurlar.”

  • Sümeyye

    9.5.2025 10:57:29

    Yazınızdaki "Şahs-ı manevîde bulunan şahsın başına gelen musibet diğer kardeşlerin (şahısların) maneviyatını etkiler mi?" sorusu ile cevabınız arasındaki bağlantıyı izah eder misiniz?

  • HASAN DOĞAN

    9.5.2025 10:08:14

    Mallesef son zamanlarda siyasi tarafgirlik marazına benzer arazlar cemaate sirayet ettiğinden her türlü hizipleşmeler ile o şahsı manevi maalesef artık yeterince güven vermiyor kanaatindeyim....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı