"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Akıl mı, iman mı? (1)

Şemseddin ÇAKIR
01 Mart 2024, Cuma
Aslında bunların ikisi de, bir bütünün parçaları iken ellada ayırmaya çalışan maceraperestler olabilir ve var.

Yani aklı olmayanın imanı olmaz ve imanı olanın da, zaten aklı var demektir. Ya aklı olduğu halde imanı yoksa ona ne demeli denirse?

Ona tek kelime ile cevabımız “ahmak” denilmeli, şeklinde olacaktır. Çünkü Cenabı Allah bu aklı iman için vermiştir, yoksa aklın verilmesine imandan başka değecek başka bir şey düşünemiyorum. Ölümden sonrası veya ebedi hayatı temin edemeyen akıl neye yarar? Olsa olsa ayeti kerimenin ifadesiyle “Belhüm adal” (hayvandan daha aşağı) olmaya yarar. (Araf suresi 179)

Bu hayvandan aşağı düşmek imansızlığın cezasıdır. Yoksa böyle bir ceza da, olmayacaktı. Yani kimse imandan başka akla değer hiçbir ciddi sebep gösteremez. Ve bilakis imansız akıl başa bela olur. Onun için olsa gerek “Aklın zahmetini çekmekteyse ahmak yaşamayı tercih edenler çoktur. Fakat bunun da çare değil bir felaket olduğunu eninde sonunda anlayacaklardır. Çünkü Cenab-ı Allah imhal eder fakat ihmal etmez, zira aklı olan imandan sorumludur. Yani: Akibeti görmeyen ve bir dirhem lezzeti, ilerdeki batmanlarla lezzetlere tercih eden de akıl, öyle fani ve ani lezzetlere tav olmayıp, ebedi hayatını feda etmeyen de akıl. Demek ki, akıl mutlak gerçek olamaz. Çünkü mutlak gerçeklerde böyle tezatlar bulunmaz.

Hatta imanın dışındaki işleri ilhama mazhar oldukları için diğer canlı ve hayvanlar daha mükemmel ve harika yapar. Mesela: Nar ağacı narı ve hiçbir fen ve teknoloji arının çiçekten aldığı balı alamadığına göre akıl olmadığı halde bunlar bunu neyle yapıyor? Demek harika şeyler yapmak için akla gerek yok. Çünkü onlar da o aklı verenin tecellisine mazhardır. Yani biz bir aklı verenden bahs edip öyle konuşuyoruz onlar da bu seviyeye ulaşamayıp aklı tabulaştırıyorlar. Yani biz ayı gösteriyoruz ahmaklar parmağımıza bakıyorlar.

Buna göre madem sebepsiz bir şey kabul edilmiyor, madem Allah (cc)ya imanları yoktur, bu aklı onlara ne ve kim vermiştir? Aklı verenin dışında bir sebep göstermelerine de, imkan ve ihtimal olmadığına göre bu resmen küfrü inadidir. İşte imansızın durumu bu derece vahimdir.

Yani o kişi veriliş maksadına rağmen aklına haksızlık ediyor, aklının hakkını vermiyor demektir, bu bir noksanlık ve arızadır. Ancak bu hastalık ahmaklık derecesinde ise çaresi de, yoktur. Şöyleki:

Hz. İsa (as) bir gün bir yerden hızlıca geçiyormuş bir topluluğun dikkatini çeker ve içlerinden biri “Hayrola ya İsa nereye böyle” der.

Hz. İsa “Şurada bir ahmak var, söz anlatamadım şerrinden kaçıyorum” der. Ve yine içlerinden biri “Ya isa söylediğini beğeniyor musun” deyince Hz. İsa “Neden” der ve öbürü devam eder; “Sen körlerin gözünü açarsın, sağırların kulağını açarsın hatta ölüleri bile diriltirsin de, bir ahmağa laf anlatamadın mı?"

Hz. İsanın cevabı, “Her derdin bir devası vardır fakat, ahmaklık müstesna” şeklinde olur. 

Yani akıl iman için verilmiştir, gerisi teferruat olur. İşte bunun önemine bina en Kur'an-ı Kerim 750 civarı ayette düşünmeyi akıl fikir etmeyi emrediyor.

Okunma Sayısı: 3157
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı