''Otoriter rejim”in Meclis’e dayattığı “etki ajanlığı” yasa taslağında, TCK’nin “devlet güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurma suçu”na dair 339. maddesinin “diğer faaliyetler” kısmına “etki ajanlığı”nın eklenmesiyle ifade ve basın hürriyeti kelepçeleniyor.
“Askeri”,” millî savunma”, “kamu güvenliği ve düzeni”nin yanısıra “iktisadi”, “mali”, “kamu sağlığı”, “teknoloji”, “kültürel”, “ulaştırma”, “haberleşme”, “siber alan”, “enerji” ve “kritik altyapılar” denilerek sair alanlarda “devletin iç veya dış siyasal yararları aleyhine faaliyetler”in de “suç ve ceza konusu” yapılıp cezalandırılmasına “bahaneler” uyduruluyor.
Buna göre sıradan siyasi eleştiriler bir yana, ilmî ve sosyal bir araştırma dahi “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine” isnadlarla soruşturulup yargılanabilecek. Yüz milyarlarca lira teşviklerin, vergi ve borç muafiyetlerinin, kredi kıyaklarının çekildiği “besleme iktidar medyası”nca “hedef” gösterilen gazetecilere, yazarlara, bilim insanlarına, hukukçulara, hak savunucularına “etki ajanlığı” iftirası atılabilecek.
Sosyal medya ve diğer kanallarla “tek kişilik hükûmet”in yanlışlarını eleştirenlere soruşturmalar açılabilecek…
UCU AÇIK, MUĞLAK, BELİRSİZ, SINIRSIZ “SUÇ” İHDASI
Keza ABD ve İngiltere’nin başını çektiği küresel güçlerin İsrail’in hegemonyası hesâbına her türlü silâh-mühimmatla destekledikleri terör örgütleriyle Türkiye’nin yanıbaşında Müslüman komşu ülkenin etnik-mezhebi tefrikalarla bölünüp parçalanmasına sebebiyet veren“Suriy e politikası”nın topyekûn bölgeyi felâkete ittiği tesbitini yapanlar, “yabancı bir devletin veya organizasyonun stratejik çıkarlarına hizmet ettiği” ithamıyla soruşturmaya tabi tutulabilecek.
Veya Ankara’dakilerin bölgeyi tefrika fitnesi ateşine atan işgal ve sömürü projelerine taşeron hale getiren “teşne politikalar”la Anadolu kentlerine milyonlarca göçmenin yığılmasıyla ilgili araştırmalar, “taslak”taki “Türk vatandaşları, kurum ve kuruluşları ve Türkiye’deki yabancılarla ilgili araştırma yapanlar, yaptıranlar” hükmüyle hapis cezasıyla cezalandırılacak.
Yahut “Saray iktidarı”nın Gazze’de vahşi soykırım ve zulümle insanlık suçlarını işleyen İsrail’le ticaretine dikkat çekmek “etki ajanlığı” çuvalına sokulabilecek.
Ya da fiyaskolu ekonomi politikaları hakkındaki herhangi bir yorum; dolar garantili, Londra tahkimli ihalelerle başta “beşli çete” olmak üzere iktidar yandaşı şirketlere yüz milyarlarca dolar peşkeşle ekonominin çöküşe itilmesi, “kur korumalı mevduat”la ülkenin trilyonlarca zarara uğratılması, “yüksek faiz”le kamu malının faiz lobilerine aktarılması, “tasarruf paketi”nin “göstermelik ve göz boyama” olduğuna ilişkin analizler, “devletin iktisadi-mâli yararı aleyhinde” iddiasıyla ceza konusu olabilecek.
DEMOKRATİK DİRENÇLE MUTLAKA MANİ OLUNMALI…
Ayrıca toplumsal araştırmalar da “suç” addedilecek. Mesela, milyarlar harcanıp tek bir yolcunun inmediği havaalanlarındaki vurgunu araştırmak “ulaştırma alanında devletin iç siyasal yararları aleyhine faaliyet” olarak görülecek. Mâliyetinden kat kat fazla harcanan Şehir Hastanelerinin verimliliğinin sorgulanması “kamu sağlığını tehdit” olarak suçlanacak.
Vatandaşların ağır vergi ve zam furyasına demokratik gösteri ve protesto hakkını kullanmaları “kamu güvenliği ve düzenini ihlâl” olarak “etki ajanlığı” kapsamına alınacak.
Bu arada “kritik altyapılar” perdesinde iktidardakilerin hoşuna gitmeyen, özellikle hak ve hürriyetlerin kullanılması, “devletin iç ve dış yararları aleyhinde faaliyetler” bahanesiyle yargılanmaya tabi tutulabilecek.
Özetle, hukukçuların uyarısıyla “etki ajanlığı” adı altında ceza kanunu yapım tekniğinden tamamen uzak, ucu açık, muğlak, herkesi kapsama alacak, en ufak bir eleştiriyi “casusluk” olarak suçlayabilecek, belirsiz, sınırsız bir “suç” türü ihdas ediliyor.
Demokratik muhalefet, sivil toplumla, kamuoyuyla birlikte “Saray rejimi”nin “etki ajanlığı” maskeli “istibdat yasası”na mutlaka mani olmalı.
Etkili demokratik irâde ve dirençle, topyekûn ve kapsamlı hukuk mücadelesiyle…