"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Marifet-i İlahî bürhanlarından “Nur”

Şemseddin ÇAKIR
11 Ağustos 2023, Cuma
Nur, isim veya terim olarak belki de en çok kullandığımız, hayran ve hasret kaldığımız bir nimettir. Ancak ne tutabiliyor, ne de hissedebiliyoruz. Fakat varlığından hiç tereddüdümüz yoktur.

Zira, şuur hayatın nuru, hayat vücudun nurudur. Fakat biz vücudu görür, ne şuuru, ne de hayatı göremeyiz. 

O nuru biz, icabında bir nurani yüzde, bir de imani özde görüp anlamaya çalışırız. Demek mahiyetini bilemediğimiz halde, biz ona medyûn ve müştakız. 

Konumuza dönersek; mesela, “Allah semavat ve arzın nurudur”(Nur suresi, 35) buyuruluyor. Hadis-i şerifte de, Efendimiz (asm) “Allah en önce benim nurumu yarattı ondan da, kainatı yarattı” (Acluni, Keşfü’l Hafa, 1, 265-266 ve Mesnevi Nuriye Habbe risalesi.)

Bizim de marifetullaha daha muttali olabilmemiz için o nura muttali olmamız lazımdır. Göremediğimiz halde hiç şüphesiz Rabbimize inandığımız gibi onun nuruna da inanıyoruz ve onu tanımaya vesile olsun diye anlamaya çalışıyoruz. 

Mesela: İman nurdur, İslam nurdur, Kur’an ve Hz. Muhammed’in (asm) mahiyeti nur, hüviyeti nuraniyedir. Şimdi bu gibi gerçeklerden hareketle, Eski Said’in “Bir nur alemi göreceğiz” diye daha Risale-i Nurun zuhurundan önce haber vermesi, Risale-i Nur dairesinin manasını hissetmesi, bu gerçeğin hâlî alametlerindendir.

Yine Üstat Hz. “Sözler namındaki Nurlara ait olan inayat-ı İlahiyeyi beyan etmekle” o sözlerin manevi nur oluşuna işaret etmiştir.

İnsaflı zabitlerin; “Nur talebeleri manevi bir zabıtadır, asayişi muhafazada bize yardımcı oluyorlar” demeleri dahi, bir nevi o nuru his ve itiraflarıdır.

“Ruh, en münevver bir nurdur.” (Tuluat’tan) Nasıl bedenimiz ruh ile harekete gelir, ruh dahi iman nuru ile hareketlenir. Mahiyeti nur ve hüviyeti nuraniye olan Hz. Muhammed (asm) ümmetinin bütün salavatlarıyla alakadar olması, nurun ihatasından başka ne ile izah edilebilir? Cismani âlemde nasıl cam ve su ayna hükmünde, berk ve hayal suretinde seyahat ederler ve aksederler. O akislerde başlıca üç şekilde olur:

1- Kesif maddi şeylerin akisleri. 

2- Maddi nuraninin akisleridir.

3- Nurani ruhların akisleridir.

Elhasıl nuru neşredenin nursuz, icad edenin vücutsuz, icap ettirenin vücupsuz olması muhaldir. Bütün esbap yalnız bir perdedir.

Demek bu gerçeklere muttali olmanın yolu Üstadın dediği gibi “kalbinin gözüyle, ruhunun nazarıyla kendini ona mukabil tut ve gözünü ona tevcih et, bekle; belki kendi kendine gelir. Çünkü nur, elle tutulmaz, parmaklarla avlanmaz. Belki o nur, ancak basiret nuruyla avlanır. Eğer haris ve maddi elini uzatsan ve maddi mizanlarla tartsan sönmese de gizlenir. Çünkü öyle nur, maddide hapse razı olmadığı gibi, kayda da giremez, kesifi kendine malik ve seyyit kabul etmez, (Lem’alar, Onuncu Nota, s.224)

İman da; “Kulun iradesini sarftan sonra, Şems-i Ezeli tarafından kalbe yerleştirilen bir nur” olduğuna göre, zahmetsiz rahmet, niyetsiz ve himmetsiz inayet olmuyor. Vesselam!

Okunma Sayısı: 1621
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı