Almanya, bugün Avrupa’nın en büyük ekonomik gücüne sahip olan ülkedir. ABD ve Çin’den sonra dünya ülkeleri arasında da üçüncü sırada yer alıyor.
Esasen, gelişmekte olan ve gelişmek isteyen ülkelerin özellikle Almanya’yı örnek almaları daha rasyonel olur. Zira, diğerleri onun kadar sağlamlık testinden geçmedikleri gibi, diğerlerinde korsanlık, çakmalık, zorbalık ve yer yer dayatmalar, açık-gizli bir şekilde kendini hissettirebiliyor. Dolayısıyla, Japonya istisna olarak, diğerlerine tam güven olmaz.
Bu hatırlatmalardan sonra, şimdi de yazının asıl konusuna geçiş yapalım.
«
Yakın tarihte, Almanya’nın en zayıf duruma düştüğü dönem ile en güçlü konuma doğru yükselmeye başladığı dönemlerde dikkat çeken bir “9 Mayıs” günleri var. Bu 9 Mayıslar, Almanya için adeta milat teşkil edecek kadar büyük önem taşıyor.
Kısaca izah etmeye çalışalım:
5-6 sene devam eden İkinci Dünya Savaşı esnasında karşı tarafa (Rusya, İngiltere, Fransa, v.d.) büyük kayıplar verdiren Almanya, sonlara doğru durum tersine dönmeye başladı. Hiç umulmadık bir durum ortaya çıktı: İngiliz Siyasetinin bir meyvesi olarak Rusya ile ABD, Almanya’ya karşı ittifak ederek İngiltere ile birlikte hareket etmeye başladı. Bu durumda, 4 senedir galip durumdaki Almanya’nın o büyük savaşı zaferle taçlandırması mümkün görünmüyordu. Yine de, kayıplar vere vere mücadeleye devam etti. Tâ ki, 9 Mayıs 1945 tarihine gelinceye kadar…
«
1945 senesinin 9 Mayıs günü, II. Dünya Harbi itibariyle iki önemli gelişme yaşandı.
Birincisi: Nazi gizli servisi Gestapo'nun Şefi Reichstag ve Hava Kuvvetleri Komutanı Hermann Göring, ABD’nin 7. Ordusu'na esir düştü.
İkincisi: Nazi Almanyası, savaştaki mağlubiyetini kabul ile kayıtsız-şartsız bir şekilde teslimiyetini imzalamış oldu. İmzanın atıldığı 9 Mayıs tarihi, Sovyetler Birliği tarafından “Zafer Günü” olarak ilân edildi.
İşte o gün, Almanya’nın en güçsüz, en zayıf bir duruma düştüğü günün adıydı.
«
Almanlar, hakikaten zeki, medenî, gayretli, dolayısıyla bahtiyar bir millettir. Bu gerçeğin bir ifadesi olarak, tam tamına 10 sene sonraki “9 Mayıs” gününde, Sovyet Rusya’nın karşısında adeta bir zafer nişanesi olarak NATO’ya dahil oldu.
Evet, Batı (Federal) Almanya, 9 Mayıs 1955’te NATO üyeliğine resmen kabul edildi. Bu hadise ile başlayan ve zincirleme devam eden gelişmeler sebebiyle, Avrupa ve dünya genelinde “Soğuk Savaş Dönemi” başlamış oldu.
Almanya, bu safhadan sonra, İkinci Dünya Harbinin yaralarını hızla sarmaya ve kayıpları da aynı hızla telafi etmeye koyuldu.
«
Evet, Almanya, bugün nüfus itibariyle dünyada 20. sırada, toprak büyüklüğü itibariyle de 60. sırada yer alıyor.
Ama, ekonomik büyüklük itibariyle Avrupa’nın bir numaralı, dünyasın ise üçüncü sıradaki ülkesidir.
Demek ki, eğitimli, ümitli, çalışkan ve medenî cesarete sahip olunca, en zayıf bir duruma düşmek vaki olsa bile, tekrar ayağa kalkmak ve emsallerine nazaran en ön sıraya kadar yükselmek yine de mümkün imiş.
“Mütemeddin ve bahtiyar Alman milleti”, bu parlak gerçeğin en çarpıcı örneğini sergilemiş oldular. Onların bu üstün başarısı, hakikaten tebrike, takdire, alkışa değerdir.